Translation of "Yaş" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Yaş" in a sentence and their dutch translations:

“Yaş?” “16.”

"Leeftijd?" "16."

- Kaç yaşındasın?
- Yaş kaç?

- Hoe oud bent u?
- Hoe oud ben je?
- Hoe oud zijn jullie?

Yaş pastayı ikiye kestik.

We sneden de taart in tweeën.

Ondan iki yaş küçük.

Ze is twee jaar jonger dan hij.

- O benden iki yaş küçüktür.
- O benden iki yaş küçük.

Hij is twee jaar jonger dan ik.

Benden altı yaş daha büyüktür.

Ze is zes jaar ouder dan ik.

Abisi benden iki yaş büyük.

Haar oudere broer is twee jaar ouder dan ik.

Benden iki yaş daha büyüktür.

Ze is twee jaar ouder dan ik.

Benden beş yaş daha gençtir.

Ze is vijf jaar jonger dan ik.

O, babadan üç yaş küçük.

Hij is drie jaar jonger dan papa.

O, benden iki yaş büyüktür.

Hij is twee jaar ouder dan ik.

Ondan iki yaş daha gençtir.

Ze is twee jaar jonger dan hij.

Tom'dan iki yaş daha gençsin.

Jij bent twee jaar jonger dan Tom.

Aralarındaki yaş farkı oldukça fazla.

Het leeftijdsverschil tussen hen is vrij groot.

O, senden on yaş daha büyüktür.

Hij is tien jaar ouder dan jij.

O, benden altı yaş daha büyüktür.

Ze is zes jaar ouder dan ik.

Erkek kardeşim benden sekiz yaş büyük.

Mijn broer is acht jaar ouder dan ik.

O, Mary'den üç yaş daha küçük.

Ze is drie jaar jonger dan Mary.

O benden sadece birkaç yaş genç.

Ze is maar een paar jaar jonger dan ik.

Bill benden iki yaş daha büyük.

Bill is twee jaar ouder dan ik.

O benden iki yaş daha genç.

Ze is twee jaar jonger dan ik.

O benden üç yaş daha büyük.

Hij is drie jaar ouder dan ik.

O, senden iki yaş daha büyüktür.

Ze is twee jaar ouder dan jij.

Bu sözler onun gözlerinden yaş getirdi.

Ze kreeg door die woorden tranen in haar ogen.

O benden üç yaş daha büyüktür.

Hij is drie jaar ouder dan ik.

Susan benden iki yaş daha büyük.

Susan is twee jaar ouder dan ik.

O, ondan iki yaş daha büyüktür.

Ze is twee jaar ouder dan hij.

Soğanları doğradığım zaman gözlerimden yaş geliyordu.

Ik kreeg tranen in mijn ogen toen ik de uien fijnsneed.

Kendilerinden 10 yaş daha olgun biriyle aynı.

gelijk aan dat van iemand 10 jaar ouder dan hen.

0-5 yaş grubu çocuklara öğretmenlik yapıyorum.

Ik geef les aan kinderen tot vijf jaar.

Sami, Leyla'dan en az altmış yaş büyük.

Sami is minstens zestig jaar ouder dan Layla.

Bir dahaki sefere on altıncı yaş günümü kutlayacağım.

De volgende keer vier ik mijn zestiende verjaardag.

Benden iki yaş büyük bir arkadaşımla dışarıda oyun oynuyordum,

en speelde op straat met een vriend die een paar jaar ouder was.

Ne var ki bunu anlamak için yaş almak gerekiyor.

Om dat te leren, moet je oud worden.

13 ila 18 yaş arasındaki ergenlerin çocuk ve yetişkinlere göre

Het is geen geheim dat tieners tussen 13 en 18 jaar

- Soğanları doğradığım zaman gözlerimden yaş geliyordu.
- Soğanları doğrarken gözüm yaşardı.

Ik kreeg tranen in mijn ogen toen ik de uien fijnsneed.

Erkek kardeşim benden iki yaş büyük ve üç santimetre daha kısa.

Mijn broer is twee jaar ouder dan ik, maar hij is drie centimeter kleiner.

7 Eylül 2006'da Amsterdam'da Ray Kurzweil tarafından yazılan Ruhsal Yaş Makineleri'ni okudum.

Ik las The Age of Spiritual Machines van Ray Kurzweil op 7 september 2006 in Amsterdam.

- Bu işte bir şeyler var.
- Bu işin altında bir şeyler yatıyor.
- Bu işin altı yaş.

- Er zit een kink in de kabel.
- Er schuilt een addertje onder het gras.