Translation of "Telefon" in Chinese

0.008 sec.

Examples of using "Telefon" in a sentence and their chinese translations:

Telefon çalıyor.

電話正在響。

Telefon çaldı.

電話正在響。

- Nerede telefon açabiliriz?
- Nerede telefon edebiliriz?

- 我们能在哪儿打电话?
- 我們能在哪裡打電話?

Nerede telefon açabiliriz?

我們能在哪裡打電話?

Sana telefon edeceğim.

我会打电话给你。

Telefon numaran nedir?

- 你的电话号码是多少?
- 您的手机号码是多少?
- 你电话号码是多少?

Tom'a telefon ettim.

我打電話給湯姆了。

Telefon çaldığında banyodaydım.

在我洗澡的时候,电话响了。

Telefon rehberi nerede?

电话簿在哪里?

Bu telefon bozuk.

這台電話壞掉了。

Ona telefon ettim.

我打电话给他。

Telefon numaranı unuttum.

我忘了你的電話號碼。

- "Telefon çalıyor." "Ben bakarım."
- " Telefon çalıyor. " "Ben cevap veririm."

- “电话响了。”“我去接。”
- “电话响了。”“我来接。”

Ben telefon numaranızı unutuyorum.

我忘了你的電話號碼。

Holde bir telefon vardır.

- 在大廳裡有一支電話。
- 走廊裡有一部電話。

Yarın bana telefon et.

明天打电话给我。

Telefon numarasını not etti.

他寫下這個電話號碼了。

Telefon çaldığında banyo yapıyordum.

在我洗澡的时候,电话响了。

Duş alırken telefon çaldı.

我在洗澡的时候,电话响了。

Yarın sana telefon edeceğim.

明天我給你打電話。

Mavi telefon masanın üstünde.

蓝色的电话在桌子上。

Telefon rehberine bakabilir miyim?

我能看看电话簿吗?

Odamda bir telefon var.

- 我的房里有部电话。
- 我的房間裡有一支電話。

Telefon birçok kez çaldı.

電話響了好幾次。

Bana telefon numaranı ver.

给我你的电话号码。

Ona telefon etmeyi unuturum.

我忘了打電話給他。

Telefon numaranı biliyor mu?

她知道你的電話號碼?

Ev telefon numaran nedir?

你家電話號碼是多少?

Banyo yapıyorken, telefon çaldı.

我正在洗澡的時候電話響了。

Telefon çaldığında televizyon seyrediyordum.

电话响的时候,我在看电视。

Telefon şarj aletim bozuk.

我的手机充电器坏了。

Telefon numaram 789'dur.

我的電話號碼是789。

Ne yazık ki telefon bozuk.

不幸的是電話壞了。

En yakın telefon kulübesi nerede?

最近的電話亭在哪裡?

Londra'ya gittiğinden beri telefon etmedi.

自她去了倫敦後,就沒再打電話了。

Telefon numarasını bilse, onu arayabilir.

如果他知道她的电话,他会打给她。

Telefon kartını nereden satın alabilirim?

我在哪儿可以弄到电话卡?

Telefon çaldığında, ben televizyon izliyordum.

电话响的时候,我在看电视。

Bana telefon numaranı verebilir misin?

你能給我你的電話號碼嗎?

Telefon Bell tarafından icat edildi.

电话是由贝尔发明的。

En yakın telefon kulübesi nerededir?

最近的電話亭在哪裡?

Onun telefon numarasını hatırlıyor musun?

你记住他的电话号码没有?

Ona her gün telefon ederim.

我每天都给他打电话。

Birkaç dakika sonra telefon çaldı.

几分钟后,电话响了。

Bana telefon etmenize gerek yok.

你不必打电话给我。

Telefon çaldığında dışarı çıkmak üzereydim.

我正要出門的時候,電話就響起了。

Onun telefon numarasını hatırladın mı?

你记住他的电话号码没有?

Onun telefon numarasını not ettim.

我把她的電話號碼記了下來。

O telefon numarasını not aldım.

我寫下了那個電話號碼。

Bugün ona telefon etmeyi unuttum.

我今天忘了打電話給他。

Telefon çaldığında öğle yemeği yiyordum.

電話響起時我正在吃午飯。

- Polisi arayacağım!
- Polise telefon edeceğim!

我要报警了!

Telefon numarama hâlâ sahip misin?

你還有我的電話號碼嗎?

Adam bir telefon görüşmesi yapıyor.

男人正在用座机打电话。

Bana telefon etmene gerek yok.

你不必打电话给我。

Ondan bir telefon görüşmesi aldım.

我接到了他打來的電話。

Lütfen bana telefon numaranı söyle.

請告訴我你的電話號碼。

Ondan bir telefon çağrısı aldım.

- 我有一通來自她的電話。
- 她打了一通電話給我。

Telefon kim tarafından icat edildi?

電話是誰發明的?

Ben onun telefon numarasını yazdım.

- 我寫下他的電話號碼了。
- 我記下了他的電話號碼。

Tom telefon görüşmelerime cevap vermedi.

湯姆沒有回我的電話。

Sen telefon ettiğinde ben çıkmak üzereydim.

你打來的時候我正準備出門。

Havaalanına varır varmaz sana telefon edeceğim.

我一到了機場就打電話給你。

Eğer mesaj önemliyse ona telefon et.

如果这条消息很重要,那就打电话告诉他。

Japonya'ya bir telefon görüşmesi nasıl yapabilirim?

請問怎樣打電話到日本?

Tokyo Dome için telefon numarası nedir?

东京巨蛋的电话号码是多少?

Ben öğle yemeği yerken telefon çaldı.

當我正在吃午餐時, 電話響了。

Anne ve babaya telefon etmek istiyorum.

我想打电话给父母。

Sanırım Tom'a telefon etsem iyi olur.

我想我给汤姆打电话比较好。

Telefon çaldığında evi terk etmek üzereydim.

我正要离开家的时候电话响了。

O senin telefon numaranı biliyor mu?

- 她知道您的電話號碼嗎?
- 她知道你的電話號碼?

Ondan onun telefon numarasını istemek istiyorum.

我想问他的电话号码是多少。

- Her gece sana telefon edeceğim.
- Seni her gece arayacağım.
- Sana her gece telefon edeceğim.

我每晚都給你打電話。

Herhangi bir yerde bir telefon var mı?

哪里有电话机?

Onun telefon numarasının ne olduğunu sormak istiyorum.

我想问他的电话号码是多少。

Sen gelmeden önce lütfen bana telefon et.

請你來之前打電話給我。

- Ann'e kim telefon etti?
- Ann'i kim aradı?

誰打電話給安?

- Tom'u aradın mı?
- Tom'a telefon açtın mı?

给汤姆打过电话了吗?

Lütfen bana adını ve telefon numaranı söyle.

請你把你的名字和電話號碼告訴我。

- Beni aramayı unutma.
- Bana telefon etmeyi unutma.

别忘了给我打电话。

Telefon çaldığında cevap vermek için ona koştu.

電話響起時,他跑去接起。

Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.

我正想打電話給你,你的電報就送來了。

Tam da yatmaya giderken ondan bir telefon aldım.

我正要上床的時候接到了他打來的電話。

Gelecek hafta sana yazacağım ya da telefon edeceğim.

下周我会给你写信或打电话的。

O bana onun telefon numarasını bilip bilmediğimi sordu.

他问我,是不是知道她的电话号码。

Telefon görüşmesi onu evden çıkarmak için bir hileydi.

那通電話是引他離開房子的一個小把戲。

Sana bu kadar erken telefon ettiğim için üzgünüm.

对不起我那么早打电话给你啊。

Biz varır varmaz sizinle telefon vasıtasıyla kontak kuracağız.

我们到了就打这个电话跟您联系。

- Maria onun ne adını ne de telefon numarasını biliyordu.
- Maria ne onun adını ne de telefon numarasını biliyordu.

瑪莉亞既不知道他的名字,也不知道他的電話號碼。

Ne yapmak istediğine karar verdiğinde lütfen bana telefon et.

你決定好要怎麼做的時候就打個電話給我吧。

Tom Meryem'den telefon numarasını istedi, fakat o vermeyi reddetti.

汤姆想要玛丽的电话号码但是被拒绝了。