Translation of "ödemek" in English

0.014 sec.

Examples of using "ödemek" in a sentence and their english translations:

Ödemek istedim.

I wanted to pay.

- Yaptıklarının bedelini ödemek zorundaydı.
- Bedelini ödemek zorundaydı.

He had to face the music.

Bedelini ödemek zorundasın.

You have to pay the price.

Peşin ödemek zorundasın.

You must pay in advance.

Hesabı ödemek istiyorum.

I'd like to pay.

Faturayı ödemek zorundayım.

I have to pay the bill.

Borcumu ödemek zorundayım.

I must repay the debt.

Onarımları ödemek istiyorum.

I'd like to pay for the repairs.

Taksitle ödemek istiyorum.

I want to pay in installments.

Ödemek zorunda kalacaksın.

You'll have to pay.

Vergileri ödemek zorundayız.

- We must pay the tax.
- We must pay taxes.

Nasıl ödemek istiyorsunuz?

How do you want to pay?

Biri ödemek zorunda.

Someone has to pay.

Ödemek zorunda değildim.

I didn't have to pay.

Ödemek zorunda mıyız?

Do we have to pay?

Nasıl ödemek istersiniz?

How would you like to pay?

Nakit ödemek istiyorum.

I would like to pay with cash.

Vergileri ödemek zorundasın.

You have to pay taxes.

Faturalarımı ödemek istiyorum.

I want to pay my bills.

Borçlarımı ödemek istiyorum.

I want to pay off my debts.

Borcumu ödemek istiyorum.

I want to pay off my loan.

Vergi ödemek zorunda değildi.

pay any taxes.

Nakit olarak ödemek istiyorum.

- I'd like to pay in cash.
- I would like to pay in cash.

Sana borcumu ödemek istiyorum.

I'd like to pay you back.

Vergi ödemek zorunda mıyım?

Do I have to pay the tax?

Kredi kartıyla ödemek istiyorum.

I'd like to pay by credit card.

Borçlarını tamamıyla ödemek istiyor.

He wants to pay off his debts.

Hesabı ödemek zorunda kalacaksınız.

You'll have to pick up the check.

Peşin ödemek zorunda mıyız?

Do we have to pay in advance?

Nakit ödemek ister misiniz?

You want to pay in cash?

Birisi bedeli ödemek zorunda.

Someone has to pay the price.

Biri bunu ödemek zorunda.

Someone has to pay for this.

Hesabı ödemek istiyorum, lütfen.

I'd like to pay the check, please.

Peşin olarak ödemek zorundayız.

We have to pay in advance.

Tom ödemek zorunda değil.

Tom doesn't have to pay.

Tom borçlarını ödemek istiyor.

Tom wants to pay off his debts.

Tom borcunu ödemek istiyor.

Tom wants to pay off his loan.

Hepimiz vergi ödemek zorundayız.

We all have to pay taxes.

Onlara geri ödemek zorundayım.

I have to pay them back.

Ona geri ödemek zorundayım.

I have to pay him back.

Borcunu tamamıyla ödemek istiyor.

He wants to pay off his loan.

Bunu ödemek zorunda kalacağım.

I'll have to pay for it.

Kira ödemek zorunda değilim.

I don't have to pay rent.

Şimdi onu ödemek istiyorum.

I want to pay for it now.

Neden vergi ödemek zorundayız?

Why do we have to pay taxes?

Ne kadar ödemek zorundayım?

How much do I have to pay?

Çekle mi ödemek istiyorsun?

You want to pay with a check?

Onlar peşin ödemek zorunda.

They have to pay in advance.

Tom yaptığını ödemek zorunda.

Tom has to pay for what he did.

Daha sonra ödemek istiyorum.

I'd like to pay later.

Tom borçlarını ödemek istedi.

Tom wanted to pay off his debts.

Tom nakit ödemek istemiyor.

Tom doesn't want to pay in cash.

Tom nakit ödemek istemedi.

Tom didn't want to pay in cash.

- Borçlu olduğu parayı geri ödemek istiyor.
- Borçlandığı parayı geri ödemek istiyor.

- He wants to quit his debts.
- He wants to pay off his loan.
- He wants to pay off his debts.
- He wants to pay back the money he owes.

Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür.

It is the obligation of every worker to pay taxes.

Bunu kredi kartımla ödemek istiyorum.

I'd like to pay for this with my Visa card.

O, kitap için ödemek zorunda.

She has to pay for the book.

Otobüse ödemek için param yok.

- I have no money to pay for the bus.
- I don't have any money to pay for the bus.

Aslında, onlar bize ödemek istiyorlar.

Actually, they want to pay us.

Bu ödemek istediğim bir borç.

That's a debt I want to repay.

Dans edenler kemancıya ödemek zorundadır.

They that dance must pay the fiddler.

Hayır. Ben nakit ödemek istiyorum.

No. I want to pay in cash.

Elbette ödemek zorundasın! Ne düşündün?

- Of course you have to pay! What did you think?
- Of course you have to pay. What did you think?

Pazarlığımıza göre yarısını ödemek zorundasın.

According to our bargain, you have to pay half.

Bugün bu faturayı ödemek zorundayım.

I have to pay this bill today.

Tam fiyatı ödemek zorunda kalmadım.

I didn't have to pay the full price.

Pansiyona yüksek ücretler ödemek zorundayım.

I have to pay high rates to the boarding.

Borçlarımı ödemek için çiftliğimi satmalıyım.

I must sell my farm to pay off my debts.

Bir şey ödemek zorunda mıyız?

Do we have to pay anything?

Nakit olarak ödemek zorunda kaldım.

I had to pay in cash.

Yine de parasını ödemek zorundasın.

You still have to pay for it.

Peşin olarak ödemek zorunda olacaksın.

You're going to have to pay in advance.

Bir sağlık faturasını ödemek zorundayım.

I have to pay a medical bill.

Sen ne kadar ödemek zorundasın?

How much do you have to pay?

Onun için nasıl ödemek istersin?

How would you like to pay for it?

Faturalarını ödemek zorunda olmayı sevmiyorum.

I don't like having to pay your bills.

Bütün Amerikalılar vergilerini ödemek zorundadır.

All Americans have to pay their taxes.

Kredi kartıyla ödemek istiyor musun?

You want to pay with a credit card?

Tom bugün kirasını ödemek zorunda.

Tom has to pay his rent today.

Tom kendi borçlarını ödemek zorundadır.

Tom has to pay his own debts.

Tom nakit olarak ödemek istiyor.

Tom wants to pay in cash.

Tom faturalarını ödemek için çabalıyordu.

Tom struggled to pay his bills.

Tom faturalarını ödemek için çabalıyor.

Tom struggles to pay his bills.

Hâlâ telefon faturasını ödemek zorundayım.

- I still have to pay the phone bill.
- I still need to pay the phone bill.

Ne kadar ödemek zorunda kalacağız?

How much will we have to pay?

Tom nakit olarak ödemek istedi.

Tom wanted to pay in cash.

Tom daha sonra ödemek istedi.

Tom wanted to pay later.

Sami çocuk nafakasını ödemek istemiyor.

Sami doesn't want to pay child support.

Sami, Leyla'nın çekini ödemek istemedi.

Sami didn't want to cash Layla's check.

Ve faturalarını ödemek için İstanbul'a geliyorum.

of a house I've never seen before and pay the bills.

Yakın gelecekte senin iyiliğini ödemek istiyorum.

I would like to repay your kindness in the near future.

Onun yerine kredi karımla ödemek istiyorum.

I'd like to pay with my credit card instead.