Translation of "Sorunu" in Arabic

0.027 sec.

Examples of using "Sorunu" in a sentence and their arabic translations:

- Sorunu çözdüm.
- Ben sorunu çözdüm.

حُلت المشكلة.

Sorunu abartıyorsun.

- إنك تعطي المسألة أكثر مما تستحقه.
- إنك تكبر المشكلة.
- إنك تعطي المسألة أكثر من حقها.

Sorunu çözmeyi başardılar.

نجحوا في حل المشكلة.

Sorunu halledebildin mi?

- هل استطعت حل المشكلة؟
- هل كان بإستطاعتك حل المشكلة؟

Sorunu çözebildiniz mi?

هل استطعت حل المشكلة؟

Sorunu nasıl çözdün?

كيف تخلصت من المشكلة؟

öğrenme sorunu olarak düşünün.

لا تحدٍّ في التنفيذ،

Onların sorunu olduğunu düşünüyoruz,

نعتقد أنها مشكلتهم

Sonunda, o, sorunu halletti.

و أخيراً حلّت المشكلة.

Sorunu çözmek kolay değildir.

ليس من السهل حل المشكلة.

Onlar sorunu çözümsüz bıraktılar.

تركوا المشكلة بدون حل.

Sorunu çözmede zorluk çektim.

لقد واجهت صعوبات في حلٌ هذا المشكل

Bu sorunu kim bilmiyor?!

من لا يعرف هذه المشكلة؟!

- Bu onun sorunu. Beni ilgilendirmez.
- Bu onun sorunu. Benim işim değil.

هذه مشكلته و أنا لست معنيا بشأنه.

özünde olan bir sorunu anlatıyor

أظن أنها متأصلة في السحر،

Onları ayıplıyor ve sorunu kötüleştiriyoruz.

والذي ندعي بأننا نريدهم أن يرونا إياه.

Ama büyük bir sorunu var.

‫لكن لديه مشكلة كبيرة.‬

Her zaman sorunu tahmin ediyorsun.

دائماً ما تتوقع حدوث المشاكل.

Sorunu nasıl halledeceğimi bana söyle.

- علمني كيف أحل هذه المشكلة.
- أخبرني كيف أحل هذه المسألة.

Doktorların zor bir sorunu var.

لدى الأطباء مشكلة صعبة.

Sami'nin bir alkol sorunu vardı.

كان سامي يعاني من مشكل إدمان على الخمر.

- Sorunu kolaylıkla çözdü.
- Problemi kolaylıkla çözdü.
- Sorunu kolaylıkla halletti.
- Problemi kolaylıkla halletti.

حل المشكلة بسهولة.

Öncelikle işi bir çalışma sorunu değil

أولاً، صوّر العمل كتحدٍّ معرفي،

Akıl hastalığına yakalanma, bağlanma sorunu yaşama,

هم عرضة للإصابة بأمراض نفسية،

Bu sorunu kendi başımıza çözebileceğimizi sanmıyorum.

لا أعتقد أننا سنستطيع أن نحل هذه المشكلة بأنفسنا.

Tom sorunu nasıl çözeceğini bilmediğini söyledi.

- قال توم بأنه لا يعرف كيف يحل المشكلة
- قال توم أنه لا يعرف كيفية حل المشكلة

Tom her zaman o sorunu yaşadı.

لطالما عانى توم من تلك المشكلة.

Bu sorunu çözmeye çalışmanın faydası yok.

لا فائدة من محاولة حل هذه المسألة.

Sorunu çözmenin en iyi yolu nedir?

ما افضل طريقه لحل المشكله

Gelir eşitsizliği, mülteci sorunu, ırkçılık gibi konularda

وفي تفاوت الدخل وفي اللاجئين وفي العرق.

Bu sıkıntılı sorunu daha fazla görmezden gelemeyiz.

لم يعد بمقدورنا تجنب هذه القضايا الشائكة.

Ancak, golfün bir sorunu olabileceğini de gösterdi.

لكنه أظهر أيضًا أن لعبة الجولف قد تواجه مشكلة.

Ama artık bu sorunu çözmede okulların yeterliklerini sorgulamıyorum.

لكنني لم أعد أفكر بشأن قدرة المدارس على حل مثل هذه الأمور.

Dikkat ederseniz "Biz beyaz insanların sorunu ne?" dedim.

لاحظوا أنني قلت: "ما خطبنا نحن ذوي البشرة البيضاء؟"

Bu sorunu bir bütün olarak göz önüne almalısınız.

يجب عليك أن تنظر في هذه المشكلة بشكلٍ كلي.

Bu yüzden sorunu daha doğru bir şekilde yeniden çerçevelendirirken

لنعيد صياغة المشكلة بطريقة أكثر صدقاً

İlk başta onun, yeni evinde yaşamaya alışma sorunu vardı.

في البداية وجد صعوبة في الإعتياد على العيش في بيته الجديد.

Yengecin en büyük sorunu, peşindeki avcının sıvı bir hayvan olması.

‫مشكلتك حين تكون سلطعونًا...‬ ‫هي أن الرخويات تستهدفك.‬

Ben yaşlı olduğum ve her yaşlı gibi prostat sorunu yaşadığım için

بصفتي رجلاً عجوزاً، فإنّني أعاني من مشاكل في البروستات، ككلّ الرجال المسنّين،

Daha küçük roketlere fırlatıp Dünya'nın çevresinde yörüngeye yerleştirerek bu sorunu çözmek istedi

أراد فون براون حل هذه المشكلة عن طريق إطلاق المركبة الفضائية في أجزاء على متن

Sami'nin birçok zihinsel ve duygusal sorunu vardı ve onları alkolle tedavi ediyordu.

كان لدى سامي الكثير من المشاكل العقليّة و العاطفيّة و كان يعالجها بتناول الكحول.

- Sami alkol ile ilgili bir sorun yaşıyordu.
- Sami'nin alkolle bir sorunu vardı.

كان لدى سامي مشكل إدمان على الكحول.

Nehirleri takip etmenin en büyük sorunu budur. Her zaman en az direncin olduğu yoldan giderler.

‫يمكن أن تكون هذه ‬ ‫هي المشكلة في اتباع الأنهار،‬ ‫فهي دائماً تتخذ المسار الذي به أقل مقاومة.‬

Bu gidişle ya virüsten öleceğiz ya da parasızlıktan. Üstelik bu sorunu bir tek Türkiye yaşamıyor.

مع هذه الدورة ، سوف نموت من الفيروس أو من المال. علاوة على ذلك ، لا تعيش هذه المشكلة تركيا واحدة.

Birçok yabancı dil öğretmeninin sorunu şu ki, onlar öğretim yöntemlerinde yeni teknolojilere hak ettikleri değeri vermiyorlar.

المشكل مع العديد من مدرّسي اللّغات هو التّقليل من شأن التّكنولوجيّات الجديدة في مناهجهم التّعليميّة.