Translation of "Başkasının" in English

0.015 sec.

Examples of using "Başkasının" in a sentence and their english translations:

Başkasının lisanslı içeriğini izleyerek

was more profitable to you

Bir erkeğin, başkasının kalbini

I know a man who would rather die

Başkasının işine burnunu soktu.

She stuck her nose where it didn't belong.

Böylece, başkasının beynine zarar vermenin

and also, they won't be exposed to sports

Bunu başkasının hareketlerini taklit ederek

you can transfer it by mimicking another person's movement,

Her zaman bir başkasının aptalıyız.

We're always somebody else's idiot.

Tom yanlışlıkla başkasının paltosunu giydi.

Tom put on someone else's coat by mistake.

Başkasının değil, senin biçimlendirdiğin bir hayatı.

A life defined by you and nobody else.

Peki, amacı başkasının beynine vurmak olan

So, should we promote a sport

Bir başkasının yaşantısına saygı duymak için

and he was willing to do whatever it takes

Arkadaşım başkasının hipotezi ile bilime girilmez

my friend cannot enter science with someone else's hypothesis

Ne derler bilirsiniz, birinin çöpü başkasının hazinesidir.

[Bear] You know what they say, one man's trash, another man's treasure.

Hep başkasının parasıyla hep bir yatırımlar yapıyor

always investing in someone else's money

Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.

It's good to put yourself in someone else's place now and then.

Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.

This may end up being somebody else's problem.

Tom Mary'yi başkasının tanıdığından daha iyi tanır.

Tom knows Mary better than anyone else does.

Belki başkasının daha iyi bir fikri vardır.

Maybe someone else has a better idea.

Başkasının sürdüğü arabaya da Kemal Sunal güvenmiyordu ayrıca

Kemal Sunal did not trust the car that someone else was driving.

Hiç kimse kendi ellerini ıslatmadan başkasının gözyaşlarını kurulayamaz.

No one can dry another's tears without wetting his own hands.

O, başkasının hatasını bulan türde bir kişi değil.

He's not the kind of person who finds fault with others.

Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

- It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
- It's unlikely anyone other than Tom would be interested in buying this.
- It's unlikely anybody other than Tom would be interested in buying this.
- It's unlikely that anybody other than Tom would be interested in buying this.

Benimle bir başkasının zamanımız aynı değil diyor Albert Einstein

Another time with me is not the same, says Albert Einstein

Bazen bir başkasının duygularına zarar vermemek için yalan söyleriz.

Sometimes we lie to keep from hurting someone else's feelings.

- Başka birinin elbiselerini giymeyi sevmem.
- Başkasının elbiselerini giymeyi sevmem.

- I do not like wearing anybody else's clothes.
- I don't like wearing anybody else's clothes.
- I don't like wearing anyone else's clothes.

- Birinin kaybı bir başkasının kazancıdır.
- Sen kaybedersen başkası kazanır.

One man's loss is another man's gain.

Bence Tom sonunda vazgeçecek ve başkasının bunu yapmasına izin verecek.

- I think Tom will eventually give up and let someone else do that.
- I think Tom will eventually give up and let somebody else do that.
- I think that Tom will eventually give up and let someone else do that.

- Her şeyi devletten beklemeyin!
- Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!
- Başkalarının senin için düşünmesini bekleme.

Don't expect others to think for you!

- Jiro, daha önce birinin önünde hiç ağlamadı, yüksek sesle ağlamaya başladı.
- Daha önce başkasının önünde hiç ağlamayan Jiro haykırmaya başladı.

Jiro, who had never cried in front of anyone before, started bawling.