Translation of "Kalp" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Kalp" in a sentence and their spanish translations:

kalp hastasıydı

era un paciente cardíaco

Kalp atışlarımı duyarım

Escucho mis latidos

Kalp atışımı duyabiliyorum

Escucho mis latidos

Size kalp çarpıntısını,

No puedo transmitir el corazón acelerado,

Kalp atışım hızlı.

Mi pulso está elevado.

Kalp, hislerimizi yaratmıyor olabilir

El corazón puede no originar nuestros sentimientos,

kalp yetmezliğinin tüm işaretleri.

Todos los signos de insuficiencia cardíaca.

kalp akut şekilde zayıflıyor

el corazón se debilitaba agudamente

kalp krizinden kurtulmak için,

a aprobar un examen,

Neredeyse kalp krizi geçiriyordum.

- Casi me da un ataque cardíaco.
- Por poco no me da un infarto.

Üç kalp krizi atlattı.

Él ha sobrevivido a tres paros cardíacos.

O kalp için kötü.

Es malo para el corazón.

Kalp krizi geçireceğimi sandım.

Pensé que iba a tener un ataque al corazón.

Onun kalp hastalığı var.

Ella tiene un problema al corazón.

Kalp, göğüste yer alır.

El corazón se encuentra en el pecho.

Kalp pili nasıl çalışır?

¿Cómo funciona un marcapasos?

- Onun bir kalp rahatsızlığı var.
- Onun bir kalp hastalığı var.

Está enfermo del corazón.

kalp krizi, koroner bypass ameliyatı

como ataques cardíacos, cirugía de derivación coronaria

Kalp hastalıkları yine de ilerledi.

Su enfermedad cardíaca aún progresaba.

Dedim ya kalp hastasıydı diye

Dije porque era un paciente del corazón

kalp hastalığı onu uçakta yakaladı

enfermedad cardíaca lo atrapó en el avión

Smith bir kalp krizinden öldü.

- Smith murió de un ataque al corazón.
- Smith se ha muerto de un ataque cardiaco.

Tom'un bir kalp hastalığı var.

- Tom tiene un problema al corazón.
- Tom padece del corazón.

Tom açık kalp ameliyatı oldu.

Tom tuvo una operación a corazón abierto.

Kalp yaralarını iyileştirmek zaman alır.

- Curar las heridas del corazón lleva tiempo.
- Curar las heridas del corazón cuesta tiempo.

Tom bir kalp krizi geçirdi.

Tom tuvo un paro cardíaco.

Benim bir kalp sorunum var.

Tengo un problema de corazón.

Benim bir kalp rahatsızlığım var.

Tengo una enfermedad cardiaca.

Benim bir kalp pilim var.

Llevo marcapasos.

O bir kalp krizinden öldü.

Murió de un infarto.

- Tom kardiyologdur.
- Tom kalp doktorudur.

Tomás es cardiólogo.

O bir kalp krizi geçirmişti.

Él sufrió un ataque cardíaco.

Hiç kalp krizi geçirdin mi?

¿Alguna vez has sufrido un ataque cardíaco?

Tom hiç kalp krizi geçirmedi.

Tom nunca tuvo un ataque al corazón.

Tom bir kalp krizinden öldü.

Tom murió de un ataque al corazón.

Ya da ilk kalp pili tasarlanırken.

o el diseño del primer marcapasos.

kalp, duygusal hayatlarımızın bir sembolü oldu.

el corazón ha sido un símbolo de nuestras vidas emocionales.

Ani ölüm de dahil kalp sendromları

Síndromes cardíacos, incluida la muerte súbita,

Amerikan Kalp Derneği hâlâ duygusal stresi

La American Heart Association todavía no menciona el estrés emocional

Kalp pili ve röntgeni icat ettik

Inventamos el marcapaso y los rayos X

Kalp pilleri ve insülin pompaları gibi

Cada vez hay más aparatos conectados,

O hafif bir kalp krizi geçirdi.

Tuvo un amago de infarto.

Pinochet kalp sorunları nedeniyle hastanede kalıyor.

Pinochet sigue hospitalizado por problemas cardíacos.

Tom hafif bir kalp krizi geçirdi.

Tom tuvo un leve infarto de corazón.

Uyku yoksunluğu kalp krizi riskini artırır.

La falta de sueño aumenta el riesgo de ataques cardíacos.

Tom'un kolunda bir kalp dövmesi vardı.

Tom tenía un corazón tatuado en el brazo.

Kalp evet diyor, akıl hayır diyor.

El corazón dice que sí, pero la mente dice que no.

Adı ''takotsubo kardiyomiyopati'' veya ''kırık kalp sendromu,''

llamado "miocardiopatía de takotsubo" o "síndrome del corazón roto"

Bugün kalp bakımı filozofların başlıca konusu değil,

Hoy el cuidado del corazón ya no es una provincia de filósofos,

Bebeğin kalp atışı 143'tü, normal oran.

el ritmo cardíaco del bebé era 143, lo normal.

Ve korkusuna yeniş düştü kalp krizi geçirdi

y los temores cayeron, tuvo un ataque al corazón

Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.

Tuvimos una charla seria el uno con el otro.

O bir kalp krizi yaşıyor gibi görünüyordu.

- Ella parecía estar sufriendo un infarto.
- Ella parecía estar sufriendo un ataque al corazón.

Tom geçen yıl bir kalp krizi geçirdi.

Tom tuvo un paro cardíaco el año pasado.

- Bir kalp krizinden sonra ilk dakikalar çok önemlidir.
- Bir kalp krizinden sonraki ilk dakikalar çok önemlidir.

Los primeros minutos después de un ataque al corazón son muy importantes.

kalp şekli, İsa'nın Kutsal Kalbi olarak anılmaya başladı.

la forma del corazón se conoció como el Sagrado Corazón de Jesús.

kalp ve duygular arasındaki bu bağlantı oldukça derin.

que la conexión entre el corazón y las emociones es muy íntima.

Kalp atışı gibi bilinçaltı süreçleri kontrol eden sinirler

Los nervios que controlan procesos inconscientes como el latido del corazón

Bu mavi kalp içinde ayağa kalkabileceğin bir ev.

Este corazón azul es una casa donde uno puede estar de pie adentro.

Öfke bağışıklık sistemimizi, kalp ve dolaşım sistemimizi etkiliyor.

La ira afecta el sistema inmunológico, y el sistema cardiovascular.

kalp hastalığının tedavisi için Almanya'ya gidiyordu her yıl

ella fue a Alemania para el tratamiento de enfermedades del corazón cada año

Çok fazla yağ yemek kalp hastalığına sebep olmalı.

Se cree que comer demasiada grasa provoca enfermedades cardíacas.

Cümleyi favorilerinizden çıkarmak için siyah kalp butonuna basın.

Para eliminar una frase de su lista de favoritos, haga clic en el icono de corazón negro.

Bir kalp krizinden sonra ilk dakikalar çok önemlidir.

Los primeros minutos después de un infarto son cruciales.

Bir kalpte üzüntü varsa, o kalp benim kalbimdir.

Si hay tristeza en un corazón ese es el mío.

- John'un babasının bir kalp krizinden dolayı öldüğünü biliyor musun?
- John'un babasının bir kalp krizinden dolayı öldüğünü biliyor musunuz?

¿Sabes que el padre de John murió de un ataque al corazón?

Dikenlerle süslenmiş ve göz alıcı bir ışık yayan kalp

Adornado con espinas y emitiendo luz etérea,

1982'de Utah'da ilk kalıcı yapay kalp transplantını aldığında

recibió el primer corazón artificial permanente en Utah en 1982,

Bu resimlerde görünen, ortada yas tutan bir kalp var

Como muestran estas imágenes, el corazón afligido en el medio,

Sağlık hataları ABD'de ölümlerin, kanser ve kalp hastalıklarından sonra,

Se ha reportado que los errores médicos son la tercera causa de muerte en EE. UU.,

Bir cümleyi favorilerinize eklemek için beyaz kalp butonuna basın.

Para agregar una frase a su lista de favoritos, haga clic en el icono de corazón blanco.

Tom Mary'ye kalp masajı yaptı ve onun hayatını kurtardı.

Tom le dio respiración boca a boca a Mary y le salvó la vida.

kalp hastalığı için düzeltilebilir, önemli bir risk faktörü olarak listelemiyor,

como factor de riesgo modificable clave para la enfermedad cardíaca,

kalp ve beyinlere çok büyük etki yapacak emsalsiz gücünü alkışlarız.

donde tienen una influencia inmensa en la mente y el espíritu de los jóvenes.

kalp hastalığı, felç ve kanser açısından daha düşük risk taşıyor

enfermedad cardíaca, embolia y cáncer,

Aniden açılmış bir kalp uyanık, canlı ve aksiyonu ister durumdadır.

Un corazón partido y abierto está despierto y vivo, e invita a la acción.

O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.

Él no murió por el choque, sino que sufrió un infarto antes de colisionar.

Tom bir kalp krizinden muzdaripti ve ambulans beklerken neredeyse ölüyordu.

A Tom le dio un infarto y casi se muere esperando al ambulancia.

Kalp ve aşk arasındaki bu bağ modern zamanda da ayakta kaldı.

Esta asociación entre corazón y amor ha resistido hasta la modernidad.

Kalp kapakçığının 30 yıl idare etmesi bekleniyor ama kim bilir ki?

Se supone que la válvula en mi corazón debe durar 30 años.

Sağlıklı bir insanın kalp atışlarındaki süre aralığı yaklaşık olarak 0,8 saniyedir.

El tiempo entre los latidos del corazón de un ser humano sano es de aproximadamente 0,8 segundos.

Tom Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğü zaman neredeyse kalp krizi geçirmişti.

Tom casi tuvo un infarto cuando vio a Mary parada al borde del techo.

Onun babası bir kalp krizinin bir sonucu olarak bir yatalak oldu.

Su padre se quedó inválido como consecuencia de un ataque al corazón.

Kalp krizi geçirmenin her zaman doğanın senin öldüğünü anlatma şekli olduğunu düşündüm.

Siempre pensé que el tener un ataque cardiaco era la manera de la naturaleza de decirte que mueras.

Doktor ona eğer zayıflamazsa onun başka bir kalp krizi riskini artıracağını söyledi.

El médico le dijo que si no bajaba de peso aumentaba el riesgo de sufrir otro infarto.

Avokado, kalp hastalıklarının tedavisinde çok kullanılan kimyasal bir bileşik olan beta-sitosterol'un potansiyel bir kaynağıdır.

La palta es una fuente potencial de beta-sitosterol, un compuesto químico muy utilizado en el tratamiento de las enfermedades cardíacas.

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

Cuando él declaró abiertamente que se iba a casar con Pablo, a su abuela casi le dio un infarto y a su tía se le salieron los ojos de las órbitas; sin embargo, su hermana pequeña sonrió con orgullo.

Alkolle ilgili ölümün dört ana nedeni vardır. Araba kazalarından ya da şiddetten yaralanma biri, karaciğer sirozu, kanser, kalp ve kan sistemi gibi hastalıklar diğerleri.

Hay cuatro causas principales de muertes relacionadas con el alcohol. Lesión por un accidente automovilístico o violencia es una. Enfermedades como cirrosis del hígado, cáncer, enfermedades del corazón y del sistema circulatorio son las otras.