Translation of "Kalın" in Dutch

0.004 sec.

Examples of using "Kalın" in a sentence and their dutch translations:

Pozitif kalın.

- Blijf positief.
- Blijf optimistisch.

Birlikte kalın.

Blijf samen.

Odaklı kalın.

Blijf gefocust.

Hoşça kalın.

- Doei.
- Doei!

Temasta kalın.

- Blijf in contact!
- Hou contact!

Merakta kalın.

Blijf nieuwsgierig.

Lütfen ayakta kalın.

- Blijf alsjeblieft staan.
- Blijf alstublieft staan.

Buz çok kalın.

Het ijs is heel dik.

Bir süre kalın.

Blijf nog even.

Biraz daha uzun kalın.

Blijf wat langer.

Tom kalın gözlük takıyor.

- Tom draagt een dikke bril.
- Tom heeft dikke brillenglazen.

"Eğer hastaysanız, evde kalın.

Ben je ziek, blijf thuis.

- Hoşça kalın.
- Güle güle.

Tot ziens!

Tom kalın gözlükler takıyor.

- Tom draagt een dikke bril.
- Tom heeft dikke brillenglazen.

Kalın bağırsak suyu emer.

- De dikke darm neemt water op.
- De dikke darm absorbeert water.

- Evde kalın.
- Evde kal.

Blijf thuis.

- Odanda kal.
- Odanızda kalın.

Blijf in je kamer.

- Hoşça kal!
- Hoşça kalın!

Fijne dag!

- Bizimle kal.
- Bizimle kalın.

Blijf bij ons.

- Sağ tarafta kalın.
- Sağdan gidiniz.

- Rechts houden.
- Blijf rechts.

Kalın bir cekete ihtiyacım var.

Ik heb een dikke jas nodig.

Bob ve Nora, hoşça kalın.

Tot ziens, Bob en Nora.

Tom kalın çerçeveli gözlük takar.

Tom draagt een bril met een dik montuur.

Soğuğa karşı kalın bir ceket giyiyordu.

Ze droeg een dikke mantel tegen de kou.

- Oturun, lütfen.
- Oturmuş olarak kalın lütfen.

Blijf zitten alstublieft.

Fakat bu kalın derili, bir tonluk tanklar...

Maar deze dikhuiden van een ton...

Buz üzerinde yürümek için yeteri kadar kalın.

- Het ijs is dik genoeg om erop te stappen.
- Het ijs is dik genoeg om erop te lopen.

Buz, paten kaymak için yeterince kalın mı?

Is het ijs dik genoeg om te schaatsen?

Hatta kalın lütfen. Ben sizi onun ofisine bağlayacağım.

Blijf aan de lijn alstublieft. Ik verbind u door met zijn bureau.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Bedekt onder vers gras dat niet groeit onder het bladerdak van het bos...

Ben bir hafta içinde bu kalın kitabı okumayı bitiremem.

Ik kan dat dikke boek niet uitlezen in een week.

Bu sabah istasyonda, kalın harfli bir afiş onun dikkatini çekti.

Vanochtend bij het station werd haar aandacht getrokken door een affiche met dikgedrukte letters.

Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.

Dit is van een hond, het is zachter. Vos is stug.

- Hoşça kalın.
- Hoşça kal.
- Güle güle.
- Allah'a ısmarladık!
- Allah'a emanet ol!

- Tot ziens!
- Tot kijk.
- Doei.
- Ciao.

- Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- Saçını kazırsan daha gür çıkar.

Als je je haar scheert, groeit het weer dikker terug.

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

Blijf zitten alstublieft.