Translation of "Büyülü" in English

0.003 sec.

Examples of using "Büyülü" in a sentence and their english translations:

Büyülü bir tuş yok.

there's no magic button.

Büyülü bir tuş yok.

There's no magic button.

Brezilya müziği sadece büyülü.

Brazilian music is simply magical.

Bu büyülü bir andı.

It was a magic moment.

Narnia'nın büyülü dünyasına hoş geldiniz.

Welcome to the magical world of Narnia.

Tom büyülü sanatlarla amatörce uğraştı.

Tom has dabbled in the magical arts.

Noel yılın büyülü bir zamanı.

Christmas is a magical time of the year.

Bu büyülü bir ormana benziyor.

This looks like an enchanted forest.

Sahra Çölü büyülü bir yerdir.

The Sahara Desert is a magical place.

- Sihirli bir andı.
- Büyülü bir andı.

- It was a magic moment.
- It was a magical moment.

Onu öpmek büyülü, unutulmaz bir andı.

Kissing her was a magical, unforgettable moment.

Sami, Kahire'de büyülü bir hayat yaşadı.

Sami lived a charmed life in Cairo.

Büyülü bir şeye tanık olmuşsunuz gibi geliyor.

it's like watching magic happen.

Japon folklöründe, bakenekolar büyülü güçleri olan kedilerdir.

In Japanese folklore, bakeneko are cats with magical powers.

Bay Brown'ın çocuklarla büyülü bir yöntemi var.

Mr. Brown has a magical way with children.

Mary büyülü sanatlarla amatörce uğraştığını kabul etti.

Mary admitted that she had dabbled in the magical arts.

...Dünya'nın en büyülü gecelerine sahne oluyor. DÜNYA'DA GECE

...for the most magical nights on Earth.

Ve tekrar seslerin büyülü bir şekilde çoğalmasına tanık oldum

And experienced again that magical enhancement of sound

Tom ve Mary birlikte Pulpit Rock'tan paraşütle atladılar. Kısa ama büyülü bir deneyimdi.

Tom and Mary once jumped together from Pulpit Rock with a parachute. It was a short but magical experience.