Translation of "Ölümcül" in English

0.018 sec.

Examples of using "Ölümcül" in a sentence and their english translations:

Ölümcül olabilir.

- It can be fatal.
- It could be fatal.

Ölümcül mü?

Is it fatal?

Tom ölümcül.

Tom is terminal.

- Ölümcül kuvveti savunmuyorum.
- Ölümcül gücü savunmuyorum.

I'm not advocating deadly force.

Tedavi ölümcül olabilir.

treatment could be deadly.

Ölümcül bir şekilde.

The attack is fatal.

Yaraları ölümcül görünüyor.

Her wound seems to be mortal.

O ölümcül olabilir.

It could be fatal.

En ölümcül sebep

The most lethal cause is

Tom ölümcül yaralıydı.

Tom was mortally wounded.

O ölümcül olurdu.

That would be fatal.

Ölümcül kanser olabilirdim.

I could have terminal cancer.

Elektrik ölümcül olabilir.

Electricity can be lethal.

O ölümcül değil.

It isn't lethal.

Bu akrepler ölümcül olabiliyor.

These scorpions can be pretty deadly.

Sigara içmek ölümcül olabilir.

Smoking may be fatal.

Tom ölümcül şekilde yaralandı.

Tom was mortally injured.

O ölümcül bir zehirdir.

- It's a deadly poison!
- It's a deadly poison.

Bütün yolcular ölümcül tehlikedeler.

All the passengers are in mortal danger.

Ölümcül kuvvet kullanımı onaylandı.

Use of deadly force has been authorized.

Bu ölümcül sonuçlar doğurabilir.

This may have lethal consequences.

Tom ölümcül derecede hasta.

Tom is terminally ill.

Ölümcül düşmanlar ölümsüz dostlardır.

Mortal enemies are immortal friends.

Fadıl'ın şiddeti ölümcül değildi.

Fadil's violence was never fatal.

Ben ölümcül derecede hastayım.

I'm terminally ill.

Ev ölümcül biçimde sessizdi.

The house was dead silent.

Fazla sodyum ölümcül olabilir.

Too much sodium can be deadly.

Ölümcül hatalar dikkatsizlikten ortaya çıkar.

Fatal errors arise from carelessness.

Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.

He fell a victim to a deadly disease.

Kuduz yeryüzündeki en ölümcül hastalıktır.

Rabies is the deadliest disease on earth.

En ölümcül kazalar evde olur.

Most fatal accidents happen at home.

Ona ölümcül bir darbe vuruldu.

He was dealt a deadly blow.

O ölümcül bir biçimde yaralıydı.

He was mortally wounded.

Tom ölümcül bir biçimde yaralandı.

Tom was fatally injured.

Tom ölümcül bir plan kurdu.

Tom hatched a deadly plan.

Tom ölümcül kanseri olduğunu bilmiyordu.

- Tom didn't know that he had terminal cancer.
- Tom didn't know he had terminal cancer.

Açgözlülük yedi ölümcül günahtan biridir.

Greed is one of the seven deadly sins.

Şehvet yedi ölümcül günahtan biridir.

Lust is one of the seven deadly sins.

Açgözlülük yedi ölümcül günahlardan biridir.

Gluttony is one of the seven deadly sins.

Sen ölümcül bir hata yaptın.

You have made a fatal mistake.

O, barbilerden ölümcül düzeyde korkardı.

He was deathly afraid of Barbies.

Kıskançlık yedi ölümcül günahtan biridir.

Envy is one of the seven deadly sins.

Tom savaşta ölümcül şekilde yaralandı.

Tom was fatally wounded in the battle.

Beowulf savaşta ölümcül şekilde yaralandı.

Beowulf was fatally wounded in the battle.

Tom ölümcül olarak yaralı bulundu.

Tom was found mortally wounded.

Atış Tom'u ölümcül olarak yaraladı.

The shot fatally wounded Tom.

Fadıl ölümcül bir seçim yaptı.

Fadil made a deadly choice.

Leyla çok ölümcül bir kadındı.

Layla was a very deadly woman.

Sami ölümcül bir kumar oynadı.

Sami took a deadly gamble.

Sami ölümcül bir kaza geçirdi.

Sami had a deadly accident.

Tom ölümcül hasta, değil mi?

Tom is terminally ill, isn't he?

Tom ölümcül bir hata yaptı.

Tom has made a fatal mistake.

Sesin geldiği noktayı... ...ölümcül tutarlılıkla belirler.

Pinpointing the source of a sound with deadly accuracy.

Zamanı hızlandırınca ölümcül sırları ortaya çıkıyor.

Speeding up time reveals their deadly secret.

Yani hepsi ölümcül birer ahtapot avcısı.

So they are deadly little octopus predators.

Hayat ölümcül,cinsel,taşınan bir hastalıktır.

- Life is a fatal sexually transmitted disease.
- Life is a sexually transmitted terminal disease.

Tom ölümcül silahla saldırıdan mahkum edildi.

Tom was convicted of assault with a deadly weapon.

Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.

The tip of the spear was dipped in a deadly poison.

Fadıl'ın daha ölümcül bir planı vardı.

Fadil had a more deadly plan.

Sami ölümcül bir fırtınayı harekete geçirdi.

Sami has set a deadly storm in motion.

Sami, Leyla'ya ölümcül dozda antifriz verdi.

Sami gave Layla a lethal doze of antifreeze.

Sami, Leyla'ya ölümcül bir içecek verdi.

Sami gave Layla a deadly drink.

O kadar yüksekten düşmek ölümcül olur.

A fall from that height would be fatal.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Dikkatli olmalıyız.

[Bear] A rattlesnake bite can be deadly. So we've got to be careful.

Bu sütleğen ailesinden ve sütleğenler ölümcül olabilir.

This is from the Euphorbia family, and Euphorbia can be deadly.

Güçlü yen şirket için ölümcül bir darbeydi.

The strong yen was a fatal blow to the company.

En küçük hata ölümcül bir felakete götürebilir.

The slightest mistake may lead to a fatal disaster.

Fadıl, Leyla'yı ölümcül bir karar vermeye zorladı.

Fadil forced Layla to make a deadly decision.

Sami, ölümcül zehirin kendisi için olduğunu anlamadı.

Sami didn't realize the deadly poison was meant for him.

Deniz suyu içmek insanlar için ölümcül olabilir.

Drinking seawater can be deadly to humans.

Böylece avının yerini ölümcül bir nokta atışıyla belirliyor.

allowing it to pinpoint its prey with deadly accuracy.

Bu yüzden insanlar için ise ölümcül hale geliyor

so it's becoming fatal for humans

Dedem bu yıl ölümcül bir kansere yenik düştü.

My grandfather succumbed to a terminal cancer this year.

Uyuşukluk ya da tembellik yedi ölümcül günahtan biridir.

Sloth or laziness is one of the seven deadly sins.

Polis Tom'u başından ölümcül bir biçimde yaralanmış buldu

The police found Tom fatally wounded in the head.

- Sigara içmek ölümcül olabilir.
- Sigara içmek öldürücü olabilir.

Smoking may be lethal.

Ormanda en küçük şeylerin genelde en ölümcül olduklarını gördüm.

I've learned in the jungle, it's often the little things that can be the most deadly.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

[Bear] A rattlesnake bite can be deadly. So we've got to be careful.

Çıngıraklı yılan sokması ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

[Bear] A rattlesnake bite can be deadly. So we've got to be careful.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir, bu yüzden dikkat etmeliyiz.

A rattlesnake bite can be deadly. So we've got to be careful.

Vikinglere ölümcül üstünlük sağlayan bir şey daha var mıydı?

Was there something more, that gave the Vikings their lethal edge?

Dan karısı Linda'nın ölümcül derecede hasta olduğu konusunda bilgilendirildi.

Dan was informed that his wife, Linda, was terminally ill.

Genç kadın ölümcül bir hastalıkla cebelleşiyordu, kalbi umut doluydu.

The young woman was fighting the deadly illness, her heart full of hope.

Bu haberi duyduğunda Tom ölümcül bir kalp krizi geçirdi.

Upon hearing that news, Tom suffered a fatal heart attack.

Kırık kalpler mecazi olarak da kelimenin tam anlamıyla da ölümcül.

Broken hearts are literally and figuratively deadly.

Vücudu, en ölümcül akrep toksinlerinin yarattığı acıyı bile bloke edebilir.

His body can block the pain from even the most lethal scorpion toxins.

Doğanın en ölümcül hayvanları ve sürüngenleriyle de karşı karşıya kalacağız.

you're also dealing with some of nature's most deadly animals and reptiles.

Için ölümcül silah olan gazların , özellikle de en çok sera

daily activities harmful to humans. It has made global warming by

Hristiyan dinine göre yedi ölümcül günahın isimlerini ezberden okuyabilir misin?

Can you recite the names of the seven deadly sins according to the Christian religion?

Zehriyle başlayalım. Güçlü, hızlı harekete geçen, kanı sulandıran ölümcül bir karışım.

Well, let's start with its venom, a potent, fast-acting, blood-thinning, lethal cocktail.

Kesinlikle çok dikkat edilmeli çünkü yarasalar tek ısırıkla ölümcül virüsler bulaştırabilirler.

Definitely got to be careful, 'cause bats can transmit deadly viruses with just a single bite.

Etkili antibiyotikler olmadan, herhangi bir ameliyat, küçük olanı bile, ölümcül olabilir.

Without effective antibiotics, any surgery, even a minor one, could become fatal.