Translation of "Evde" in Arabic

0.032 sec.

Examples of using "Evde" in a sentence and their arabic translations:

- Evde kalın.
- Evde kal.

ابق في البيت.

Evde yalnızdı.

كنت وحيدا في المنزل.

Evde görüşürüz.

أراك في البيت

Evde misin?

- هل أنت في البيت؟
- هل أنت موجود في المنزل؟

Evde kalacağım.

سأبقى في البيت.

Fadıl evde.

إنّ فاضل في المنزل.

- Evde kimse yoktu.
- Kimse evde değildi.

- لم يكن أحد في البيت.
- لم يكن أحد في المنزل.

- Tom evde değildir.
- Tom evde yok.

توم ليس في البيت

Evde yönetici kadındır

المديرة هي المرأة في المنزل

Yardımseverlik evde başlar.

الأقربون أولى بالمعروف.

Tom evde değildir.

توم ليس في البيت.

Ben evde kalacağım.

سوف أبقى في المنزل.

Evde kimse yok.

- لا يوجد أحد في البيت.
- لا يوجد أحد في المنزل.

Evde kalacak mısın?

- هل ستبقى في البيت؟
- هل ستبقين في البيت؟

Tom evde değil.

توم ليس في البيت

Fadıl evde değildi.

- لم يكن فاضل في المنزل.
- لم يكن فاضل في البيت.

Annen evde mi?

- هل والدتك في النزل
- هل والدتك في المنزل

evde olanlar kıskançlık nesneler.

كائنات الحسد لأولئك في المنزل.

Onlar dün evde değildi.

لم تكن في المنزل البارحة.

Arkadaşım şu evde yaşıyor.

يعيش صديقي في ذلك المنزل.

Ben kartımı evde bıraktım.

تركت بطاقتي في المنزل.

Şimdi arkadaşım evde olmalı.

- صديقي ينبغي أن يكون في المنزل الأن.
- صديقي يجب أن يكون بالمنزل الآن.

O, yarın evde olacak.

سوف يكون في البيت غداً.

O, evde Japonca konuşmuyor.

هو لا يتحدث اللغة اليابانية بالمنزل.

Şimdi annen evde mi?

هل أمك في البيت الآن؟

Bu gece evde kalacağım.

سأبقی في المنزل الليلة.

Evde doğum yapmak istiyor.

تريد أن تلِد في المنزل.

O şu anda evde.

إنه موجود في البيت الآن.

Tom evde olduğumu biliyor.

توم يعلم أنني في البيت

Ken dün evde miydi?

هل كان كين في البيت البارحة؟

Üşüttüğümden dolayı, evde kaldım.

لقد بقيت في المنزل لأنني كنت مصاباً بالزكام .

Onlar bir evde yaşar.

يسكنون في بيت واحد.

Kadın çocukla evde kalıyor.

تبقى المرأة في البيت مع الطفل.

Fadıl evde Leyla'yı bekledi.

انتظر فاضل ليلى في المنزل.

Dün neden evde kaldın?

لماذا بقيت في المنزل بالأمس.

Sami çocukları evde bıraktı.

سامي ترك الأطفال في البيت.

Evde biri var mı?

هل من أحد في المنزل؟

Bisikletimi evde tamir edeceğim.

سأصلح دراجتي في البيت.

Evde yemek var mı?

هل لديك طعام في المنزل؟

- Yarın yağmur yağarsa evde kalacağım.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.

إذا أمطرت غداً سأبقى في المنزل.

Evde ders çalışacak kalemim yok."

أنني لا أملك أقلام رصاص في منزلي لتأدية الواجبات."

Ancak evde sağlık bakımı, Niels --

لكن الرعاية الصحية المنزلية، نيلز...

Ve evde ailemle olmam gerekiyordu.

وأردت أن أكون في البيت مع عائلتي.

Akşam ezanı okunmadan evde olacaksın

ستكون في المنزل دون قراءة الآذان مساء

Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

لا يعيش أحد في هذا المنزل.

Noel için evde olacak mısın?

هل ستكون في البلاد وقت عيد الميلاد؟

Benim evde hava çok soğuk.

بيتي بارد جدا.

Bob Tilkiye evde bakmak istedi.

أراد بوب أن يحتفظ بالثعلب في المنزل.

Bütün gün evde kalmak zorundaydılar.

كان عليهم البقاء في المنزل طوال اليوم.

Evde, ailemle birlikte yaşamak istiyorum.

أريد أن أعيش في البيت مع أسرتي.

Ben dün gece evde kaldım.

بقيت في المنزل اليلة الفائتة.

O bütün gün evde kaldı.

بقيت في المنزل طوال اليوم.

Annem her zaman evde değildir.

أمي ليست موجودة في المنزل طيلة الوقت.

Aileme ait olan evde yaşıyorum.

أعيش في بيت عائلتي .

Akşamları her zaman evde misin?

هل أنت دائما في المنزل في المساء؟

Evde yapacak bazı şeylerim var.

هناك أمور عليّ فعلها في المنزل.

Tom Mary'nin evde olduğunu düşünmüyor.

لا يظن توم أن ماري في البيت.

Tom bütün gün evde kaldı.

بقي توم في البيت طوال اليوم.

Hikâyeleri evde kullanın, hikâyeleri okulda kullanın,

استخدم القصص في المنزل واستخدم القصص في المدرسة

Testlerini ve tedavisini de evde yaptırabilse,

ولذا إن تمكنت من الحصول على التحليل والعلاج في البيت أيضاً،

Onlara evde söyle, Susa'ya geri döndüğünde

أخبرهم في المنزل أنه عندما عادت إلى سوزا

çok güzel bir evde yoga dersleriyle

مع فرن غاز نوع وولف وثلاجة نوع سب زيرو ...

Üç yatak odalı bir evde yaşıyoruz.

نعيش في بيت فيه ثلاثة غرف نوم.

Yarın yağmur yağarsa, evde kalır mısın?

هل ستبقى في المنزل إذا أمطرت غداً؟

Evde kalmayı dışarı gitmeye tercih eder.

إنها تفضل البقاء في المنزل على الخروج.

O iki katlı bir evde yaşıyor.

إنها تعيش في بيت ذا طابقين.

Bu evde yaşayan birçok insan var.

هذا البيت يعيش فيه الكثير من الناس.

Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.

أفضل الخروج على البقاء في البيت.

Ben iki katlı bir evde yaşarım.

انا اسكن في بيت ذو طابقين.

Onunla çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

أفضل البقاء في البيت على الخروج معه.

Bu evde kaç tane kedi vardır?

كم عدد القطط الموجودة في هذا المنزل ؟

Sami günün çoğunu evde yalnız geçirir.

يقضي سامي معظم اليوم بمفرده في المنزل.

Sami, Bekir Caddesi'ndeki bir evde yaşıyordu.

كان سامي يقطن في منزل يقع في شارع باكر.

- Evde mi yoksa dışarıda mı yemek yersin.
- Evde mi yoksa dışarıda mı yemek yersiniz?

أتأكل في المنزل ام في المطاعم؟

Muhtemelen 'Pizza alalım,' 'Restorana gidelim,' 'Evde pişirelim'

ربما ستقولون، "دعنا نشتري البيتزا"،

Ve bana göre evde bakım iyi işliyor.

وبالنسبة لي يمكن تطبيق الرعاية الصحية المنزلية بنجاح.

Veya benim dediğim şekliyle evde bakımın Airbnb'si.

أو كما أحب أن أسميه "إير بي إن بي" للرعاية المنزلية.

Aslında, bazen evde veya dışarıda konuşacağı zaman

في الأساس، عندما أرادت أن تتحدث في بعض الأحيان،

Bu yüzden evde, günün sonunda 15 dakikalığına

في المنزل، حددنا وقتاً للكلام،

Beyefendi evde sıkılıyormuş. Ya biz de sıkılıyoruz.

شعر الرجل بالملل في المنزل. نحن بالملل أيضا.

İnsanların evde yerimi doldurmak zorunda kaldığı zamanlar oldu

كان هناك أوقات، اضطر أشخاص أن يقوموا بعملي بالمنزل،

Bunun üstüne, iki hafta üç gün evde kaldım.

وبقيت في المنزل لأسبوعين وثلاثة أيام بسبب ذلك.

Dünyada evde bakım her yıl yüzde 10 büyüyor.

تنمو الرعاية المنزلية عالمياً بمعدل يزيد عن 10% كل عام.

Hani evde oynadığımız süper Mario'lu atari var ya

تعلمون ، لدينا سلف سوبر ماريو نلعبه في المنزل

Ama o evde kalmayan bir kişi var ya

ولكن هناك شخص لا يبقى في ذلك المنزل

Baba'yı resepsiyonu evde organize etmeye ikna etmeyi başardım.

توصلت من إقناع بابا كي ننظم الحفل في المنزل.

Tom ve Mary nehrin kenarındaki bir evde yaşıyorlar.

يعيش توم وماري في بيت بمحاذاة نهر

Sami bu küçük evde anne ve babasıyla birlikte yaşıyordu.

كان منّاد يقطن مع والديه في هذا المنزل الصّغير.

"Evde denemeyin" denecek bir an varsa o an bu andır.

‫أنسب وقت لقول "لا تجربوا هذا بالمنازل"‬ ‫هو الآن.‬

O kadar çok yağmur yağıyordu ki evde kalmaya karar verdik.

كانت تُمطر بغزارة فقررنا البقاء في المنزل.

Annem oraya gitmek istiyor ama babam evde TV izlemek istiyor.

أُمي تريد أن تذهب هناك, ولكن أبي يريد أن يشاهد التليفزيون.

evde ve toplum içinde daha iyi bir faaliyet ve iklimi değişen

‫قدرة أكبر‬ ‫على التنقل في عالم متغير المناخ.‬

Evde kalmak, kendinizi izole etmek ve dış dünyayla sıfır kontakta bulunmak.

ابق في المنزل، اعزل نفسك، ولا تتواصل مع العالم الخارجي.

Eve gittim evde kapıda bir tane pusula, resmî bir şey olduğu belli,

ذهبت إلى المنزل وكان هناك رسالة عند الباب الواضح أنها شيء رسمي،

İster evde olalım, ister okulda veya işte ya da siyasi bir arenada.

‫سواء كنا في المنزل أو في المدرسة‬ ‫أو في العمل أو في الساحة السياسية،‬

Evde bir kahraman olarak karşılandı, ancak Başkan John F Kennedy, Birleşik Devletler'in

تم الترحيب به في الوطن كبطل ، لكن الرئيس جون إف كينيدي كان يعلم أنه إذا كانت الولايات المتحدة