Translation of "şaşkınlık" in English

0.006 sec.

Examples of using "şaşkınlık" in a sentence and their english translations:

Şaşkınlık verici bir durum.

And within it, the amazement.

Tom hiç şaşkınlık göstermedi.

Tom showed no surprise.

Tom hâlâ şaşkınlık içinde.

Tom is still in a daze.

Şaşkınlık içinde yerimden fırladım.

I jumped up in surprise.

O şaşkınlık içinde baktı.

She looked in amazement.

Tom şaşkınlık içinde izledi.

Tom watched in amazement.

Şaşkınlık beni konuşmamdan mahrum etti.

Astonishment deprived me of speech.

O şaşkınlık içinde ona baktı.

She stared at him in astonishment.

İkimiz de şaşkınlık içinde gülümsedik.

We both smiled in amazement.

Elektrik kesildiğinde herkes şaşkınlık içinde koşuşturuyordu.

When the electricity went off everyone was rushing about in a state of confusion.

Tom gömleğindeki lekeye şaşkınlık içinde baktı.

Tom looked in consternation at the stain on his shirt.

Aynı pramit'e benzer yapının görünmesi şaşkınlık yaratıyor

the appearance of the same pramit structure is astonishing

Tom, Mary'nin yüzünde bir şaşkınlık bakışı gördü.

Tom saw a look of confusion on Mary's face.

Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir.

Only a wonder can help us now.

Ben New York'a ilk gittiğimde, bir şaşkınlık içindeydim.

When I first got to New York, I was in a daze.

Tom tatil planları üzerinde gerçek bir şaşkınlık içindeydi.

Tom was in a real muddle over his holiday plans.

- Tom şaşkınlık içinde olabilir.
- Tom yönünü kaybetmiş olabilir.

Tom may have been disoriented.

- Bu gerçekten şaşırtıcı.
- Bu gerçekten şaşkınlık verici.
- Bu gerçekten hayret verici.

- It's truly amazing.
- This is truly amazing.
- It really is amazing.
- This really is amazing.

- O gerçekten harika.
- Bu gerçekten şaşırtıcı.
- Bu gerçekten şaşkınlık verici.
- Bu gerçekten hayret verici.

It really is amazing.

Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi "Aval aval bakarak orada durma!"

I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed "Don't stand there gawking!"