Translation of "Bulmuş" in English

0.012 sec.

Examples of using "Bulmuş" in a sentence and their english translations:

Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.

There's a lid for every pot.

Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.

Nothing really stands out.

Sanırım birini bulmuş olabilirim.

I think I may have found one.

Tom kedisini nerede bulmuş?

Where did Tom find his cat?

Tom bunu nereden bulmuş?

Where did Tom find this?

Ve ne bulmuş biliyor musunuz?

And you know what he found?

Sanırım bir iş bulmuş olabilirim.

I think I might've found a job.

O yeni bir aşk bulmuş.

He's found a new love.

Kafayı bulmuş bir hali vardı.

He looked like he was stoned.

Tom bu yüzüğü nereden bulmuş?

Where did Tom get this ring?

Leyla yeni bir aşk bulmuş olabilir.

Layla may have found new love.

Tom sahilde bir deniz kabuğu bulmuş.

Tom found a seashell on the beach.

Tom bu kadar parayı nereden bulmuş?

Where did Tom get that much money?

Bana onu tesadüfen bulmuş gibi görünüyor.

- It looks like he found it by accident to me.
- Seems to me he found it by accident.

O bir erkek arkadaş bulmuş gibi görünüyor.

She seems to have found a boyfriend.

- Henüz iş bulmuş değilim.
- Henüz iş bulmadım.

I still haven't found work.

Tom bir kız arkadaşı bulmuş gibi görünüyor.

Tom seems to have found a girlfriend.

Bu dişi, eşini de bu şekilde bulmuş olabilir.

And how she may have found a mate.

Araştırmacılar, kanser araştırmalarının Kutsal Kasesini bulmuş olabileceklerine inanıyorlar.

The researchers believe they may have found the Holy Grail of cancer research.

Dehşete düşmüş bir adamı yere yapışık bir şekilde bulmuş.

to find a terrified man pinned on the floor.

Sanırım senin küçük sorunun için bir çözüm bulmuş olabilirim.

I think I may have found a solution to your little problem.

Hemen yanında Somali, anarşinin kemik bulmuş haliydi.Ve değişik kabileler sürekli

Next to them there’s SOMALIA, which is, virtually, an anarchy where different tribes

- Tom sarhoş.
- Tom kafayı bulmuş.
- Tom'un kafası güzel.
- Tom uyuşturucu almış.

Tom is high.

Tom, eğitim ücretini ödemeye yardım etmek için yarı zamanlı bir iş bulmuş.

Tom got a part-time job to help pay for his tuition.

Öyle görülüyor ki Bay Dickinson yatırım için el değmemiş bir cennet bulmuş, değil mi?

It seems Mr. Dickinson found a virgin paradise for investment, doesn’t it?

- Tom para kazanmanın kolay bir yolunu buldu.
- Tom köşeyi dönmenin bir yolunu buldu.
- Tom voliyi vurmanın bir yolunu bulmuş.

Tom has found an easy way to make money.

- Tom'un belli ki kafası güzel.
- Tom tamamen high.
- Tom komple uçmuş.
- Tom belli ki pilot olmuş durumda.
- Tom besbelli kafayı bulmuş.
- Tom belli ki high olmuş.

Tom is obviously high.