Translation of "Edebilip" in English

0.272 sec.

Examples of using "Edebilip" in a sentence and their english translations:

Yardım edebilip edemeyeceğimi bilmiyorum.

I don't know if I can help or not.

Yardım edebilip edemeyeceğimi göreceğim.

I'll see if I can help.

Yardım edebilip edemeyeceğimi görelim.

Let's see if I can help.

Toplantıyı iptal edebilip edemeyeceğimizi görelim.

Let's see if we can cancel the meeting.

Yardım edebilip edemeyeceğimden emin değilim.

I'm not sure if I'm going to be able to be of much help.

Rezervasyonumuzu iptal edebilip edemeyeceğimize bakalım.

Let's see if we can cancel our reservation.

Sana yardım edebilip edemeyeceğimizi bilmiyorum.

I don't know if we can help you or not.

Yardım edebilip edemeyeceğini bilmem gerekiyor.

I need to know if you can help.

Yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyordum.

I was wondering if you might be able to help.

Tom'un yardım edebilip edemeyeceğine bakalım.

Let's see if Tom can help.

Tom yardım edebilip edemeyeceğini sordu.

Tom asked if he could help.

Bu kitabı tercüme edebilip edemeyeceğimi bilmiyorum.

I don't know whether I can translate this book or not.

Bana yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

I wonder if you might be able to help me.

Bize yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

I wonder if you could help us.

Sana yardım edebilip edemeyeceğimize bir bakalım.

Let's see if we can help you.

Neden Tom'a yardım edebilip edemeyeceğine bakmıyorsun?

Why don't you see if you can help Tom?

Tom'un bize yardım edebilip edemeyeceğini göreceğim.

I'll see if Tom can help us.

Tom'un bize yardım edebilip edemeyeceğine bakalım.

Let's see if Tom can help us.

Tom'a bize yardım edebilip edemeyeceğini soralım.

Let's ask Tom if he can help us.

Birinin bize yardım edebilip edemeyeceğine bakalım.

Let's see if someone can help us.

Tom'un bize yardım edebilip edemeyeceğini bilmiyorum.

I don't know if Tom can help us.

Tom'un bize yardım edebilip edemeyeceğini görmeye gidelim.

Let's go see if Tom can help us.

Pazartesi günü sana yardım edebilip edemeyeceğimi bilmiyorum.

I don't know if I'll be able to help you on Monday.

Tom'u bulmama yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

I wonder if you can help me find Tom.

Birinin bize yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

I wonder if anybody can help us.

Tom'un bize yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

- I wonder if Tom could help us.
- I wonder whether Tom could help us.
- I wonder whether or not Tom could help us.
- I wonder whether Tom could help us or not.

Problemi çözmeme yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

I wonder if you could help me solve the problem.

Burada kalacağım ve yardım edebilip edemeyeceğimi göreceğim.

I'm going to stay here and see if I can help.

Tom Mary'ye ona yardım edebilip edemeyeceğini sordu.

Tom asked Mary if she'd help him.

Onun bize yardım edebilip edemeyeceğini Tom'a soracağım.

I'll ask Tom if he can help us.

Tom'un bana yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

- I wonder whether Tom might be able to help me.
- I wonder if Tom might be able to help me.
- I wonder whether or not Tom might be able to help me.

Bunu yapmama yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

I wonder if you could help me do that.

Tom bana Mary'ye yardım edebilip edemeyeceğimi sordu.

Tom asked me if I could help Mary.

- Yardım edebilip edemeyeceğimi bilmiyorum.
- Yardım edip edemeyeceğimi bilmiyorum.

I don't know if I can help.

Tom bana eve kadar eşlik edebilip edemeyeceğini sordu.

Tom asked if he could walk me home.

Tom'a iyi bir avukat tavsiye edebilip edemeyeceğini sordum.

I asked Tom if he could recommend a good lawyer.

Tom önümüzdeki pazartesi bizi ziyaret edebilip edemeyeceğini bilmiyor.

Tom doesn't know if he'll be able to visit us next Monday.

Oraya gidin ve onlara yardım edebilip edemeyeceğini görün.

Go over there and see if you can help them out.

Tom yarın Mary'nin bize yardım edebilip edemeyeceğini soracak.

Tom is going to ask Mary if she can help us tomorrow.

Tom, Mary'nin yarın bize yardım edebilip edemeyeceğini görecek.

- Tom is going to see if Mary can help us tomorrow.
- Tom will see if Mary can help us tomorrow.

Tom, Mary'ye yarın bize yardım edebilip edemeyeceğini soracak.

Tom will ask Mary if she can help us tomorrow.

Yardım edebilip edemeyeceğini bilmiyorum ama en azından sormak zorundaydım.

I don't know whether you can help, but I had to at least ask.

Yarın öğleden sonra bana yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyordum.

I was wondering if you could help me tomorrow afternoon.

Bu öğleden sonra bana yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyordum.

I was wondering if you could help me this afternoon.

Yarın Tom'u bize yardım etmek için ikna edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

I wonder if you could talk Tom into helping us tomorrow.