Translation of "Aileye" in English

Aileye hoş geldin, Mina!

Welcome to the family, Mina!

Amerikalı bir aileye evlatlık verildi

An American family was adopted

Bir aileye sahip olmak mükemmel.

It's great to have a family.

Dört kişilik bir aileye sahibim.

I have four in my family.

Büyük bir aileye bakmak zorundayım.

I have to support a large family.

O büyük bir aileye ait.

He belongs to a big family.

O asil bir aileye doğdu.

He was born to a noble family.

Aşçı yıllarca aileye hizmet etti.

The cook served the family for many years.

Yirmi yıldır aileye hizmet etti.

She served the family for twenty years.

O, fakir aileye biraz yiyecek verdi.

She gave some food to the poor family.

Sen büyük bir aileye sahip olmalısın.

You must have a big family.

O, kısa sürede aileye kabul edildi.

He was soon accepted into the family.

Bir aileye sahip olmak, Fadıl'ın rüyasıydı.

Having a family was Fadil's dream.

Veya aileye olan sevginin sade anlamını bulmak

or finding that stripped-down kind of meaning in the love of family

Lütfen tüm aileye en iyi dileklerimi iletin.

Please give my best to the entire family.

Biz büyük bir aileye sahip olmak istiyoruz.

We want to have a large family.

Büyükanne bütün aileye yiyecek almak için markete gitti.

Grandma walked to the market to buy food for the whole family.

Tom bir aileye bakmak için yeterli para kazanmıyor.

Tom doesn't earn enough money to support a family.

Böylesine şefkatli bir aileye sahip olduğun için şanslısın.

You are fortunate to have such loving parents.

Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.

- I never thought I would have to support such a large family.
- I never thought that I would have to support such a large family.

Bir aileye sahip olmak hayatın en büyük gerilimlerinden biridir.

Having a family is one of life's greatest thrills.

O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.

Young as he is, he has a large family to provide for.

Doyuracak üç büyük boğaz olduğundan anne, aileye yemek bulmakta güçlük çekecektir.

With three large appetites to satisfy, she will struggle to provide for the family.

Bizim dairemiz çok küçük. Bir aileye bakmak için yeterli yer yok.

Our apartment is too small. There's not enough room to raise a family.