Translation of "Kolay" in Arabic

0.038 sec.

Examples of using "Kolay" in a sentence and their arabic translations:

- O çok kolay.
- Çok kolay.

إنه سهل جدا.

Kolay değil.

ليس سهلًا.

Kolay olmayacak.

‫لن يكون ذلك سهلًا.‬

Çünkü kolay.

لأن الأمر أسهل بهذا الشكل.

Kitap kolay.

- إنّ الكتابَ سهلٌ.
- الكتابُ سهلٌ.

Yalnız ayı, yemeğini kolay kolay teslim etmez.

‫لن يتخلى الدب الوحيد عن وجبته بلا قتال.‬

En kolay sorulardan,

لنا للإجابة عليه،

Anlaşılması çok kolay.

ليس صعب الفهم.

Nedenini anlamak kolay:

إذًا من السهل فهم لماذا:

Kadar kolay olabilir.

" مساء الخير أيها السيد صباح الخير أيتها السيدة"

Işte, kolay lokmalar,

تعلمون، القضايا سهلة الحل،

Plastik kolay kırılmaz.

لا ينكسر البلاستيك بسهولة.

Bunu söylemek kolay.

قول هذا سهل.

- Bu soru kolay değildir.
- Bu soru kolay değil.

هذا السؤال ليس سهلاً.

çok çok kolay olacak.

بسيطة جداً، جداً.

Hepimiz için kolay erişilebilir,

وهي متاحة لنا جميعًا،

Baksanıza, kazmak çok kolay.

‫انظر، حفره سهل.‬

Her zaman kolay değil.

‫ليس سهلاً دائماً.‬

Bu yolculuk kolay olmayacak.

‫إذن هذه الرحلة‬ ‫لن تكون سهلة.‬

Öfke kolay bir kurtarıcı

يسهل اللجوء للغضب،

Onu yapmak çok kolay.

إنه أمر سهل.

Sorunu çözmek kolay değildir.

ليس من السهل حل المشكلة.

İngilizce konuşmak kolay değildir.

التحدث بالإنجليزية ليس أمراً سهلاً.

O kadar kolay olmayacak.

لن تكون بتلك السهولة.

Tom'la yaşamak kolay değil.

العيش مع توم أمر ليس بسهل.

Seni unutmak kolay olmayacak.

لن يكون من السّهل نسيانك.

Bu soru kolay değildir.

هذا السؤال ليس سهلاً.

Gürültüden kafanızın karışması çok kolay.

الآن من السهل أن تتشوّش بسبب الضوضاء،

Trans kadın olmak kolay değil.

ليس من السهل كوني امرأة متحولة جنسيًا.

Ancak yine de kolay değildi.

لكنها لم تكن سهلة.

Ormanda hayatta kalmak kolay değil.

‫النجاة من الغابة ليس بالأمر السهل.‬

Basit! Her zaman kolay değil.

‫الأمر بسيط!‬ ‫وليس دائماً سهلاً!‬

Kolay olmalı, başka kimse bilmeyecek.

يجب أن يكون الأمر سهلًا، لن يعرف أحد سواكم.

Eğlenceli ve keşfetmesi kolay olmak.

في محاولة لجعل الأمورسهلة ومرحة.

...yaşaması kolay bir yer değildir.

‫إلا أنه ليس مكانًا يسهل العيش فيه.‬

Deneyimsiz fok yavruları kolay hedef.

‫جراء الفقمات عديمة الخبرة تُعدّ أهدافًا سهلة.‬

Gençken yıkmayı daha kolay buluyoruz.

حين تكون شاباً، تعتقد أنّه من السهل تحطيم الأشياء.

Neden kolay virüs taşıdıklarını öğrendik

تعلمنا لماذا يحملون فيروسات سهلة

Arkadaşlarınızı savunmanız daha kolay olacaktır.

فإنه من السهولة بمكان أن يؤيد التحالف.

Bu kolay, ancak aşikar değil.

هذا الأمر سهل، ولكنه ليس واضح.

Almanca kolay bir dil değildir.

الألمانية ليست لغة سهلة.

Bu problemi çözmek kolay değildi.

لم يكن من السهل حل هذه المشكلة

İngilizce kolay değil ama enteresan.

اللغة الإنجليزية ليست سهلة و لكنها مثيرة للإهتمام.

O kadar kolay olamayacağını biliyordum.

علمت بأن ذلك لن يكون سهلا بهذا القدر.

Bu yapılabilir ama kolay değil.

يمكن عمله، لكنه ليس سهلا.

Hayatta hiçbir şey kolay değildir.

لا شيء سهل في الحياة.

Fakat bu göründüğü kadar kolay değil.

لكن هذا ليس سهلًا كما يبدو.

Kısmen adaletin her zaman kolay olmamasından.

وجزئيًا، لأن الإنصاف ليس دومًا سهلًا.

Bu gücü suistimal etmek çok kolay.

ومن السّهلِ إساءة استخدامِ هذه القوة.

Bu anlatmanın kolay olmadığını bir şey.

إنه شيء يصعبُ تفسيره.

Bu, yağışlı mevsimlerde kolay bir işti.

كان هذا العمل سهلًا في موسم الأمطار،

O yüzden anlatmak kolay değil... SENATO

لذلك يصعب أن نفهم "غرفة السيناتورات"

Bu kitap benim okumam için kolay.

هذا الكتاب سهل علي قراءته.

- İlk ders kolay.
- İlk ders kolaydı.

الدرس الأول سهل.

Benim işim seninki kadar kolay değil.

عملي ليس سهلا كعملك

İnsanların Tom'u neden sevdiğini anlamak kolay.

مِن السهل معرفة سبب حبّ الناس لِتوم.

En büyük çocuk olmak kolay değil.

ليس الأمر سهلا أن تكون الطّفل الأكبر في أسرتك.

Şimdiye dek, müzik öğrenmek çok kolay gelebilir,

اذا بالنسبة لك, تعلم الموسيقى يمكن أن يكون بسهولة للغاية,

İşte günlük yaşamınızda kullanabileceğiniz dört kolay örnek:

إليكم أربعة أمثلة سهلة يمكنكم استعمالها في نمط حياتكم اليومي.

Oksijenin difüzyonu ince zarlarda daha kolay gerçekleşir

ينتشر الأكسجين بسهولة عبر غشاء رقيق،

Bu kolay ve huzurlu bir seyahat değildi

هذه لم تكن رحلة سهلة وهادئة،

Progeria ile yaşamak her zaman kolay değildi.

التعايش مع مرض الشيخوخة المبكرة لم يكن سهلاً.

Vay canına, buradan düşmek çok kolay olurdu!

‫إنه لأمر في غاية السهولة‬ ‫أن تسقط من هذه الحافة!‬

Deneyimlerime dayanarak koyun yakalamanın kolay olmadığını biliyorum.

‫أعرف من خبرتي‬ ‫أن الإمساك بالخراف ليس دائماً سهلاً.‬

Bu kolay olmayacak ama zekice seçimler yaparsak

‫لن يكون الأمر سهلاً، ‬ ‫ولكن إن اتخذنا قرارات حكيمة،‬

Işin kolay ve güvenli kısımlarına dâhil oluyor

المشاركة في الأجزاء السهلة، الامنة من العمل

Son attığı tweetleri takip etmek çok kolay.

أو بأحدث تغريدة نشرها أحد المشاهير.

Yok olmalarını öylece durup izlemek çok kolay.

بدلًا من الحفاظ عليها لإطعام أجيال المستقبل.

Tahmin edebileceğiniz gibi bunların hiçbiri kolay değil.

لن يكون كل هذا سهلًا، كما تتخيلون.

Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.

ومن الصعب على الناس استيعاب التغيرات.

Hava kararınca kapkaçın daha kolay olduğunu biliyorlar.

‫إنها تعلم أن هناك صيد سهل في الظلام.‬

Bazen insanların ne yaptıklarını anlamak daha kolay,

أحيانا، إن فهم ما يفعله الناس أسهل،

Ahlaki, politik ve ideolojik konulardan daha kolay.

من الاتفاق على القضايا الأخلاقية، السياسية والأيديولوجية.

Virüsü ise çok kolay taşır bu yarasalar

هذه الخفافيش تحمل الفيروس بسهولة

Kurulumu ve kullanımı kolay ve özelliklerle dolu.

إنه سهل التثبيت والاستخدام ، ومليء بالميزات.

Yaşayacak güzel bir yer bulmak kolay değil.

ليس سَهلًا أن تعثر على مكانٍ جيدٍ للعيش.

Bir yabancı dili iyice öğrenmek kolay değildir.

إتقان لغة أجنبية ليس بالأمر السهل

Daha kolay hâle getirmek istediğiniz kararlar için düzenleyin.

خطّطْ كي تجعل الخيارات التي تود اتخاذها أسهل.

Burada kaybolmak çok kolay. Akıllıca kararlar vermemiz gerekiyor.

‫من السهولة بمكان أن تضل طريقك فيها.‬ ‫لذا يجب أن نتخذ قرارات حكيمة.‬

Geri tırmanmanın, o kadar da kolay olacağını sanmıyorum.

‫لست واثقاً من مدى سهولة‬ ‫التسلق خارجاً.‬

İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil

‫عمل جيد!‬ ‫النجاة في هذه الصحراء ليس بالأمر السهل.‬

Belirli değerler üzerinden gitmesini hayal etmek kolay olurdu..

باعتماده على القيم المُكتشفة سيصبح بالتدريج--

Böylece kaktüsü çok daha kolay bir şekilde keseceğiz.

‫وهذا يعني أنه سيقطع الصبار بشكل أسهل.‬

İyi haber şu ki usul adaletinin ilkeleri kolay

الأخبار الجيدة أن مبادئ العدالة الإجرائية سهلة

Friedland yakınlarında bulduğunda saldırdı. Kolay bir zafer bekliyordu.

بالقرب من فريدلاند ، هاجم. كان يتوقع نصرا سهلا.

Nasıl daha kolay iş bulabilirler, hafızalarını nasıl geliştirebilirler,

لقد شرحنا لهم كيف يمكنهم إيجاد العمل بطرق أسهل، كيف يمكنهم تطوير ذاكرتهم،

Onlar harika tasarlanmış, kullanımı kolay ve kullanıcı dostu.

وهي مصممة بشكل جذاب وسهلة الاستخدام ويسهل التعامل معها.

Bunu sizin için yapacak birini bulmak kolay olacak.

سيكون من السهل إيجاد شخص يقوم بذلك من أجلك.

Bu, bir şeye başlamayı çok daha kolay hale getirecek

هذا سيجعل البدء بعمل ما أكثر سهولة

Bunu ne kadar sık yaparsanız o kadar kolay olur.

وكلما فعلت هذا، أصبح هذا الأمر أسهل.

Kadın olmak zor. Trans kadın olmak da kolay değil.

من الصعب كونك امرأة، وكونك متحولة جنسيًا.

Bu durum da yine en kolay tercih prensibine dayanmakta

هذا يعتمد على مبدأ الخيار السهل مرة أخرى،

Nikotin tuzunun tadı daha yumuşak, kullanımı çok daha kolay

والذي له مذاقٌ رائق وطريقة استخدام أسهل بكثير

Ve genç öğrenciler için kolay anlaşabilir bir biçime dönüştürdüm.

وقمتُ بتحليله بطريقة جعلته في متناول المتعلمين الصغار.

TRAPPIST-1'de yaşasaydı bu çok daha kolay olurdu

كان سيكون الأمر أسهل عليه لو عايش اكتشاف نظام TRAPPIST-1،

Adınızı vurgular hâle getirdik ki görmek daha kolay olsun.

بحيث يكون من السهل معرفة إن كان هناك من يرسل تنويهًا لك.

O hayat, kürklü fok yavrusu için hiç kolay değil.

‫والحياة ليست سهلة على صغار فقمة الفراء.‬

Söylemesi kolay yok efendim çocukların görüntüsünü kayıt ediyormuş Zoom

من السهل أن تقول يا سيدي تسجيل صورة الأطفال تكبير