Translation of "Bıraktın" in English

0.006 sec.

Examples of using "Bıraktın" in a sentence and their english translations:

Neden bıraktın?

Why did you quit?

- Tom'u nerede bıraktın?
- Tom'u nereye bıraktın?

- Where did you leave Tom?
- Where'd you leave Tom?

- Bir bahşiş bıraktın mı?
- Bahşiş bıraktın mı?

Did you leave a tip?

Işıkları açık bıraktın.

You left your lights on.

Neden işini bıraktın?

- Why did you quit your job?
- Why did you leave your job?

Kapıyı açık bıraktın.

You left the door open.

Ayakkabılarını nerede bıraktın?

Where did you leave your shoes?

Bisikletini nereye bıraktın?

Where did you leave your bike?

Onları nerede bıraktın?

Where did you leave them?

Beni yalnız bıraktın!

You left me alone.

Onu bıraktın mı?

Did you give him up?

Bahşiş bıraktın mı?

Did you leave a tip?

Şemsiyeni nerede bıraktın?

Where did you leave your umbrella?

Kendini geride bıraktın.

You've outdone yourself.

Neden böyle bıraktın?

Why did you leave like that?

Farlarını açık bıraktın.

You left your headlights on.

Mesleğini neden bıraktın?

Why did you leave your job?

Bavulunu nereye bıraktın?

Where did you leave your suitcase?

Mesaj bıraktın mı?

Did you leave a message?

Onu yüzüstü bıraktın.

You let him down.

Neden yazmayı bıraktın?

Why did you stop writing?

Arabayı nerede bıraktın?

Where did you leave the car?

Hiç sakal bıraktın mı?

Have you ever grown a beard?

Çiftlikteki işini niye bıraktın?

Why did you leave your job on the farm?

Karını dövmeyi bıraktın mı?

Have you stopped beating your wife?

Sen ütüyü açık bıraktın.

You left the iron on.

Sigarayı bıraktın, değil mi?

You've quit smoking, right?

Kapıyı açık mı bıraktın?

Did you leave the door open?

Neden kapıyı açık bıraktın?

Why did you leave the door open?

Mutfakta lambayı açık bıraktın.

You left the light on in the kitchen.

Son işini neden bıraktın?

Why did you leave your last job?

Tom'u niçin yalnız bıraktın?

Why did you leave Tom alone?

Neden onları yalnız bıraktın?

Why did you leave them alone?

Neden onu yalnız bıraktın?

Why did you leave him alone?

Henüz bıraktın, değil mi ?

You just left, didn't you?

Ne zaman sigarayı bıraktın?

When did you quit smoking?

Pencereyi açık bıraktın mı?

Did you leave the window open?

Sen sigara kullanmayı bıraktın.

You've given up smoking.

- Gözlüklerini bıraktın.
- Gözlüklerini düşürdün.

You dropped your glasses.

Hiç ofisini açık bıraktın mı?

Have you ever left your office open?

Neden Tom için çalışmayı bıraktın?

Why did you quit working for Tom?

- Beni sattın.
- Beni ortada bıraktın.

You sold me out.

Neden onu tek başına bıraktın?

Why did you leave her alone?

Kahveni bıraktın. Onu beğenmedin mi?

You've left your coffee. Don't you like it?

Sen arabanın farlarını açık bıraktın.

You left the car headlights on.

Sigara içmeyi kalıcı olarak bıraktın mı?

Have you given up smoking for good and all?

Neden toplantı odasındaki ışığı açık bıraktın?

Why did you leave the light on in the meeting room?

Gerçekten Tom'un üzerinde bir izlenim bıraktın.

You really made an impression on Tom.

Kesinlikle Tom'un üzerinde bir izlenim bıraktın.

You certainly made an impression on Tom.

- Onu nerede bıraktın?
- Onu nerede bıraktınız?

Where did you leave it?

Dün gece kapıyı açık bıraktın mı?

Did you leave the door open last night?

Sen oldukça iyi bir izlenim bıraktın.

You've made quite an impression.

Hiç o konuda düşünmeyi bıraktın mı?

Did you ever stop to think of that?

"Benim gözlüğüm nerede?" - "Onları mutfak masasında bıraktın."

"Where are my glasses?" "You've left them on the kitchen table."

Kimliğini evde bıraktın, bu yüzden içeri gelemezsin.

You've left your ID at home, so you can't come in.

- Ne kadar para bıraktın?
- Kaç paran kaldı?

How much money do you have left?

- Sen beni terk ettin.
- Sen beni bıraktın.

You walked out on me.

Tom'u ne kadar süre boyunca yalnız bıraktın?

How long did you leave Tom alone?

Beni hamile bıraktın ve şimdi terk ediyorsun.

You got me pregnant and now you're leaving me.

Blogunu güncellemeyi neden bıraktın? Okumayı hep dört gözle beklemiştim.

Why did you stop updating your blog? I always looked forward to reading it.

Uzun, uzun zaman önce sen beni bu yolda burada yalnız dururken bıraktın.

You left me standing alone here on this road a long, long time ago.