Translation of "Dinlemek" in English

0.024 sec.

Examples of using "Dinlemek" in a sentence and their english translations:

Dinlemek istedik.

We wanted to listen.

Dinlemek zorundasın.

- You must listen.
- You have to listen.

- Ne dinlemek istersin?
- Ne dinlemek istiyorsun?

What do you want to listen to?

- Hiç kimse dinlemek istemezdi.
- Kimse dinlemek istemezdi.

No one would listen.

Yavaşlamak, vücudu dinlemek,

It's about slowing down,

Sizi dinlemek istemiyorum.

I don't want to listen to you.

Dinlemek ister misiniz?

Would you like to listen?

Hikayeni dinlemek istiyorum.

I want to hear your story.

Teorilerini dinlemek istemiyorum.

I don't want to hear your theories.

Beni dinlemek zorundasın.

- You have to listen to me.
- You've got to listen to me.
- You must listen to me.

Dinlemek için buradayım.

I'm here to listen.

Bizi dinlemek zorundasın.

You have to listen to us.

Onları dinlemek zorundasın.

You have to listen to them.

Onu dinlemek zorundasın.

You have to listen to him.

Müzik dinlemek istiyorum.

I'd like to listen to music.

- Tom, Mozart dinlemek istiyordu.
- Tom Mozart'ı dinlemek istiyor.

Tom wanted to listen to Mozart.

Müzik dinlemek çok eğlenceli.

- It is a lot of fun to listen to music.
- It's a lot of fun to listen to music.

Suç hakkında dinlemek korkunçtu.

It was horrible to hear about the crime.

Onu dinlemek çok ilginç.

It is very interesting to listen to him.

Pop müzik dinlemek istiyorum.

I'd like to listen to pop music.

Bunu dinlemek istiyor musun?

Do you want to hear it?

Beni dinlemek isteyeceğini düşünüyorum.

I think you'll want to hear me out.

Şikayet etmeni dinlemek istemiyorum.

I don't want to listen to you complain.

Hangi CD'yi dinlemek istersin?

Which CD do you want to listen to?

Tom dinlemek için eğildi.

Tom leaned down to listen.

Seni dinlemek zorunda değilim.

I don't have to listen to you.

Sen Tom'u dinlemek zorundasın.

You have to listen to Tom.

Radyo dinlemek ister misin?

Do you want to listen to the radio?

Tom'un hikayelerini dinlemek istiyorum.

I like to listen to Tom's stories.

Onu dinlemek beni yoruyor.

Listening to him exhausts me.

Bir hikaye dinlemek istiyorum.

I want to hear a story.

Hikayemi dinlemek istiyor musun?

Do you want to hear my story?

Tüm hikayeyi dinlemek istiyorum.

I want to hear the whole story.

Bir hikaye dinlemek istemiyorum.

I don't want to hear a story.

Sorunlarımı dinlemek istediğini sanmıyorum.

- I don't think you want to hear about my problems.
- I don't think that you want to hear about my problems.

Tom sorunlarımı dinlemek istemiyordu.

Tom didn't want to hear about my problems.

Neden beni dinlemek istemiyorsun?

Why don't you want to listen to me?

Tom ebeveynlerini dinlemek istemiyor.

Tom doesn't listen to his parents.

Tom bizi dinlemek zorunda.

Tom has to listen to us.

Onu dinlemek zorunda değilim.

- I do not have to listen to that.
- I don't have to listen to that.

Dinlemek istemiyorsan kulaklarını kapat.

If you don't want to listen, cover your ears.

Sesi dinlemek için hoş.

Her voice is pleasant to listen to.

Kimse beni dinlemek istemedi.

No one wanted to listen to me.

İnsanların endişelerini dinlemek istiyorum.

I want to hear people's concerns.

Dinlemek için aşağıya tıklayın.

Click below to listen.

Bir hikaye dinlemek isterim.

I'd like to hear a story.

Fikrimi dinlemek ister misin?

Would you like to hear my opinion?

Hangi şarkıyı dinlemek istiyorsun?

What song do you want to listen to?

Hangi CD'yi dinlemek istersiniz?

Which CD would you like to listen to?

Tom Mary'yi dinlemek zorunda.

Tom has to listen to Mary.

Radyo dinlemek hoşuma gidiyor.

- I enjoy listening to the radio.
- I like listening to the radio.

Sami hikayeyi dinlemek istiyor.

Sami wants to hear the story.

Şunu dinlemek zorunda değilim.

I do not have to listen to that.

- Tom biraz Mozart dinlemek istiyordu.
- Tom bir Mozart dinlemek istedi.

Tom wanted to listen to some Mozart.

- Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- Hiç kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

No one wants to listen to my opinions.

Onu dinlemek için zaman ayırdım,

I took the time to listen to her,

Bunları dinlemek de zor olmalı.

and maybe to be hearing --

Onun söylediklerini dinlemek zorunda değilsin.

You don't have to listen to what he says.

Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

No one wants to listen to my opinions.

O, caz dinlemek için geldi.

He came to listen to jazz.

Klasik müzik dinlemek hoşuma gider.

I like to listen to classical music.

Haber dinlemek için radyoyu açtım.

I turned on the radio to listen to the news.

Hikayenin geri kalanını dinlemek istiyorum.

I want to hear the rest of the story.

Tom'un senden dinlemek istediğinden eminim.

I'm sure Tom would want to hear from you.

Ben bunu dinlemek zorunda değilim.

I don't have to listen to this.

Bu şarkıyı dinlemek beni ağlatıyor.

Listening to this song makes me cry.

Haberi dinlemek için güçlükle bekleyebildim.

I could hardly wait to hear the news.

O parçayı hep dinlemek istemişimdir.

I always wanted to hear that piece.

Müzik dinlemek benim favori istirahatimdir.

Listening to music is my favourite relaxation.

Ben bir hikaye dinlemek istiyorum!

I want to hear a story!

Hala Tom'un düşüncesini dinlemek istiyorum.

I still want to hear Tom's opinion.

Yapman gereken bütün şey dinlemek.

All you have to do is listen.

Biz onları dinlemek için alacağız.

We'll get them to listen.

Ben onları dinlemek için alacağım.

I'll get them to listen.

Ben onu dinlemek için alacağım.

I'll get him to listen.

Seni dinlemek beni hasta ediyor.

It makes me sick to listen to you.

Haberleri dinlemek için radyoyu açtım.

I turned on the radio to listen to the news.

Artık senin feryadını dinlemek istemiyorum.

- I don't want to hear any more of your complaining.
- I don't want to listen to your whining anymore.

Bir fıkra dinlemek ister misin?

Want to hear a joke?

Geri bildirimini dinlemek için sabırsızlanıyorum.

I look forward to hearing your feedback.

Dikkat etmek ve dinlemek zorundayız.

We have to pay attention and listen.

Şarkı söylememi dinlemek ister misin?

Would you like to hear me sing?

Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.

It's marvellous to listen to a learned person.

Tom'un söylediği şeyi dinlemek istemedim.

I didn't want to listen to what Tom was saying.

Tom'un şarkı söylemesini dinlemek istemedim.

I didn't want to listen to Tom singing.

Biraz daha dinlemek ister misiniz?

Would you like to hear some more?