Translation of "Etmeyi" in Chinese

0.012 sec.

Examples of using "Etmeyi" in a sentence and their chinese translations:

Dans etmeyi seviyorum.

我很喜欢跳舞。

Seyahat etmeyi severim.

- 我喜欢旅行。
- 我喜歡旅行。

İstediğimi elde etmeyi başardım.

- 我赢得了我想要的。
- 我成功地得到了我想要的。

Yalnız seyahat etmeyi severim.

我喜欢独自旅行。

Beni rahatsız etmeyi bırak.

不要烦我。

Ona telefon etmeyi unuturum.

我忘了打電話給他。

İnsanlar nefret etmeyi durdurmalı.

人们需要止住仇恨。

Duygularını kontrol etmeyi öğrenmelisin.

- 你應該學習控制自己的情緒。
- 你應該學會控制自己的情緒。

Seninle kahvaltı etmeyi seviyorum.

- 我喜欢和你一起吃早饭。
- 我喜欢和你一起吃早餐。

Trenle seyahat etmeyi severim.

我喜歡搭火車旅行。

Seyahat etmeyi gerçekten severim.

我很喜欢旅游。

Ben trenle seyahat etmeyi seviyorum.

我喜歡乘坐火車。

Hava yoluyla seyahat etmeyi sevmez.

他不喜歡搭飛機旅行。

Kitabı kütüphaneye iade etmeyi unutma.

別忘了把書還給圖書館。

Yurt dışına seyahat etmeyi severim.

我很喜歡去國外旅遊。

Küfür etmeyi bana onlar öğrettiler.

他们就教我脏话来着。

Ben trenle seyahat etmeyi severim.

我喜歡乘坐火車。

Seyahat etmeyi sevdiğini biliyorum, Tom.

汤姆,我知道你喜欢旅行。

Bugün ona telefon etmeyi unuttum.

我今天忘了打電話給他。

Etrafımızdaki insanları kabul etmeyi öğrenmeliyiz.

嫁鸡随鸡嫁狗随狗。

Ben hala kahvaltı etmeyi bitirmedim.

我还没吃完早饭。

Onlara yardım etmeyi planlıyor musunuz?

你打算幫助他們嗎?

O, parayı kabul etmeyi reddetti.

她拒絕接受這筆錢。

Başka hiç kimse yardım etmeyi önermedi.

没有其他人伸出援手。

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

他喜歡到國外旅行

Japonlar grup halinde seyahat etmeyi sever.

日本人喜欢集体旅游。

O tek başına seyahat etmeyi sever.

他喜歡獨自旅行。

Gelecek hafta Avrupa'ya hareket etmeyi planlıyorum.

我打算下個星期去歐洲。

O, tek başına seyahat etmeyi sever.

他喜歡獨自旅行。

Ne yazık ki dans etmeyi bilmiyorsun!

可惜你不會跳舞!

Şarkı söylemeyi ve dans etmeyi sever.

他喜欢唱歌,也喜欢跳舞。

Japonya'ya ne zaman hareket etmeyi planlıyorsunuz?

你打算甚麼時候出發去日本?

- O seyahat etmeyi sever.
- Gezmeyi sever.

他很喜欢旅游。

Babam hava yoluyla seyahat etmeyi sever.

我父親喜歡搭飛機旅行。

Bir sürü valizle seyahat etmeyi sevmiyorum.

我出门不喜欢带很多行李。

Tom ve Mary dans etmeyi sevmiyorlar.

汤姆和玛丽不喜欢跳舞。

Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.

他延遲到下個月去北海道。

O şarkı söylemeyi ve dans etmeyi sever.

他喜欢唱歌,也喜欢跳舞。

Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.

我覺得很難用言語表達我的意思。

O seyahat etmeyi sever ve ben de.

他喜欢旅行。我也是。

- Beni aramayı unutma.
- Bana telefon etmeyi unutma.

别忘了给我打电话。

Hava yolu ile seyahat etmeyi tercih ediyorum.

我寧願搭飛機旅行。

Yakın zamanda Peter'ı Japonya'ya davet etmeyi istiyoruz.

我们希望在不久的将来邀请彼得去日本。

Şikâyet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap.

別挑剔這、挑剔那的,叫你怎麼做就怎麼做。

- Nasıl dans edileceğini biliyor musun?
- Dans etmeyi biliyor musunuz?

你會跳舞嗎?

Amerika, bunun "sınıfsız" bir toplum olduğunu iddia etmeyi sever.

美国是一个自称没有社会阶层的国家。

Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım ailemin gereksinimlerini elde etmeyi başaramıyorum.

不管我怎么努力,也达不到父母的要求。

Gezilerinizde hangi yerleri ziyaret etmeyi planlıyorsunuz? Ve nasıl? Ve neden?

你打算去哪些地方旅行?怎么去?为什么?

Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olup olmadığımı kontrol etmeyi unutma.

出门前记得检查一下煤气是否关好了。

Hükümet bunu kabul etmeyi reddetse de, ekonomi politikası harap olmuş durumda.

尽管政府拒绝承认,它的经济政策还是失败了。

- Nasıl dans edeceğini sana kin söyledi.
- Sana dans etmeyi kim öğretti?

谁教你跳舞的?

O sadece bana yardım etmeyi reddetmedi fakat aynı zamanda beni azarladı.

他不但没帮我,还骂了我。

- Arabamı tek başıma tamir etmeyi başardım.
- Arabamı tek başıma tamir edebildim.

我自己搞定,修好了我的车。

- Etrafımızdaki insanları kabul etmeyi öğrenmeliyiz.
- Bir kadının kocası her ne emrederse uymalı.

嫁鸡随鸡嫁狗随狗。

- "Tom'u bulamıyorum." "Ona telefon etmeyi dene."
- "Tom'u bulamıyorum." "Onu çaldırmayı dene."
- "Tom'u bulamıyorum." "Onu aramayı dene."

“我找不到汤姆。”“给他打电话试试吧。”