Translation of "Nefret" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Nefret" in a sentence and their chinese translations:

- Kocasından nefret etti.
- Kocasından nefret ediyordu.

她恨她的丈夫。

- O Nancy'den nefret ediyor.
- Nancy'den nefret ediyor.

他討厭南希。

Ondan nefret eder.

他恨她。

Sürüngenlerden nefret ediyorum.

我讨厌爬行动物。

Ondan nefret ediyordu.

她恨他。

Siyasetten nefret ederim.

我讨厌政治。

Senden nefret ediyorum!

我恨你!

Pazartesilerden nefret ediyorum.

我讨厌星期一。

Senden nefret ediyorum.

我恨你。

Kahveden nefret ederim.

我讨厌咖啡。

Çalışmaktan nefret ediyorum.

我讨厌学习。

Futboldan nefret ediyorum.

我讨厌走球。

Kedilerden nefret ediyorum.

我討厭貓。

Bilgisayarımdan nefret ediyorum.

- 我讨厌我的电脑。
- 我恨我的电脑。

Şapkasından nefret ediyorum.

我讨厌她的帽子。

Komşumdan nefret ediyorum.

我讨厌我的邻居。

Komşularımdan nefret ediyorum.

我讨厌我的邻居。

Benden nefret etme.

- 不要恨我。
- 不要讨厌我。

Sivrisineklerden nefret ediyorum.

我恨蚊子。

- Bazen kendimden nefret ediyorum.
- Bazen kendimden nefret ederim.

偶尔我会讨厌我自己。

- İsa sizden nefret ediyor.
- İsa senden nefret ediyor.

耶稣恨你。

Benden neden nefret ediyorsun?

你恨我為什麼?

Kediler sudan nefret ederler.

猫讨厌水

Ben kimyadan nefret ederim.

我讨厌化学。

O havuçlardan nefret ediyor.

她討厭胡蘿蔔。

Tom örümceklerden nefret eder.

汤姆恨蜘蛛。

Bazen işimden nefret ediyorum.

有時我很討厭我的工作。

Ben politikadan nefret ederim.

我厌恶政治。

Bazen kendimden nefret ediyorum.

偶尔我会讨厌我自己。

Onlar Tom'dan nefret ediyorlardı.

他們恨湯姆。

Çokbilmişlerden herkes nefret eder.

人人讨厌自作聪明的人。

İnsanlar nefret etmeyi durdurmalı.

人们需要止住仇恨。

Ben Tom'dan nefret ediyorum.

我讨厌汤姆。

Ben ondan nefret ettim.

我恨他。

Sessiz filmlerden nefret ederim.

我讨厌无声电影。

Emily tırmanmaktan nefret eder.

艾米莉恨攀登。

Benden nefret ediyor musun?

你讨厌我吗?

Kediler ıslanmaktan nefret ederler.

猫讨厌被弄湿。

Terör örgütlerinden nefret ediyorum.

我痛恨恐怖主义组织。

Tom spordan nefret eder.

汤姆恨运动。

Hitler Yahudilerden nefret ediyordu.

希特勒恨猶太人。

O benden nefret eder ve ben de ondan nefret ederim!

他恨我。我也恨他!

Kediler genellikle köpeklerden nefret ediyor.

貓大多數都討厭狗。

Birçok yazar eleştirilmekten nefret eder.

大多數的作家都討厭被批評。

O hava yolculuğundan nefret ediyor.

他讨厌坐飞机旅行。

O, yeşil biberlerden nefret ediyor.

她討厭青椒。

Maria'nın erkek arkadaşından nefret ediyorum.

我讨厌玛丽的男朋友。

Bunu söylemekten nefret etsem de.

但每个负责公共卫生的人都讨厌这样说。

Çocuklar sıklıkla ıspanaktan nefret ederler.

小孩一般都討厭菠菜。

Annem mektuplar yazmaktan nefret eder.

我媽媽討厭寫信。

Kedi elektrik süpürgesinden nefret eder.

猫很讨厌吸尘器。

O, odasını temizlemekten nefret ediyor.

他讨厌打扫自己的房间。

Kediler vakum temizleyicilerden nefret ediyorlar.

猫很讨厌吸尘器。

Tom'dan nefret ediyorsun, değil mi?

你恨湯姆,不是麼?

O senden nefret ediyor gibi görünüyor.

她好像很讨厌你。

O, senden nefret ediyor gibi görünüyor.

她好像很讨厌你。

Gerçekten onun iğrenç şakalarından nefret ediyorum.

我痛恨他的黄段子。

Onun benden nefret ettiğini kesinlikle söyleyebilirim.

我能確定地說他恨我。

Sevgililer Gününde yalnız olmaktan nefret ederim.

我讨厌在情人节一人独处。

Bu insanlar, bütün yabancılardan nefret ederler.

这些人讨厌所有的外国人。

O ondan çok fazla nefret ediyordu.

她非常恨他。

Açık söylemek gerekiyorsa, Tom'dan nefret ediyorum.

说实话,我恨汤姆。

Tom bana Noel'den nefret ettiğini söyledi.

汤姆告诉我他讨厌圣诞节。

Yağmurdan nefret ederim ama kokusunu severim.

虽然我讨厌雨,但是我喜欢下雨的味道。

Onu tanıdığım andan beri ondan nefret ettim.

自从我认识她的时候,我就恨她。

O gerçekten bu tür düşünmeden nefret ediyor.

她很討厭這樣的想法。

Gerçekten ondan hoşlanmıyorum, aslında, ondan nefret ediyorum.

我不太喜欢他,其实我讨厌他。

Ne söylediğin umurumda değil, senden nefret ediyorum!

我不管你说, 我恨你!

Ondan bu kadar çok mu nefret ediyorsun?

你那么恨她吗?

Tom'un Mary'den nefret ettiğini benim bildiğim kadar biliyorsun.

你我都知道湯姆恨瑪麗。

Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.

比爾討厭他的父親大量抽煙。

Diğer insanlar beni uzun süre beklettiğinde nefret ederim.

我讨厌别人让我等很久。

Ondan çok hoşlanmıyorum, ben aslında ondan nefret ediyorum,

我不太喜欢他,其实我讨厌他。

O yaz sıcağı sırasında bir kravat takmaktan nefret eder.

在炎热的夏季他十分讨厌打领带。

"Ben senin işinden hoşlandığına inanıyorum"."Tam tersine, ondan nefret ediyorum.

「我相信你很喜歡你的工作。」「不是的,我其實很討厭這份工作的。」

Lao Gan Ma ve benim bir aşk-nefret ilişkimiz var.

我和老干妈有爱恨交加的关系。

Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu.

- 哥倫布不是一位探險家, 因為他熱愛大海。他是一位探險家, 因為他討厭西班牙監獄。
- 克里斯托弗·哥伦布之所以成为探险家,不是因为他热爱大海,而是因为他讨厌西班牙的监狱。