Translation of "Yaşına" in French

0.009 sec.

Examples of using "Yaşına" in a sentence and their french translations:

17 yaşına geldiğimde

À l'âge de 17 ans,

Yirmi yaşına girdim.

Je viens d'avoir 20 ans.

Yaşına göre davran.

- Conduis-toi selon ton âge.
- Comporte-toi comme quelqu'un de ton âge.
- Comportez-vous comme quelqu'un de votre âge.

Otuz yaşına giriyorsun.

- Tu entres dans la trentaine.
- Vous entrez dans la trentaine.

90 yaşına kadar yaşadı.

Il a vécu jusqu'à 90 ans.

Çocuk yaşına göre uzun.

Le gamin est grand pour son âge.

Bugün, on yaşına giriyoruz.

Aujourd'hui nous avons dix ans.

O kırk yaşına geldi.

Il a eu ses quarante ans.

Yaşına göre genç gösteriyorsun.

Tu parais jeune pour ton âge.

Yetmiş yaşına kadar yaşadı.

Il a vécu jusqu'à soixante-dix ans.

Altı yaşına kadar Osaka'da yaşadım.

J'ai vécu à Osaka jusqu'à mes 6 ans.

Tom yaşına göre iyi yaptı.

Tom a bien fait considérant son âge.

O doksan yaşına kadar yaşadı.

Elle a vécu jusqu'à nonante ans.

Yaşına göre oldukça sofistike görünüyor.

Il a l'air très sophistiqué pour son âge.

Yaşına göre hareket etmeye çalış.

Essaie de te comporter comme quelqu'un de ton âge.

O, yaşına göre genç görünüyor.

Elle semble jeune pour son âge.

Annem yaşına göre genç görünüyor.

- Ma mère paraît jeune pour son âge.
- Ma mère a l'air jeune pour son âge.
- Ma mère fait jeune pour son âge.

O, doksan yaşına kadar yaşadı.

Il a vécu jusqu'à 90 ans.

Öğretmenimiz yaşına göre genç görünüyor.

Notre professeur paraît jeune pour son âge.

O, yaşına göre iyi görünüyor.

Elle a l'air bien pour son âge.

Benim oğlum yaşına göre küçük.

Mon fils est petit pour son âge.

Geçen hafta otuz yaşına girdim.

J'ai eu trente ans la semaine dernière.

6 yaşına kadar Osaka'da yaşadın.

Tu as vécu à Osaka jusqu'à tes 6 ans.

Öbür gün 13 yaşına gireceğim.

Je vais avoir 13 ans après-demain.

O, 90 yaşına kadar yaşadı.

Il a vécu jusqu'à 90 ans.

O, seksen yaşına kadar yaşadı.

- Il vécut jusqu'à quatre-vingts ans.
- Il a vécu jusqu'à quatre-vingts ans.

Annesi yaşına göre genç görünüyor.

Sa mère parait jeune pour son âge.

Tom yalnızca otuz yaşına girdi.

Tom vient juste d'avoir trente ans.

On yaşına kadar Hiroşima'da yaşamıştı.

Elle a vécu à Hiroshima jusqu'à ses dix ans.

Tom yaşına göre biraz kısadır.

Tom est légèrement petit pour son âge.

Tom yaşına göre biraz küçük.

Tom est légèrement petit pour son âge.

Tom otuz yaşına kadar evlenmedi.

Tom ne s'est pas marié avant d'avoir trente ans.

Büyükannem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

Ma grand-mère a vécu jusqu'à quatre-vingt-quinze ans.

O muhtemelen yüz yaşına kadar yaşar.

Il y a des chances pour qu'elle vive 100 ans.

Yaşına göre iyi bir sağduyusu var.

Il a un bon jugement pour son âge.

Az sayıda insan yüz yaşına ulaşır.

- Peu de gens vivent jusqu'à 100 ans.
- Peu atteignent l'âge de cent ans.

Onun doksan yaşına kadar yaşayacağından eminim.

Je suis sûr qu'il vivra jusqu'à 90 ans.

Ben on yaşına kadar yatağı ıslatırdım.

J'ai fait pipi au lit jusqu'à l'âge de dix ans.

Tom'un, yaşına göre fiziği oldukça düzgün.

Tom est plutôt en bonne forme pour son âge.

Babamın tarafından anneannem yüz yaşına girdi.

Ma grand-mère paternelle a eu cent ans.

Bu ekim ayında 30 yaşına giriyorum.

- Je vais avoir trente ans cet octobre.
- J'aurai trente ans cet octobre.

Büyükbabam seksen dokuz yaşına kadar yaşadı.

Mon grand-père a vécu jusqu'à 89 ans.

Marafon gelecek yıl yüz yaşına girecek.

Marafon aura cent ans l'année prochaine.

- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.

- Peu de gens vivent centenaires.
- Peu de gens vivent jusqu'à cent ans.

17 yaşına bastığımda babam bana meydan okudu.

Donc quand j'ai eu dix-sept ans, mon père m'a défié.

Veya yaşına uygun bir işte çalışsın istiyoruz.

ou dans un emploi adapté à leur âge d'ici à l'année 2030.

Az sayıda kişi doksan yaşına kadar yaşar.

- Peu de gens vivent jusqu'à quatre-vingt-dix ans.
- Peu de gens vivent jusqu'à nonante ans.

Doksan yaşına kadar yaşamak hiç ender değildir.

Ce n'est pas rare du tout de vivre plus de 90 ans.

Az sayıda insan 100 yaşına kadar yaşar.

Peu de gens vivent jusqu'à 100 ans.

Az sayıda insan yüz yaşına kadar yaşıyor.

Peu de gens vivent jusqu'à cent ans.

Çok az insan yüz yaşına kadar yaşar.

Peu de gens vivent jusqu'à cent ans.

İki gün içinde, on üç yaşına gireceğim.

Dans deux jours, j'aurai treize ans.

Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.

Personne ne peut vivre deux cents ans.

Tom üç yaşına kadar baş parmağını emdi.

Tom suçait son pouce jusqu'à l'âge de trois ans.

O yirmi sekiz yaşına kadar ehliyet almadı.

Il n'a pas obtenu de permis de conduire avant d'avoir vingt-huit ans.

Ben onun doksan yaşına kadar yaşayacağına eminim.

Je suis sûr qu'il vivra jusqu'à 90 ans.

Kız yeğenim yaşına göre çekici ve olgundur.

Ma nièce est attirante et mature pour son âge.

Onun büyükannesi seksen sekiz yaşına kadar yaşadı.

Sa grand-mère vécut jusqu'à quatre-vingt-huit ans.

Her ay, 10 milyon genç çalışma yaşına geliyor.

Chaque mois, 10 millions de jeunes atteignent l'âge de travailler.

On sekiz yaşına girdikten sonra sürücü belgesi alabilirsin.

On peut obtenir un permis de conduire après avoir eu dix-huit ans.

Genç yaşına rağmen çok iyi bir iş yaptı.

Il a fait un très bon travail, malgré son jeune âge.

Daha yeni üç yaşına giren bir oğlumuz var.

Nous avons un fils qui vient d'avoir trois ans.

O, 25 yaşına kadar beş farklı ülkede yaşadı.

À vingt-cinq ans, elle avait déjà vécu dans cinq pays différents.

Kanada'da, 20 yaşına kadar içki içmenize izin verilmez.

Au Canada, il est interdit aux moins de vingt ans de boire de l'alcool.

Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.

Sa nièce est séduisante et mûre pour son âge.

Tom Noelden üç gün önce 30 yaşına basıyor.

Tom aura 30 ans trois jours avant Noël.

Böylece, 10 yaşından 80 yaşına kadar insanları test ettik

On a fait une étude avec des personnes âgées entre 10 et 80 ans

100 yaşına kadar yaşarsam 2103'te de hayatta olacağım.

Si je vis jusque 100 ans, je serai vivante en l'an 2103.

O oldukça genç öldü. O sadece 59 yaşına girmişti.

Il est mort assez jeune, il n'avait que cinquante-neuf ans.

O on iki yaşında. O yaşına göre uzun boylu.

Il a douze ans. Il est grand pour son âge.

- Bugün Wikipedia 15 yaşına girdi.
- Vikipedi 15. yılını doldurdu bugün.

Wikipedia fête ses 15 ans aujourd'hui.

Sigara içerken, ömrünüzü kısaltıyorsunuz, der bana insanlar. 18 yaşından beri içiyorum, 65 yaşına vardım, eğer içmemiş olsaydım, 70 yaşına varacaktım. İleride iyi olacağım !

En fumant, vous abrégez votre vie, me dit-on. Je fume depuis l'âge de dix-huit ans, j'en ai soixante-cinq, si je n'avais pas fumé, j'en aurais soixante-dix. Je serais bien avancé !

O yirmi yaşına girmesine rağmen, o kızlarla sohbet etmek için hala çok çekinden.

Il a vingt ans et pourtant il a encore peur de discuter avec les filles.

- O önümüzdeki şubat ayında on yedi yaşında olacak.
- O önümüzdeki şubat ayında on yedi yaşına basacak.

Elle aura dix-sept ans en février.

- Bugün benim doğum günüm. 18 yaşına bastım.
- Bugün benim doğum günüm. 18 yaşıma girdim bile.
- Bugün benim doğum günüm. On sekiz yaşıma girdim bile.
- Bugün doğum günüm. On sekiz yaşıma bastım bile.

C'est mon anniversaire aujourd'hui. J'ai déjà dix-huit ans.