Translation of "ölümsüz" in English

0.005 sec.

Examples of using "ölümsüz" in a sentence and their english translations:

Hiçbirimiz ölümsüz değiliz.

No one of us is immortal.

Hiçbirimiz ölümsüz değil.

None of us are immortal.

Ama ölümsüz olmak istemiyorum.

but I don't want to be immortal.

Hiç kimse ölümsüz değil.

No one is immortal.

Sonsuza dek ölümsüz olacağım.

I will forever be immortal.

Ölümcül düşmanlar ölümsüz dostlardır.

Mortal enemies are immortal friends.

Sami kendini ölümsüz hissetti.

Sami felt immortal.

Gerçekten ölümsüz olmak istiyor musun?

Do you really want to be immortal?

Onlar ruhun ölümsüz olduğuna inanıyorlar.

They believe that the soul is immortal.

Biz ölümlü mü yoksa ölümsüz müyüz?

Are we mortal or immortal?

Bu yıllar içerisinde ölümsüz şiirler yazdı.

During these years he wrote immortal poems.

Tom ve Mary birbirlerine ölümsüz ilan-ı aşklarını ettiler.

Tom and Mary declared their undying love for each other.

Tom ona duyduğu ölümsüz aşkın bir simgesi olarak Mary'ye bir sonsuzluk yüzüğü satın aldı.

Tom bought an eternity ring for Mary, as a token of his undying love for her.

Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.

A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.

Sonra şöyle dedi: "Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu. Şimdi yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli."

And he said: Behold Adam is become as one of us, knowing good and evil: now therefore lest perhaps he put forth his hand and take also of the tree of life, and eat, and live for ever.