Translation of "Atmosfer" in English

Atmosfer kirleniyor.

The atmosphere is being polluted.

- Atmosfer çok gayrıresmiydi.
- Atmosfer çok laubaliydi.

The atmosphere is very informal.

Atmosfer oksijenden oluşur.

The atmosphere is made up of oxygen.

Buradaki atmosfer inanılmazdır.

The atmosphere here is unbelievable.

Atmosfer çok gayrıresmiydi.

The atmosphere is very informal.

Üstelik Ay'da atmosfer yoktu

Moreover, there was no atmosphere on the Moon

atmosfer bizi zaten koruyor

the atmosphere is already protecting us

Yükseğe tırmandıkça atmosfer incelir.

The atmosphere becomes thinner as you climb higher.

Bu restorandaki atmosfer hoş.

The atmosphere in this restaurant is nice.

Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.

The atmosphere in the room was decidedly frosty.

Atmosfer bizi meteorlardan korur.

The atmosphere protects us from meteors.

Bu berbat bir atmosfer.

It is a terrible atmosphere.

Üst atmosfer bile kirli.

Even the upper atmosphere is polluted.

Odadaki atmosfer sıcak ve dumanlıydı.

The atmosphere in the room was hot and smoky.

Büyük şehirlerdeki atmosfer kirliliğini sevmiyorum.

I don't like the polluted atmosphere of big cities.

Büroda samimi bir atmosfer var.

There is a friendly atmosphere in the office.

Washington'daki atmosfer çok gergin oldu.

The atmosphere in Washington became very tense.

Oradaki atmosfer çok iyi değil.

The atmosphere there is not very good.

Atmosfer, çoğunlukla azot ve oksijenden oluşur.

The atmosphere mostly consists of nitrogen and oxygen.

"Oğlum" dedim, "uzayda atmosfer yok, ne bulutsusu?"

"My son," I said, "there is no atmosphere in the space, what cloud?"

Bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.

earthlings inside this living air.

Dünyayı çevreleyen ve koruyan bir atmosfer var

there is an atmosphere that surrounds and protects the world

Troposfer tüm atmosfer kütlesinin dörtte üçünü içerir.

The troposphere contains three-quarters of the mass of the entire atmosphere.

Bu odada garip bir atmosfer ziyaretçiyi çevreliyor.

A strange atmosphere surrounds the visitor in this room.

O iş yerindeki atmosfer çok kapsayıcı değil.

The atmosphere in that workplace is not very inclusive.

Kuyruklu yıldızın dünyaya çarpmak üzereyken atmosfer tarafından parçalandığı

when the comet is about to crash the earth

Bu yüzden, inandığın şeyleri sökmeye çalışan bir atmosfer var.

So there's this atmosphere of just trying to uproot what you believe in.

Bilimcilere göre atmosfer yıldan yıla gittikçe daha fazla ısınıyor.

According to scientists, the atmosphere is getting warmer year after year.

Her kararı eleştirerek Fransız karargahında zehirli bir atmosfer yaratılmasına yardımcı oldu.

He criticised every decision, helping to create a poisonous atmosphere at French headquarters.

Kaynaklanan bir kıvılcımdı . Kumanda modülünün içindeki atmosfer saf oksijendi ve bu ortamda

The atmosphere inside the command module was pure oxygen, and in this environment, even