Translation of "Gözü" in English

0.011 sec.

Examples of using "Gözü" in a sentence and their english translations:

- Onun sağ gözü kördür.
- Sağ gözü kördür.

Her right eye is blind.

O gözü pek.

He is a daredevil.

Onun gözü yemiyor.

He's getting cold feet.

Sağ gözü kördür.

His right eye is blind.

Onun gözü dönmüştü.

He was raving.

- Tom'un sadece bir gözü sağlam.
- Tom'un tek gözü görüyor.

Tom only has one good eye.

Köpeğin bir gözü kör.

The dog is blind in one eye.

Tom'un bir gözü morarmış.

Tom has a black eye.

Kırmızı gözü alabilir misin?

Can you take the red eye?

Onu gözü kapalı yapabilirim.

I can do it blindfolded.

Onun kadınlarda gözü yok.

He has no eye for women.

Onun antikalarda gözü var.

He has an eye for antiques.

Herkesin gözü ekranlara kilitlendi.

Everyone's eyes were fixed on the screens.

Gözü yaşsız kimse yoktu.

There was not a man without tears in his eyes.

Tom gözü korkmuş hissetti.

Tom felt intimidated.

Mary'nin gözü Tom'a takıldı.

Tom caught Mary's eye.

Sonunda Tom'un gözü karardı.

Tom finally lost his temper.

Aşkın gözü kördür derler.

- They say love is blind.
- They say that love is blind.

Tom'un bir gözü kör.

Tom is blind in one eye.

Tom'un öfkesinden gözü karardı.

Tom is blinded by his anger.

O, gözü aç değildir.

He's not greedy.

Leyla'nın bir gözü morarmıştı.

Layla had a black eye.

Bunu gözü kapalı yapabilirim.

I can do that blindfolded.

- Sami bir gözü açık uyudu.
- Sami tek gözü açık uyudu.

Sami slept with one eye open.

Eylemlerde gözü pek olan kadından.

who's bold in action.

Tom'un modern sanatta gözü var.

Tom has an eye for modern art.

Yaşlı adamın bir gözü kördür.

The old man is blind in one eye.

Onun aşktan gözü kör olmuş.

- He is blinded by love.
- She is blinded by love.

Tom'un sol gözü seğirmeye başladı.

Tom's left eye started twitching.

Tom'un sağ gözü yine seğiriyor.

Tom's right eye is twitching again.

Çok fazla ışık gözü incitir.

Too much light hurts the eye.

Tom, gözü yaşlı "üzgünüm" dedi.

"Sorry," said Tom with a tear in his eye.

Tom'un gözü Meryem'den başkasını görmüyor.

- Tom's only got eyes for Mary.
- Tom has only got eyes for Mary.

Onun gözü duvardaki resme takıldı.

His eye fell on the picture on the wall.

Allah'ın gözü küçük olanlar koruyor.

The eye of God watches over the little ones.

Onun tembel bir gözü vardı.

She had a lazy eye.

Bir kasırganın gözü onun merkezidir.

The eye of a hurricane is its center.

İnsan gözü bir kamera gibidir.

The human eye is like a camera.

Tom gözü pek bir kişi.

Tom is a daredevil.

Tom'un morarmış bir gözü vardı.

Tom had a black eye.

İslam gözü kapalı imana dayanmaz.

Islam isn't based on blind faith.

Bir örümceğin kaç tane gözü var?

How many eyes does a spider have?

Onun her iki gözü de kördü.

He has gone blind in both eyes.

Tom sadece tek gözü ile görebiliyor.

Tom can only see out of one eye.

Ben bir gözü pek olmak istiyorum.

I want to be a daredevil.

Kocasının başkasında gözü olduğunu fark etti.

She noticed her husband's wandering eye.

Tom'un gözü karardı ve Mary'ye vurdu.

Tom lost his temper and hit Mary.

Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.

His eye was swollen and his nose was bleeding.

Sami'nin büyük siyah bir gözü vardı.

Sami had a big black eye.

Tom'un tek gözü kör, değil mi?

Tom is blind in one eye, isn't he?

- Mutlu, artık hiçbir şeyde gözü olmayandır.
- Mutlu odur ki, artık hiçbir şeyde gözü olmasın.

Happy is he who desires nothing anymore!

İki gözü de mesafeyi ayrı ayrı ölçümlüyor.

Each eye gauges distance independently,

Düşmanlardan korur deyim yerindeyse gözü gibi bakar

It protects it from enemies and looks like an eye.

Onun boyama için keskin bir gözü vardır.

He has a sharp eye for painting.

Onun sanat için iyi bir gözü var.

- He has an eye for art.
- He has a good eye for art.

Bir insanın karnı doyar ama gözü doymaz.

The eye is bigger than the belly.

Yunuslar gerçekten bir gözü açık mı uyurlar?

Do dolphins really sleep with one eye open?

Amcamın cam gözü ve tahta bacağı vardır.

My uncle has a glass eye and a wooden leg.

Polyphemus'un, Neptün'ün oğlu, alnında bir gözü vardı.

Polyphemus, the son of Neptune, had one eye in his forehead.

Tom'a o siyah gözü veren kişi benim.

I'm the one who gave Tom that black eye.

Herkesin gözü önünde sanki böyle ışınlanmış gibi ya

In front of everybody, as if it were irradiated like this

Eski Mısırlılar, Güneş'in Tanrı Ra'nın gözü olduğuna inandılar.

The ancient Egyptians believed that the Sun was the eye of the god Ra.

- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- Aşkın gözü kördür derler.

- They say love is blind.
- They say that love is blind.

Mary odaya doğru yürüdüğünde Tom'un kaşı gözü oynadı.

Tom's eyes lit up when Mary walked into the room.

Polyphemus'un, Neptün'ün oğlu, önünde sadece bir gözü vardı.

Polyphemus, son of Neptune, had only one eye in the front.

Yavru köpeğin tek iyi gözü benimseme için yalvarıyor.

The puppy's single good eye begs me for adoption.

Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.

But the more brazen venture deeper into town.

Ardından şüpheli hainleri, halkın gözü önünde kazığa geçirtme emri verdi

He orders suspected traitors to be impaled in full view of the residents and attempts

Gözü gibi bakıyorlar ve dışarıdan gelen düşmanlara karşı ise koruyorlar

they look like their eyes and protect them from outside enemies

- Ben maceracı değilim.
- Ben gözü pek değilim.
- Ben cesur değilim.

I'm not adventurous.

Erkek kardeşimin bir bursta gözü var bu yüzden üniversiteye gidebilir.

My brother has his eye on a scholarship so he can go to college.

- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- Annem gözü yaşlı bana baktı.

My mother looked at me with tears in her eyes.

- Tom eşyalarına çok iyi bakar.
- Tom eşyalarına gözü gibi bakar.

Tom takes very good care of his belongings.

- Tom uzaya baktı.
- Tom'un gözü daldı.
- Tom boş boş önüne baktı.

- Tom stared off into space.
- Tom stared into space.

Hem Tom'un hem de Mary'nin tek gözü kör olduğunu biliyor muydun?

- Did you know that both Tom and Mary are blind in one eye?
- Did you know that Tom and Mary are both blind in one eye?
- Did you know both Tom and Mary are blind in one eye?

Planın kendisi tartışmalı bir şekilde Alp'leri geçmek kadar gözü pek bir karar.

The plan is arguably just as audacious as was the crossing of the Alps.

- Tom iki gözünden de kör oldu.
- Tom'un iki gözü de kör oldu.

Tom has gone blind in both eyes.

- Aşk kördür.
- Aşkın gözü kördür.
- Aşk, doğası gereği kördür.
- Aşk doğal olarak kördür.

Love is blind.

- Tom pervasız bir sürücü, değil mi?
- Tom gözü kara bir sürücü, değil mi?

Tom is a reckless driver, isn't he?

- Tom uzaya baktı.
- Tom'un gözü daldı.
- Tom boş boş önüne baktı.
- Tom boşluğa baktı.

Tom stared into space.

İnsan gözü radyo dalgaları kadar uzun enerji dalgalarını görme yeteneği olmadığı için radyo dalgalarını göremez .

The human eye cannot see radio waves because it does not have the ability to see energy waves as long as radio waves.

İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,

The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.

- O elden ayaktan düştü.
- Onun bir ayağı çukurda.
- Onun bir gözü toprağa bakıyor.
- Onun bir ayağı mezarda.
- O, ölüme yaklaştı.

He's got one foot in the grave.

- Tom gerçekten cesur, değil mi?
- Tom gerçekten yürekli, değil mi?
- Tom gerçekten gözü pek, değil mi?
- Tom gerçekten korkusuz, değil mi?

Tom is really courageous, isn't he?

Jane şişman ve kaba ve çok sigara içiyor. Fakat, Ken onun güzel ve çekici olduğunu düşünüyor. Aşkın gözü kördür demelerinin nedeni bu.

Jane is fat and rude, and smokes too much. However, Ken thinks she's lovely and charming. That's why they say love is blind.