Translation of "çözmeyecek" in English

Bu, sorunu çözmeyecek.

This won't fix the problem.

Bilim sorunların hepsini çözmeyecek.

Science will not solve all of our problems.

Yakınmak bu durumu çözmeyecek.

Complaining won't remedy the situation.

Bu bir şey çözmeyecek.

- This isn't going to solve anything.
- This will solve nothing.

Bu hiçbir şeyi çözmeyecek.

- That won't solve anything.
- This won't solve anything.
- This isn't going to solve anything.

Ağlamak hiçbir şeyi çözmeyecek.

Crying won't solve anything.

Ağlaman hiçbir şeyi çözmeyecek

Your crying won't solve anything.

Yeni anayasa Mısır'ın sorunlarını çözmeyecek.

The new constitution will not solve the problems of Egypt.

Birlikte yaşamaktan hoşlanmayabiliriz ama birlikte ölmek bir şeyi çözmeyecek.

We may not enjoy living together, but dying together isn't going to solve anything.