Translation of "Buluşmayı" in English

0.011 sec.

Examples of using "Buluşmayı" in a sentence and their english translations:

- Toplantıyı kaçırmadın.
- Toplantıyı kaçırmadınız.
- Buluşmayı kaçırmadın.
- Buluşmayı kaçırmadınız.

You didn't miss the meeting.

Bir diğer kötü buluşmayı.

another bad date.

Seninle buluşmayı asla unutmayacağım.

I'll never forget to meet you.

Onlarla buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

I look forward to meeting them.

Onunla buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

I look forward to meeting him.

Onlar buluşmayı ve içmeyi severler.

They like to get together and drink.

Bütün gündür seninle buluşmayı bekliyorum.

I've been waiting all day to meet you.

Tom'la yine buluşmayı sabırsızlıkla bekliyorum.

I'm looking forward to meeting Tom again.

Tom kimle buluşmayı planladığını söylemedi.

Tom didn't say who he was planning to meet.

Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum.

I've been looking foward to meeting you.

Bu akşam onunla buluşmayı umuyorum.

I hope that I will meet her this evening.

Tom'la ne zaman buluşmayı planlıyorsun?

What time are you planning to meet Tom?

Tom ile tekrar buluşmayı istedim.

I wanted to meet Tom again.

Burada seninle buluşmayı asla hayal etmedim.

Never did I dream of meeting you here.

Onlar benimle burada buluşmayı kabul ettiler.

They agreed to meet me here.

Onunla olan bir buluşmayı iptal ettim.

I canceled an appointment with her.

Bu öğleden sonra sizinle buluşmayı umuyorum.

I hope to meet up with you this afternoon.

O onunla bir kafeteryada buluşmayı kararlaştırdı.

She arranged to meet him at the coffee shop.

Onlar saat yedide burada buluşmayı planladılar.

They planned to get together here at 7 o'clock.

Maryland, Baltimore'da tekrar buluşmayı kabul ettiler.

They agreed to meet again in Baltimore, Maryland.

Tom kiminle buluşmayı planladığını bana söylemezdi.

Tom wouldn't tell me who he was planning to meet.

Leyla, Sami ile buluşmayı kabul etti.

Layla agreed to meet Sami.

Okuldan sonra Tom'la buluşmayı kabul ettim.

I agreed to meet Tom after school.

Tom havaalanında Mary ile buluşmayı planlıyor.

- Tom is planning to meet Mary at the airport.
- Tom plans to meet Mary at the airport.

Tom havaalanında Mary ile buluşmayı planlamıyor.

Tom isn't planning to meet Mary at the airport.

Kızlar Blackpool'daki beyaz erkeklerle buluşmayı umut ediyorlar.

The girls hope to meet white boys in Blackpool.

Benimle burada buluşmayı kabul ettiğiniz için teşekkürler.

Thanks for agreeing to meet me here.

Tom yerel pubta arkadaşları ile buluşmayı planlıyor.

Tom is planning to meet his friends at the local pub.

Tom Mary ile tekrar buluşmayı kabul etti.

Tom agreed to meet Mary again.

Onlar ertesi sabah tekrar buluşmayı kabul ettiler.

They agreed to meet again the next morning.

Tom ve Mary lobide buluşmayı kabul etti.

Tom and Mary agreed to meet in the lobby.

Bizimle burada buluşmayı kabul ettiğiniz için teşekkürler.

Thanks for agreeing to meet us here.

Yaklaştığım insanların büyük çoğunluğu benimle buluşmayı kabul etti.

The vast majority of people I approach agree to meet me.

Tom Mary ile çamaşırhanenin önünde buluşmayı kabul etti.

Tom agreed to meet Mary in front of the laundromat.

Geçen yıl buluştuk ve gelecek yıl tekrar buluşmayı umuyoruz.

We met last year and hope to meet again next year.

Hepimiz önümüzdeki pazartesi günü burada tekrar buluşmayı kabul ettik.

We all agreed to meet here again next Monday.

Tom'la saat 2.30'da okulun önünde buluşmayı kabul ettim.

I agreed to meet Tom in front of the school at 2:30.

Yaşlı erkekler sadece boğayı vurmak için sokak köşesinde buluşmayı severler.

The old men like to meet on the street corner just to shoot the bull.

Tom pazartesi günü saat 2.30'da Mary ile buluşmayı planladı.

Tom planned to meet Mary on Monday at 2:30.

Tom ile saat 2.30'da okulun önünde buluşmayı kabul etmemeliydim.

I shouldn't have agreed to meet Tom in front of the school at 2:30.

Tom saat 2.30'da benimle okulun önünde buluşmayı kabul etti.

Tom agreed to meet me in front of the school at 2:30.