Translation of "özellikle" in English

0.019 sec.

Examples of using "özellikle" in a sentence and their english translations:

özellikle stresten.

especially stress.

özellikle eğitimde.

especially in education.

--özellikle diğer insanları--

-- especially blaming others --

özellikle yasama organında

in parliament, as it's called --

özellikle benim için.

especially for me.

özellikle bu konuda

especially in this regard

Özellikle şefkat göstermeyin.

Especially do not feign affection.

Çocuklar özellikle sessizdiler.

The children were particularly quiet.

Özellikle aç hissetmiyorum.

I'm not feeling particularly hungry.

Özellikle etkilenmiş değilim.

I'm not particularly impressed.

Bugün özellikle sıcak.

It is especially hot today.

Özellikle Tom'dan hoşlanmıyorum.

I don't particularly like Tom.

Özellikle mutlu hissetmedim.

I didn't feel particularly happy.

Özellikle umurumda değil.

I don't particularly care.

Özellikle zemini yalamamalısınız.

You must absolutely not lick the floor.

Çocuklar özellikle savunmasızdır.

Children are particularly vulnerable.

Tom özellikle önemsemiyor.

Tom doesn't particularly mind.

Kömür özellikle önemlidir.

Coal is especially important.

Özellikle meyankök seviyorum.

I especially like licorice.

- Antik halılar özellikle kıymetlidir.
- Antika halılar özellikle değerlidir.

Antique carpets are especially valuable.

- Trafik burada ağırdır, özellikle sabahları.
- Trafik burada özellikle sabahları ağırdır,
- Trafik burada yoğundur özellikle sabahları.

The traffic is heavy here, especially in the morning.

Özellikle, artık çiftçilikle geçinemeyen

In particular, I'm meeting a lot of indigenous Central Americans

özellikle benim beyaz toplumumda.

especially in my white community.

özellikle de bizim demokrasimize.

especially in our democracy.

özellikle siyahi kadınlarda kanserde.

particularly in black women with cancer.

özellikle o kişiyi cezalandırıyorsanız.

especially when you're sentencing them.

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

Especially wild creatures.

Özellikle oyunu görmek istemiyorum.

I don't particularly want to see the game.

Özellikle sabahları yürümeyi severim.

I like walking, especially in the morning.

O özellikle yüzmeyi seviyor.

He especially likes swimming.

Ben özellikle onu sevmiyorum.

I don't particularly like her.

Özellikle bir şiiri hatırlıyorum.

I remember one poem in particular.

O olayla özellikle ilgilenmiyorum.

I'm not particularly interested in that event.

Özellikle bunu yapmak istemiyorum.

I don't particularly want to do it.

Özellikle onu yapmak istemiyorum.

I don't particularly want to do that.

Tom özellikle mutlu görünmüyordu.

Tom wasn't looking particularly happy.

Özellikle birini arıyor musun?

Are you looking for anyone in particular?

Özellikle birini mi arıyorsun?

Are you looking for someone in particular?

Tom özellikle güvenilir görünmüyor.

Tom doesn't seem particularly trustworthy.

Neler olduğuyla özellikle ilgilenmiyordum.

I wasn't particularly interested in what was going on.

Ne düşündüğünü özellikle önemsemiyorum.

I don't particularly care what you think.

Özellikle çikolatalı kekini seviyorum.

I especially like your chocolate cake.

Benim iştahım özellikle büyük.

My appetite is particularly large.

Tom özellikle neyden hoşlanmadı?

What, in particular, did Tom not like?

Müziği, özellikle Rock'ı seviyorum.

I love music, especially rock.

Bu sabah özellikle soğuk.

It is especially cold this morning.

Özellikle ne yanlış görünüyor?

What specifically looks wrong?

Özellikle Tom hakkında endişeliyim.

I'm especially concerned about Tom.

Ben özellikle sinirli hissetmedim.

I didn't feel particularly nervous.

Tom özellikle memnun görünmüyor.

Tom doesn't look particularly pleased.

Tom özellikle endişeli görünmüyor.

- Tom doesn't look particularly worried.
- Tom doesn't seem particularly worried.

Onu özellikle çekici bulmuyorum.

I don't find her particularly attractive.

Bu hikaye özellikle ilginçtir.

This story is especially interesting.

Bugün özellikle iyi hissediyorum.

I feel especially good today.

Özellikle bir adam hatırlıyorum.

I remember one fellow in particular.

Bu şimdi özellikle doğru.

That's especially true right now.

O, özellikle köpeklerden korkar.

He is especially frightened of dogs.

Bugün özellikle sıcak değildir.

- It is not especially hot today.
- It isn't especially hot today.
- It's not especially hot today.

Nara'yı seviyorum, özellikle Sonbaharda.

I love Nara, particularly in the fall.

O, özellikle müzik sever.

She especially likes music.

Tom özellikle Mary'yi sevmiyor.

Tom doesn't particularly like Mary.

Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

Tom wasn't feeling particularly talkative.

Durum özellikle tehlikeli değildir.

The situation isn't particularly dangerous.

Tom onda özellikle iyiydi.

Tom was especially good at that.

Bu özellikle Boston'da geçerlidir.

This is especially true in Boston.

Dün gece özellikle sıcaktı.

Last night was particularly hot.

Dün gece özellikle kötüydü.

Last night was particularly bad.

Tom özellikle Mary'den hoşlanmıyordu.

Tom didn't particularly like Mary.

Özellikle ne kötü görünüyor?

What specifically looks bad?

Özellikle hangi besteciyi beğenirsiniz?

Which composer do you like most of all?

Bu özellikle Boston'da doğrudur.

That's especially true in Boston.

Bu özellikle endişe vericidir.

This is especially worrisome.

Tom özellikle meşgul görünmüyordu.

Tom didn't seem particularly busy.

Kendisinden özellikle övgüyle bahsedildi.

He was singled out for praise.

- Müzik dinlemeyi severim, özellikle caz.
- Müzik dinlemeyi severim, özellikle de caz.

I like listening to music, especially jazz.

Bu hafta, özellikle savunmasız toplumlarda

Yeah, this week has been a gut punch

Özellikle şurada Paul'a bir bakın.

Particularly pleased with Paul, actually, on there.

özellikle son birkaç yıl içinde.

especially in the last few years.

özellikle bu dinleyici kitlesi için.

certainly with this audience.

Bu butikteki giysiler özellikle pahalı.

The clothes at this boutique are particularly expensive.

Köylüler özellikle balıkçılık ile meşguldürler.

The villagers are occupied mainly with fishing.

Çinli çocuklar özellikle matematikte iyidirler.

Chinese children are especially good at maths.

Hava bugün özellikle çok sıcak.

It is especially hot today.

Seninle tanıştığıma özellikle memnun oldum.

I'm especially pleased to meet you.

Özellikle burada olmayı hiç istemiyorum.

I don't particularly want to be here at all.

Biz yemeği sevdik, özellikle balığı.

We liked the food, especially the fish.

Ev özellikle dikkat çekici değildi.

The house wasn't particularly remarkable.

Özellikle bir şey arıyor musun?

Are you looking for anything in particular?

Özellikle konuşmak istediğim biri var.

There's one person in particular I'd like to talk to.

Özellikle ilgilendiğim bir şey var.

There's one thing in particular that I'm interested in.

O özellikle iyi bir haftaydı.

It's been a particularly good week.

Tom matematik dersini özellikle seviyordu.

Tom particularly liked his math class.

Bu özellikle istemediğim bir içki.

This is a drink I don't particularly care for.

O özellikle ne hakkında endişeliydi?

What was she worried about in particular?

Tom ne olduğuyla özellikle ilgilenmedi.

Tom wasn't particularly interested in what was going on.