Translation of "Vücudu" in English

0.005 sec.

Examples of using "Vücudu" in a sentence and their english translations:

Yavaşlamak, vücudu dinlemek,

It's about slowing down,

Vücudu öfkeyle sarsıldı.

His body was shaking in anger.

Onun vücudu kusursuzdur.

Her body is perfect.

Onun vücudu ağrıyordu.

His body ached.

Onun vücudu mükemmel.

His body is perfect.

Tom'un vücudu yakılacak.

Tom's body will be cremated.

Çocuğun vücudu ateşlendi.

The child's body felt feverish.

Sami'nin vücudu yanmıştı.

Sami's body was burnt.

- Mükemmel bir vücudu var.
- Onun kusursuz bir vücudu var.

She has a perfect body.

Onun bütün vücudu ağrıyor.

Her whole body hurt.

Muhteşem bir vücudu var.

He has a body to die for.

Vücudu rahatsız bir pozisyondaydı.

Her body was in an uncomfortable position.

Tom'un vücudu hiç bulunmadı.

Tom's body was never found.

Tom'un vücudu hiç iyileşmedi.

- Tom's body was never recovered.
- Tom's body never was recovered.

Tom'un vücudu asla iyileşmedi.

Tom's body never was recovered.

Onun vücudu asla iyileşmedi.

- His body was never recovered.
- Her body was never recovered.

Onun vücudu hâlâ iyileşmedi.

His body was never recovered.

Tom'un vücudu morluklarla kaplıydı.

Tom's body was covered with bruises.

Sami'nin bütün vücudu titriyordu.

Sami's whole body was shaking.

Yanni'nin vücudu dövmelerle kaplı.

Yanni is heavily tattooed.

Onun güzel bir vücudu var.

- He has a nice body.
- She has a nice body.

Onun harika bir vücudu var.

He has a great body.

Dan'in vücudu kötü biçimde çürümüştü.

Dan's body was badly decomposed.

İnsan vücudu bir tür makinedir.

Man's body is a sort of machine.

Hiç kimsenin vücudu mükemmel değil.

No one's body is perfect.

Tom'un ince bir vücudu var.

Tom has a slender body.

Onun seksi vücudu beni cezbetti.

Her voluptuous body attracted me.

Onun vücudu kahverengi kürkle kaplıydı.

His body was covered with brown fur.

Sami'nin vücudu kötü biçimde yanmıştı.

Sami's body was badly burned.

Tom'un vücudu otuz kereden fazla bıçaklanmıştı.

Tom's body had been stabbed over thirty times.

İnsan vücudu milyarlarca küçük hücrelerden oluşmaktadır.

The human body is composed of billions of small cells.

İnsan vücudu sadece küçük hücrelerden oluşur.

The human body is only made up of tiny cells.

Sami'nin vücudu zehire şiddetle tepki gösterdi.

Sami's body reacted violently to the poison.

Kadın vücudu konusundaki cehalet, yüzyıllar öncesine dayanıyor.

Ignorance about the female body goes back centuries.

Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.

A human body consists of a countless number of cells.

Ekmek vücudu besler ve kitaplar zihni besler.

Bread feeds the body, and books feed the mind.

Tom'un sırım gibi, atletik bir vücudu vardır.

Tom has a wiry, athletic physique.

Tom'un vücudu nakli kabul edecek gibi görünüyor.

Tom's body seems to be accepting the transplant.

Bir insanın vücudu ölür, ama ruhu ölümsüzdür.

A man's body dies, but his soul is immortal.

Ses rahatsız edici ama insan vücudu için zararsızdı.

The sound was annoying but harmless to the human body.

Anne tavşan kendi vücudu ile yavrularını sıcak tutar.

A mother rabbit keeps her babies warm with her own body.

Bu oğlanın güçlü ve sağlıklı bir vücudu var.

This boy has a strong and healthy body.

Eğer herhangi bir şey kutsalsa, insan vücudu kutsaldır.

If any thing is sacred, the human body is sacred.

- O mükemmel bir vücuda sahip.
- Mükemmel bir vücudu var.

He has a perfect body.

Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.

The victim's body was lying face down on the rug.

Onun küçük, tüylü garip kanatları olan bir vücudu vardı.

He had a tiny, furry body with awkward wings.

Vücudu, en ölümcül akrep toksinlerinin yarattığı acıyı bile bloke edebilir.

His body can block the pain from even the most lethal scorpion toxins.

- Onun güzel bir vücudu var.
- O güzel bir vücuda sahip.

She has a nice body.

- Sen bir atletin vücuduna sahipsin.
- Sende bir sporcu vücudu var.

You have the body of an athlete.

O geldiğinde ve beni bulduğunda, onun bütün vücudu alkol kokuyordu.

When he came and found me, his whole body reeked of alcohol.

- Sami'nin vücudu küller içinde bulundu.
- Sami'nin cesedi küller içinde bulundu.

Sami's body was found in the ashes.

Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.

The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.

- İstirahat bedeni ve zihni besler.
- Dinlenme bedeni ve zihni besler.
- Dinlenme vücudu ve aklı besler.

Rest nurtures the body and the mind.

- Tam vücut tarayıcıları sanal olarak kıyafetlerin içini göstererek arama yapıyor.
- Tam vücut tarayıcıları vücudu sanal olarak çıplak göstererek arama gerçekleştiriyor.

Full body scanners perform a virtual strip search.