Translation of "çağırdı" in English

0.086 sec.

Examples of using "çağırdı" in a sentence and their english translations:

Yaklaşmam için çağırdı.

He beckoned me nearer.

Polisleri kim çağırdı?

- Who called the police?
- Who called the cops?

Çocuklarını odaya çağırdı.

She called her children into the room.

Tom yardım çağırdı.

Tom called for help.

Bir doktor çağırdı.

She called a doctor.

O ismimi çağırdı.

He called my name.

Biri polis çağırdı.

Somebody called the police.

Tom taksi çağırdı.

Tom called a taxi.

Tom, Mary'yi çağırdı.

Tom called Mary over.

Tom beni çağırdı.

Tom called me in.

Biri onları çağırdı.

Someone called them.

Tom çekici çağırdı.

Tom called for a tow truck.

Tom sekreterini çağırdı.

Tom buzzed his secretary.

Bizi Rus bölümüne çağırdı.

she invited us over to the Russian segment.

Ve Napolyon'u savaşmaya çağırdı.

and urged Napoleon to fight on.

O, beni odaya çağırdı.

She beckoned me into the room.

Bana bir taksi çağırdı.

She called me a taxi.

O bir taksi çağırdı.

He hailed a cruising taxi.

Başkan, askeri güçleri çağırdı.

The President called out the troops.

Öğrencileri odanın içine çağırdı.

She called the students into the room.

Birisi polis çağırdı mı?

Did somebody call the police?

Tom bir doktor çağırdı.

Tom called a doctor.

Müdür, öğretmenleri odasına çağırdı.

The principal called the teachers into his office.

Birisi güvenliği çağırdı mı?

Did anybody call for security?

Polis memurunu kim çağırdı?

Who called a police officer?

Tom beni geri çağırdı.

Tom called me back.

Patronum beni ofisine çağırdı.

My boss called me into his office.

Öğretmen öğrenciyi tahtaya çağırdı.

The teacher called the pupil to the blackboard.

Tom bir ambulans çağırdı.

Tom has called an ambulance.

Komutan, takviye kuvvetlerini çağırdı.

The commander called reinforcements up.

Tom bir uzman çağırdı.

Tom called in an expert.

Tom, Mary'yi telefona çağırdı.

Tom called Mary to the telephone.

Tom bir taksi çağırdı.

Tom hailed a cab.

Leyla bir ambulans çağırdı.

Layla called for an ambulance.

Sami okul güvenliğini çağırdı.

Sami called the school security.

- O, bana bir taksi çağırdı.
- O bana bir taksi çağırdı.
- O benim için bir taksi çağırdı.

- He called me a cab.
- He called me a taxi.
- He called a taxi for me.
- He called a cab for me.

- Tom Mary için bir taksi çağırdı.
- Tom Mary'ye bir taksi çağırdı.

- Tom called a cab for Mary.
- Tom called Mary a taxi.
- Tom called a taxi for Mary.

Ona ayısını Ted olarak çağırdı.

She called her bear Ted.

Tom bizi akşam yemeğine çağırdı.

Tom asked us to dinner.

Tom zaten bir çekici çağırdı.

Tom has already called for a tow truck.

Nancy onu bir partiye çağırdı.

Nancy invited him to a party.

Şirket, kusurlu ürünleri geri çağırdı.

The company recalled the defective products.

Tom bana bir taksi çağırdı.

Tom called me a cab.

Tom Mary'ye bir taksi çağırdı.

Tom called Mary a taxi.

O, akıl hastalıkları uzmanını çağırdı.

She called the psychiatrist.

Dedektif Dan Anderson FBI'yı çağırdı.

Detective Dan Anderson called in the FBI.

Öğretmen öğrencileri alfabetik sırayla çağırdı.

The teacher called the students in alphabetical order.

Dan çekici bir kamyon çağırdı.

Dan called for a tow truck.

John yüksek sesle garsonu çağırdı.

John called for the waiter in a loud voice.

Jim bana bir taksi çağırdı.

Jim called me a cab.

Başkan Jackson kabineyi toplantıya çağırdı.

President Jackson called a cabinet meeting.

O bana bir taksi çağırdı.

- He called me a cab.
- He called me a taxi.
- He called a taxi for me.
- He called a cab for me.

Savcılık on üç tanık çağırdı.

The prosecution called thirteen witnesses.

Fadıl yardım için polis çağırdı.

Fadil called the police for help.

Tom yardım için polis çağırdı.

Tom called the police for help.

Tom hemen bir ambulans çağırdı

Tom immediately called an ambulance.

Tom derhal bir ambulans çağırdı.

Tom called an ambulance immediately.

Tom hemen bir ambulans çağırdı.

Tom called an ambulance right away.

Sami, Leyla için güvenliği çağırdı.

Sami called security for Layla.

Okul müdürü Tom'u odasına çağırdı.

The school principal called Tom into his office.

- O benim için bir taksi çağırdı.
- O, benim için bir taksi çağırdı.

- He called me a cab.
- He called me a taxi.
- He called a taxi for me.
- He called a cab for me.

- Sami Leyla'yı yedek dansçı olarak çağırdı.
- Sami Leyla'yı yedek rakkase olarak çağırdı.

Sami hired Layla as a backup dancer.

Mary onu düşünebildiği her isimle çağırdı.

Mary called him every name she could think of.

O benim için bir taksi çağırdı.

- He called a taxi for me.
- He called a cab for me.

Tom benim için bir taksi çağırdı.

Tom called a cab for me.

Tom cep telefonunu çıkarıp yardım çağırdı.

Tom took out his cell phone and called for help.

Sahil Güvenlik bir kurtarma helikopteri çağırdı.

The coast guard called in a rescue helicopter.

Cumming halka açık bir toplantıya çağırdı.

Cumming called a public meeting.

İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı.

On his arrival at the station, he called a taxi.

Sami, Leyla'yı tenha bir mezarlığa çağırdı.

Sami called Layla to a secluded cemetery.

- Leyla güvenliği çağırdı.
- Leyla güvenliği aradı.

Layla called security.

- Leyla yardım çağırdı.
- Leyla yardım istedi.

Layla called for help.

- Sami tamirciyi aradı.
- Sami tamirciyi çağırdı.

Sami called his mechanic.

- Sami papaz çağırdı.
- Sami papazı aradı.

Sami called the pastor.

- Sami yetkilileri çağırdı.
- Sami yetkilileri aradı.

Sami called the authorities.

- Kampus polisini çağırdı.
- Kampus polisini aradı.

She called the campus police.

- Tom benim adımı çağırdı.
- Tom adımı seslendi.

Tom called my name.

Tom kent sakinlerini bir milis oluşturmaya çağırdı.

Tom urged the residents of the town to form a militia.

Kocasının kötü hissettiğini gördüğünde Ana doktor çağırdı.

Seeing that her husband was feeling bad, Ana called for the doctor.

Tom yardım için bir yardımcı işçi çağırdı.

Tom called a co-worker for help.

1813'te Napolyon, Soult'u Lützen'de savaştığı Almanya'ya çağırdı

In 1813, Napoleon summoned Soult to Germany, where he fought at Lützen, and supervised

Tom'un arkadaşları onu Bay Para Çantası diye çağırdı.

Tom's friends called him Mr. Money Bags.

Annem aniden hasta oldu ve bir doktor çağırdı.

Mother suddenly got sick and we sent for a doctor.

- Beni buraya onlar çağırdı.
- Buraya gelmemi onlar istedi.

They asked me here.

Tom ağır ağır yolcu arayan bir taksiyi çağırdı.

Tom hailed a cruising taxi.

O, başka bir parti için herkesi birlikte çağırdı.

She called everybody together for another party.

Başkan, halkı yoksulluk ve hastalıklarla mücadelede birleşmeye çağırdı.

The president called on the people to unite in fighting poverty and disease.