Translation of "örtü" in English

Örtü altında tutun.

Keep under cover.

Masaya bir örtü serdi.

She spread a cloth over the table.

Onlar masaya örtü örttüler.

They covered the table with a cloth.

Yemek odası masasındaki örtü beyazdır.

The tablecloth on our dining room table is white.

O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

He put a cover over his car.

Garson masaya beyaz bir örtü serdi.

The waitress spread a white cloth over the table.

Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.

At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.

Toprak, sadece kara parçasının yüzeyini kaplayan ince bir örtü

Soil's just the thin veil that covers the surface of land,

Mary eskisi oldukça yırtık pırtık olduğundan dolayı ütü masası için yeni bir örtü alması gerektiğini düşündü.

Mary thought to herself that she ought to buy a new cover for the ironing board since the old one was getting pretty tattered.

- Umarım Noel'de kar yağar.
- İnşallah Noel'de kar yağar.
- Umarım Noel'de her yer beyaz örtü ile kaplanır.

I hope we have a white Christmas.