Translation of "Alacağına" in English

0.004 sec.

Examples of using "Alacağına" in a sentence and their english translations:

Tom ne alacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide what to buy.

Tom ne alacağına karar veremiyor.

Tom can't decide what to buy.

Tom hangi kamerayı alacağına karar veremiyor.

Tom can't decide which camera to buy.

Tom hangi kamerayı alacağına karar veremedi.

- Tom couldn't decide which camera to buy.
- Tom can't decide which camera to buy.

Tom hangi yaklaşımı alacağına karar veremiyor.

Tom can't decide which approach to take.

Sami intikam alacağına dair yemin etti.

Sami swore he would get revenge.

Kimi işe alacağına önceden karar verdin mi?

Have you already decided who you're going to hire?

Paranın ona mutluluk satın alacağına inanıyor musun?

Do you think money will buy her happiness?

Tom, Mary'ye istediği küpeleri alacağına söz verdi.

Tom promised Mary he would buy her those earrings she wanted.

Korkunç bir şekilde intikam alacağına yemin etti.

He swore he would take revenge in a terrible way.

Tom işi alacağına kesin gözüyle bakıyor gibi görünüyor.

- Tom seems to take it for granted that he'll get the job.
- Tom seems to take it for granted he'll get the job.

Bir yıl sonra bir zam alacağına sana söz veriyorum.

- I'll see to it that you have a raise after the first year.
- I promise you that you'll get a raise after a year.
- I promise you you'll get a raise after a year.

Tom'a hangi arabayı satın alacağına karar vermesine yardım ettim.

I helped Tom decide which car to buy.

Tom satın alacağına söz verdiği şeyi bana satın almadı.

- Tom didn't buy me what he promised he'd buy.
- Tom didn't buy me what he promised that he'd buy.

Tom, Mary'nin hangi kıyafeti alacağına karar vermesine yardımcı oldu.

Tom helped Mary decide which dress to buy.

- İşi alacağına dair içimde bir his var.
- İşi alacağını hissediyorum.

I have a feeling you'll get the job.

Tom'un bu mağazadaki herhangi bir bilgisayarı almak için yeterli parası var.O sadece hangisini alacağına karar vermeli.

Tom has enough money to buy any computer in this store. He just needs to decide which one.

Tom yeni bir bilgisayarı şimdi mi alacağına ya da birkaç ay daha mı bekleyeceğine karar veremiyor.

Tom can't decide whether to buy a new computer now or wait for a couple of more months.