Translation of "Güçlü" in Chinese

0.011 sec.

Examples of using "Güçlü" in a sentence and their chinese translations:

- O güçlü görünüyor.
- O güçlü gözüküyor.

他看起來很強壯。

Yeterince güçlü değildim.

我不够坚强。

Güçlü yönleriniz nelerdir?

你的强项是什么?

Güçlü bir şifre seçmelisin!

你该选择个安全的密码。

Ne güçlü bir rüzgar!

多麼強的風啊!

Eskisi kadar güçlü değilim.

我不跟以前一樣強壯了。

Kesinlikle daha güçlü oldun.

你肯定比以前强壮。

Tom güçlü bir adam.

汤姆是个很强壮的人。

Bu viski fazla güçlü.

这种威士忌太烈了。

Güçlü desteğinizden dolayı teşekkürler.

感谢你的鼎力支持。

Senin takım bizimkinden daha güçlü.

你們的隊伍比我們的強。

Güçlü rüzgar yüzünden şapkasını uçurdu.

他的帽子給強風吹走了。

Görev için en güçlü adaydı.

他是那个职位最有希望的候选人。

O, güçlü ve sağlıklı gözüküyor.

他看起来健康强壮。

Güçlü karakteri olan bir kadındır.

她是一個性格堅強的女人。

Şarkı söyleme onun güçlü noktasıdır.

唱歌是她的强项。

Güçlü bir sorumluluk duygusu var.

他有強烈的責任感。

Yaşlı insanların güçlü kalması önemlidir.

老人保持强健很重要。

Tom uzun boylu ve güçlü.

汤姆高大强壮。

Yüzme bacaklarını daha güçlü yapar.

游泳使腿部强健。

Senin güçlü bir iraden var.

你的意志力很強。

Güçlü rüzgar bir fırtınanın geleceğini gösterir.

強風暗示著即將到來的暴雨。

Gemi güçlü rüzgara karşı yavaş ilerledi.

這艘船逆風而行緩慢前進。

Halat onu taşıyacak kadar güçlü değildi.

绳子不够牢固,撑不住他。

İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.

这两个国家有强大的贸易关系。

Onu önlemek için güçlü önlemler aldık.

- 我们采取了强有力的预防措施。
- 我们使用了强大的措施来预防。

Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü.

更快,更高,更强.

Herkesin güçlü ve zayıf yönleri vardır.

每个人都有他的长处和短处。

Taro güçlü bir sorumluluk duygusuna sahiptir.

太郎有很强的责任感。

Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.

每个人有自己的特长。

Biz bu yıl bazı güçlü takımlarla eşleştik.

我們今年和不少強隊交過手。

Onun benim planıma güçlü bir itirazı var.

她強烈反對我的計畫。

Taro gerçekten güçlü bir sorumluluk duygusuna sahip.

太郎有很强的责任感。

Şirketin güçlü yanları ve zayıf yanları nelerdir?

公司的长处和短处是什么?

Bu merdiven benim ağırlığımı taşıyacak kadar güçlü mü?

这个梯子是否足够坚固以承受我的重量?

Zaman geçtikçe, Çin ekonomisi gittikçe daha güçlü oluyor.

中国的经济随着时间的推移而变得越来越好。

İkisinin arasında oldukça güçlü bir anlaşmazlık olduğu açıktır.

很明顯的是這兩者之間有很強烈的分歧。

Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.

日本军队看来强大得不可阻挡。

Beth'in, insanlar konuşurken onların sözünü kesme gibi güçlü alışkanlığı var.

貝絲很喜歡在別人說話的時候插嘴。

Amerika dünyanın en büyük ekonomisine ve en güçlü ordusuna sahiptir.

美国是世界最大的经济体并拥有最强的军队。

Bu kadar uzağa yürüyebildiği için, o güçlü bacaklara sahip olmalı.

他走了那麼遠的路,腳力一定很不錯。

Zzengin veya fakir her ulusun kendi güçlü ve zayıf yönleri vardır.

每个国家,无论贫富,都有其长,都有其短。

İngiltere güçlü savunmacılarından dolayı Dünya Kupası maçlarında her zaman iyi yapar.

因为有强大的后卫,英格兰队在世界杯比赛中总是表现良好。

Premier Lig'deki takımların hepsi gerçekten güçlü olduklarından, gol farkları genellikle küçüktür.

因为在甲级联赛中,所有队伍都很有实力,净胜球差异很小。

- Evleri güçlü bir deprem tarafından yok edildi.
- Evleri şiddetli bir depremde yıkıldı.

他們的房屋被強烈地震摧毀了。

Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.

我对这个政府的印象是,他们需要强一点儿的经济政策,要不然将来会遇到很大的问题。