Translation of "Bulunur" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Bulunur" in a sentence and their spanish translations:

Petrol Arabistan'da bolca bulunur.

En Arabia abunda el petróleo.

Gümrük idaresi sınırda bulunur.

La oficina de aduanas está en la frontera.

Adalet mahkeme salonunda bulunur.

La justicia se encuentra en la corte.

Samuray'ın yolu ölümde bulunur.

El camino del samurai se encuentra en la muerte.

Bilgelik sadece gerçekte bulunur.

La sabiduría se halla sólo en la verdad.

Fakat gerçek uzmanlık bulguda bulunur.

Pero el verdadero conocimiento experto se basa en la evidencia.

Sadece birkaç özel yerde bulunur.

y solo se encuentran en algunos lugares especiales.

Bir kilisede genellikle org bulunur.

Usualmente hay un órgano en una iglesia.

Teknik konularda bana tavsiyelerde bulunur.

Ella me asesora en asuntos técnicos.

Avustralya'da mineraller bol miktarda bulunur.

Los minerales abundan en Australia.

Filler Afrika ve Hindistan'da bulunur.

Hay elefantes en África y en India.

Gelen mineralleri çözündüren sıcak su bulunur.

disuelven los minerales de las rocas subyacentes.

Cennet ve cehennem, insanın kalbinde bulunur.

- El cielo y el infierno existen en el corazón del hombre.
- El cielo y el infierno existen en los corazones del hombre.

Bu tür köpek sadece Japonya'da bulunur.

Este tipo de perro existe solo en Japón.

Bu kitap sadece bir dükkânda bulunur.

Este libro solo se puede conseguir en una tienda.

O, ona teknik konularda tavsiyede bulunur.

Ella le aconseja en materias técnicas.

Florida'da her yerde Küba yemeği bulunur.

En la Florida hay comida cubana por todos sitios.

Ama büyük kedilerin kürklerinde nadiren koku bulunur.

Pero el pelo de felino casi no tiene olor.

Cennet ve cehennem sadece insanın kalbinde bulunur.

El cielo e infierno solo existen en el corazón humano.

Uzun otlar Orta Amerika boyunca her yerde bulunur.

Se hallan juncos de este tipo en toda Centroamérica.

Arizona akreplerinde sizi öldürmeye yetecek kadar zehir bulunur.

Los escorpiones de corteza tienen suficiente veneno para matarlos.

Ve Braşovdaki anıtsal Siyah Kilise'yi yakma girişiminde bulunur.

incendiar la monumental iglesia negra de Brasov.

Ve mavi okyanus ve siyah sonsuzluk arasında bulunur,

y para mediar entre el océano azul y la eternidad negra,

Veri tabanı sunucunuzun yapılandırma dosyası bu dizinde bulunur.

El archivo de configuración del servidor de tu base de datos se encuentra en este directorio.

O çok hastadır ve bir haftadır yatakta bulunur.

Está muy enferma y lleva una semana en la cama.

Bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

dice que no hay serpiente peor que esta pequeña trampa de muerte.

Vaha su demektir ve suyun olduğu yerde yaratıklar bulunur.

Un oasis significa agua. Por lo que habrá criaturas.

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

El cactus de barril, de hecho, contiene muchos fluidos.

Paslı metal olması özellikle kötü. Tetanos böyle kapılır, pasta bulunur.

Y con metal oxidado. Peor aún. Así se contrae el tétanos. Crece en el herrumbre.

Umarım bu video yetkili birilerine ulaşır ve buna çözüm yolu bulunur.

Espero que este video llegue a las personas autorizadas y haya una solución.

Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.

Algunos tienen una forma encantadora de pedir ayuda. Los hongos bioluminiscentes hacen su propia luz.

Bir ülkenin ekonomik gücü sadece üretme kabiliyetinde değil aynı zamanda tüketme yeteneğinde de bulunur.

La fortaleza económica de un país reside no solo en su capacidad de producir, sino también en su capacidad para consumir.

- İsteğin olduğu yerde, bir yol vardır.
- İstenirse her şey mümkündür.
- İstenirse mutlaka bir yol bulunur.

- Querer es poder.
- Donde hay voluntad, hay un camino.

- Güney Amerika'nın en büyük gölü, Titicaca, Peru'da bulunur.
- Titicaca Gölü, Güney Amerika'da en büyük göl, Peru'dadır.

El lago más grande de América del Sur, el Titicaca, se ubica en Perú.