Translation of "Faiz" in English

Faiz oranları artıyor.

Interest rates are going up.

Kredi % 5.5 faiz taşır.

The loan carries 5.5% interest.

FED faiz oranlarını indirdi.

The Federal Reserve slashed interest rates.

Faiz nedeniyle sermaye çoğaldı.

Capital accumulated because of interest.

Faiz oranları hâlâ düşük.

Interest rates are still low.

Faiz yavaş yavaş yükselecek.

Gradually the interest rate will increase.

Faiz oranları %5'te sabitlendi.

Interest rates have been fixed at 5%.

Faiz oranları ve enflasyon yüksekti.

Interest rates and inflation were high.

Uzun vadeli faiz oranları yükseldi.

Long-term interest rates have surged.

Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.

Falling interest rates have stimulated the automobile market.

Parasını yüksek faiz oranıyla ödünç veriyor.

He lends money at a high rate of interest.

Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır.

This deposit bears three percent interest.

Bu borç çok ağır faiz taşıyacak.

This loan will carry very heavy interest.

... onları faiz oranını düşürmeye zorlayıp para bastırdı.

forced them to lower the interest rates and start printing money.

Onun banka hesabına yıllardır faiz tahakkuk ettirildi.

The interest on his bank account accrued over the years.

Faiz oranları bütün yıl aşağı yukarı oynatıldı.

Interest rates have seesawed all year.

Otoriteler, faiz oranlarını düşürdü ve para isteyen herkese

The authorities lowered interest rates and banks gave money loans to everyone who asked

US Federal Reserve faiz oranlarını %1'e yükseltti.

The US Federal Reserve has raised interest rates to 1%.

İslama göre faiz ile para almak yanlış bir şey

This borrowing money with interest thing goes against Islam.

Hiç kimse faiz oranlarında böylesine keskin bir düşüş beklemiyordu.

Nobody anticipated such a sharp decline in interest rates.

Alman ve Japon devlet tahvilleri negatif faiz oranları sunuyor.

German and Japanese government bonds offer negative interest rates.

Bunu başarmak için ilk yaptıkları şey düşük faiz politikasını yürürlüğe sokmak.

To achieve this, the first thing they did was to bet on a low tax policy.

Faiz oranlarının ödünç alanların iş riskine uygun olarak tespit edildiğini biliyorum.

I know that interest rates are fixed in accordance to the borrower's business risk.

Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.

As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.