Translation of "Alıyorlar" in English

0.007 sec.

Examples of using "Alıyorlar" in a sentence and their english translations:

Alıyorlar sırtlarına

they take their backs

Maaş alıyorlar mı?

Do they get paid?

Kutup gecesinde yol alıyorlar.

venturing into the polar night.

Ellerine ne geçirirlerse alıyorlar.

Taking everything and anything on offer.

Küçük bir taş alıyorlar.

And they just get a little pebble.

Alıyorlar sırtlarına bitlerini devam

they keep their lice on their backs

Onlar onun ifadesini alıyorlar.

They're interrogating him.

Şimdi asgari ücret alıyorlar.

They're now making minimum wage.

Öğretmenler kütüphanesinden kitap ödünç alıyorlar.

They borrow books from the teachers' library.

Onlar süpermarkette sebze satın alıyorlar.

They are buying vegetables in the supermarket.

Yeni politika üzerine kararlar alıyorlar.

They make decisions on new policy.

Kadınlar her zaman şapkalar alıyorlar.

Women are always buying hats.

Melekler uçabilirler çünkü kendilerini hafifçe alıyorlar.

Angels can fly because they take themselves lightly.

İşçiler iş krizinde mali yenilgi alıyorlar.

Workers are taking a financial beating in the employment crisis.

Girişim fonunun sadece yüzde 2'sini alıyorlar.

they only get two percent of the venture funding.

Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.

Sunset brings respite from the day's heat.

1.2 milyon dolara alıyorlar ve sadece sergiliyorlar

They buy for $ 1.2 million and just showcase

Çalışanlar, önceki maaşlarının %80’inin ödemesini alıyorlar

Workers get paid 80% of their previous salary,

Tom ve Mary büyük bir risk alıyorlar.

Tom and Mary are taking a big risk.

Duasının kabul olmasını isteyenler yine o bölgede soluğu alıyorlar

those who want their prayer to be accepted are breathing again in that area

Testinde en iyi sonuçlardan birini alıyorlar. Üniversiteye giriş sınavları

always one of the best marks in the international PISA test. The whole country stops university

Gündüzleri bolca yardım alıyorlar ama çalışmalar gece de devam ediyor.

There are plenty of helpers by day, but the work doesn't stop during the night.

Onlar sorunlarını henüz çözemediler ama en azından onları ele alıyorlar.

They haven't yet resolved their problems, but at least they're discussing them.

Güzel anıları var ve anıları ciddiye alıyorlar ve onları başkalarına aktarıyorlar.

good memories and they take memories seriously, and they pass them on.

Aileleri ile vakit geçirmek için vakitleri var veya hobilerinden zevk alıyorlar.

They have time to spend with their families or to enjoy their hobbies.

Süvari ve Velitelerin arkasında ağır yol alıyorlar ancak sağlam bir ilerleyiş gösteriyorlar.

They lag behind the cavalry and velites, but make steady progress.

Bu malları yurt dışından ucuza alıyorlar ve daha sonra yurtta satmak için zam yapıyorlar.

They buy these goods cheaply overseas and then mark them up to resell at home.

- Tom ve Mary eğleniyor gibi görünüyorlar.
- Tom ve Mary birbirlerinden zevk alıyorlar gibi görünüyor.

- Tom and Mary seem to be enjoying themselves.
- Tom and Mary seem to be having fun.