Translation of "Istekli" in English

0.007 sec.

Examples of using "Istekli" in a sentence and their english translations:

Tom istekli.

Tom is willing.

O yeterince istekli.

He is willing enough.

O çok istekli.

He is an eager beaver.

Tom istekli görünüyor.

Tom seems eager.

Değişmeye istekli misin?

Are you willing to change?

Öğrenmeye istekli misin?

Are you willing to learn?

Tom konuşmaya istekli.

Tom is willing to talk.

Tom beklemeye istekli.

Tom is willing to wait.

Tom ayrılmaya istekli.

Tom is eager to leave.

Tom elma için istekli.

Tom is eager for the apple.

İstekli seyirciler stadyuma doluştu.

The eager spectators crowded into the stadium.

Tom devam etmeye istekli.

Tom is eager to press on.

Onu yapmaya istekli misin?

Are you willing to do that?

Çok istekli görünmek istemiyorum.

I don't want to seem too eager.

Plaja gitmeye istekli misin?

Are you willing to go to the beach?

Gitmeye çok istekli değilim.

I'm not very eager to go.

Tom gitmek için istekli.

Tom is willing to go.

Tom görüşmek için istekli.

Tom is willing to negotiate.

Bana katılmaya istekli misin?

Are you willing to join me?

Tom'un istekli olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is willing.
- I think that Tom is willing.

Tom Boston'da yaşamaya istekli.

Tom is eager to live in Boston.

Tom Boston'a gitmeye istekli.

Tom is eager to go to Boston.

Tom, Mary'yi desteklemeye istekli.

Tom is willing to back Mary up.

O, eve gitmeye istekli.

She was eager to go home.

Fadıl konuşmaya istekli değil.

Fadil is not willing to talk.

Sen çok istekli görünmüyorsun.

You don't seem very enthusiastic.

Tom onu yapmaya istekli.

Tom is willing to do that.

Tom katılmak için istekli.

Tom is eager to participate.

Yardım etmeye istekli değildim.

I wasn't willing to help.

Bu kadar istekli olma.

Don't be so eager.

- Tom onu yapmaya çok istekli.
- Tom onu yapmakta çok istekli.
- Tom onu yapmak için çok istekli.

Tom is very willing to do that.

- Ben yardım etmeye istekli değilim.
- Ben yardım etmek için istekli değilim.

I'm not willing to help.

Nasıl da istekli olabileceğimizle ilgili.

to put concrete around it by judging it.

Başarı için çok istekli olma.

Don't be too eager for success.

O, seninle tanışmak için istekli.

She is anxious to meet you.

O, oraya gitmek için istekli.

He is eager to go there.

Konsere gelmek için istekli görünmüyor.

He doesn't look willing to come to the concert.

Onu yapmak için istekli değilim.

- I'm not willing to do that.
- I'm unwilling to do that.

O, kitabı okumak için istekli.

He is anxious to read the book.

O seninle konuşmak için istekli.

She's eager to speak to you.

Tom yurt dışına gitmeye istekli.

Tom is eager to go abroad.

Tom yardım etmeye istekli görünüyor.

Tom seems to be willing to help.

Tom'a yardım etmeye istekli misin?

Are you willing to help Tom?

Tom sizin yanınızda durmaya istekli.

Tom is willing to stand by you.

O, Çin'e gitmek için istekli.

He is eager to go to China.

Bunu Tom'a vermeye istekli değilim.

I'm not willing to give this to Tom.

Onu riske atmaya istekli değilim.

- I'm not willing to risk that.
- I'm unwilling to risk that.

O riski almaya istekli misin?

Are you willing to take that chance?

Tom işbirliği yapmak için istekli.

Tom is willing to cooperate.

Tom yardımcı olmak için istekli.

Tom is willing to help.

Tom pazar günü çalışmaya istekli.

Tom is willing to work on Sunday.

Tom işbirliği yapmaya istekli değildi.

Tom wasn't willing to cooperate.

Yardım için istekli bir çalışandı.

She was a zealous worker for charity.

Onlarla gitmeye çok istekli misin?

Are you very keen about going with them?

Bunu yapmak için istekli olabilirim.

I might be willing to do it.

Onu yapmaya gerçekten istekli misin?

Are you really willing to do that?

Onu yapmak için istekli olabilirim.

I might be willing to do that.

Yardım etmeye gerçekten istekli misin?

Are you really willing to help?

Tom bize yardım etmeye istekli.

Tom's willing to help us.

Onu yapmak için istekli değiliz.

- We're unwilling to do that.
- We're not willing to do that.
- We aren't willing to do that.

Müvekkilim uzlaşma yapmak için istekli.

My client is willing to make a deal.

Bize yardım etmeye istekli misin?

Are you willing to help us?

Bana yardım etmeye istekli misin?

Are you willing to help me?

Ona yardım etmeye istekli misin?

Are you willing to help him?

Onlar bunu yapmak için istekli.

They're willing to do it.

Tom yardım etmeye istekli görünüyordu.

Tom seemed willing to help.

Beni istasyona götürmeye istekli misin?

Are you willing to drive me to the station?

Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.

- I assume you're willing to take the risk.
- I assume that you're willing to take the risk.

Bazılarımız gitmek için istekli olabilir.

Some of us might be willing to go.

Tom başarılı olmak için istekli.

Tom is eager to succeed.

Tom oraya gitmek için istekli.

Tom is eager to go there.

Eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmekte istekli değil.

He is not willing to take responsibility for his actions.

Tom bunu yapmaya istekli mi?

Is Tom willing to do that?

Onu yapmaya istekli değil misin?

Aren't you willing to do that?

Yardım etmeye istekli değil misin?

Aren't you willing to help?

Tom bunu yapmaya istekli olurdu.

Tom would be willing to do that.

Tom katılmak için istekli görünüyor.

Tom seems to be eager to participate.

Onu artık yapmaya istekli değilim.

I'm not willing to do that anymore.

Tom müzakere etmeye istekli görünüyor.

Tom seems to be willing to negotiate.

Onu yapmak için istekli değildim.

I wasn't eager to do that.

Bunu yapmak için istekli misin?

- Are you willing to do this?
- Are you eager to do that?

Tom sana yardım etmeye istekli.

Tom is willing to help you.

Tom gitmeye istekli, değil mi?

Tom is willing to go, isn't he?

- Tom'un bunu yapmaya istekli olup olmayacağından şüpheliyim.
- Tom'un bunu yapmaya istekli olacağını sanmıyorum.

I doubt if Tom would be willing to do that.

Ancak Gnaeus bu riski almaya istekli!

But Gnaeus is willing to take the risk!

Öğrenmeye istekli olmayan biri öğretmeye değmez.

One who is not willing to learn is not worth teaching.

Tom bunu yapmak için istekli olabilir.

Tom might be willing to do that.

Tom yeni bir araba almaya istekli.

Tom is eager to buy a new car.

O, yurt dışına gitmek için istekli.

He is eager to go abroad.

Tom hem yetenekli hem de istekli.

Tom is both able and willing.

Mary hem yetenekli hem de istekli.

Mary is both able and willing.

Oraya gitmek için istekli olduğunu söyledi.

She said that she was eager to go there.

Onlar sorun hakkında konuşmak için istekli.

- They are willing to talk about the problem.
- They're willing to talk about the problem.

Tom'un istediğini yapmak için istekli değildim.

I wasn't willing to do what Tom asked.

Tom bizimle gitmeye istekli, değil mi?

Tom is willing to go with us, isn't he?

Tom yardım etmeye istekli, değil mi?

Tom is willing to help, isn't he?

Tom seninle gitmek için çok istekli.

Tom is very eager to go with you.