Translation of "Veremiyor" in English

0.003 sec.

Examples of using "Veremiyor" in a sentence and their english translations:

Karar veremiyor.

She can't make up her mind.

Karar veremiyor musun?

- Can't you make up your mind?
- Can't you decide?

Tom cevap veremiyor.

Tom can't answer.

O karar veremiyor.

- He can't make up his mind.
- He can't decide.

Mary karar veremiyor.

Mary can't make up her mind.

Tom karar veremiyor.

Tom can't decide.

Onlar bana istediğimi veremiyor.

They can't give me what I want.

Tom sadece karar veremiyor.

Tom just can't make up his mind.

Tom nereye gideceğine karar veremiyor.

Tom can't decide where to go.

Tom ne yapacağına karar veremiyor.

Tom can't decide what to do.

Tom ne alacağına karar veremiyor.

Tom can't decide what to buy.

Tom hangi kamerayı alacağına karar veremiyor.

Tom can't decide which camera to buy.

Mary elbiseyi alıp almayacağına karar veremiyor.

Mary can't decide whether or not to buy the dress.

Tom ne ısmarlayıp ısmarlamayacağına karar veremiyor.

Tom can't decide what to order.

Tom hangi yaklaşımı alacağına karar veremiyor.

Tom can't decide which approach to take.

Tom gidip gitmemesi gerektiğine karar veremiyor.

Tom can't decide whether he should go.

Tom bu akşam ne yapacağına karar veremiyor.

Tom can't decide what to do this evening.

Tom ne zaman gitmesi gerektiğine karar veremiyor.

Tom can't decide when he should leave.

Tom balo için kime ricada bulunması gerektiğine karar veremiyor.

Tom can't decide who he should ask to the prom.

Tom, işe mi gireceğine yoksa üniversiteye mi gideceğine karar veremiyor.

Tom can't make up his mind whether to get a job or to go to college.

Tom bir Toyota mı yoksa bir Ford mu alıp almayacağına karar veremiyor.

Tom can't decide whether to buy a Toyota or a Ford.

Tom bir Toyota ya da bir Ford araba arasında seçim yapmada karar veremiyor.

Tom can't make up his mind choosing between a Toyota or a Ford car.

Tom hem Mary'yi hem de Alice'i seviyor ve bu hafta sonu dansa kimi çağıracağına karar veremiyor.

Tom likes both Mary and Alice and can't decide who to ask to the dance this weekend.

Tom yeni bir bilgisayarı şimdi mi alacağına ya da birkaç ay daha mı bekleyeceğine karar veremiyor.

Tom can't decide whether to buy a new computer now or wait for a couple of more months.