Translation of "Göz" in Arabic

0.016 sec.

Examples of using "Göz" in a sentence and their arabic translations:

- Ona bir göz at.
- Şuna bir göz atın.
- Şuna bir göz at.

انظر إلى ذلك

Bir göz atalım.

حسناً، دعونا نلقي نظرة على الأمر.

Bir göz at.

ألقي نظرة

- Bunlara bir göz atın.
- Bunlara bir göz at.

ألق نظرة على هذه

- Oraya bir göz atın.
- Oraya bir göz at.

ألق نظرة هناك

Göz açıp kapayana kadar,

في لمح البصر،

Hadi, bir göz atalım!

‫هيا نذهب لإلقاء نظرة!‬

Hadi bir göz atalım.

انظروا.

Göz kamaştırıcı bir yaşam.

والحياة الباهرة.

Yani yine göz ediyorlar

لذلك يتطلعون مرة أخرى

Ona bir göz atalım.

لنُلقِ نظرة عليه.

Bana bir göz kırptı.

غمز لي.

Çocuklara göz kulak ol.

اعتني بالاطفال.

Göz yaşartıcı gaz bombası nedeniyle

وكنت أسمع صراخ وبكاء الناس في الخلفية

Bu haritaya bir göz at.

ألقِ نظرةً على هذه الخريطة.

Bir göz atmadan acele ettiler.

مروا بسرعة و بدون إلقاء نظرة.

Bu rapora bir göz atın.

- ألق نظرةً على هذا التقرير.
- ألقي نظرةً على هذا التقرير.

Yere bakıp göz kontağı kurmazken

كنت أظل ناظرًا لأرضية الغرفة ولا أنظر فى أعين أولئك الطلاب.

Kızımı göz göre göre kaybettiğime kızgınım.

غاضبةٌ أنني فقدت ابنتي.

Annelerimiz bize nasıl göz kırpacağımızı öğretti.

أخبرتنا أمهاتنا كيف نرمش،

♪ Ve göz göze Bakışarak ♪

♪ والنظر إلى العين بالعين ♪

Aralarındaki bağlantı genellikle göz ardı ediliyor

‫وكثيرًا ما يتم إغفال الصلة بينهما،‬

En soldaki yaya bir göz atın.

ألقِ نظرة على تلك السلسة في أقصى اليسار.

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

‫معًا، تشكّل حشدًا مرعبًا.‬

Söylenen şeyleri nasıl göz ardı edebildin?

كيف يمكن أن تتجاهلي الأشياء التي قيلت؟

. Amerikan Enstitüsü'nün beklentileri göz önüne alındığında

مثل الاسكندرية وجدة ودبي. وبالنظر الى توقعات معهد

Odanın içine göz attım, kimseyi göremedim.

ألقيت نظرة داخل الغرفة و لم أرى أحدا.

Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.

لن أتجاوز عن أخطائك ثانيةً.

- Tom'la ilgilen.
- Tom'a göz kulak ol.

اعتني بتوم

Şimdi de şu çubuk grafiğine göz atalım,

و الآن نرى شريط الرسم البياني،

İsmini göz alıcı bir saldırganlık gösterisinden alıyor.

‫حصل على اسمه من عرض عدواني يجلب الأنظار.‬

Bu harika, göz kamaştıran canlılara bir bakın.

انظروا لهذه المخلوقات المذهلة البديعة.

Sınırlarını öğrenin, kalbinizin güncesine bir göz atın.

بل ادرس معالمها وواجه سجلات قلبك.

Minik yaratıklardan oluşan göz alıcı bir yelpaze.

‫مصفوفة مميزة من الكائنات الدقيقة.‬

Dünya'nın en büyük pramit'ine bir göz atalım

دعونا نلقي نظرة على أكبر احتفال في العالم

- Onu kendi gözlerimle gördüm.
- Göz¨¨ümle gördüm.

رأيت ذلك بأم عيني.

Dört göz iki gözden daha fazlasını görür.

لا خابَ من استشارَ.

Göz hareketleriyle duyarsızlaşma ve yeniden işleme metoduna yönlendirildik.

والذي يشير إلى إزالة حساسية حركة العين وإعادة المعالجة.

Bu, göz kırpmanızdan bile daha kısa bir süre.

هذا أسرع من غمضة عينيك.

Aynı zamanda, bu konuşmaları kasıtlı göz ardı etme

كذلك، إن التجنب المقصود لهذه الحوارات

Aman Allah'ım birden Karun'un hazinesiyle göz göze geliyor

يا إلهي ، جاء فجأة للعين مع كنز كارون

çocuklar için bir teleskop istediğinde göz yaşlarını tutamamıştı

لم تستطع أن تبقي دموعها عندما أرادت تلسكوبًا للأطفال

Şimdi bu yorumlara hep birlikte biraz göz atacağız

دعونا نلقي نظرة على هذه التعليقات معًا

Yumurtalara sifonuyla oksijen veriyor, onlara göz kulak oluyordu.

‫إنها تزود البيض‬ ‫بالأكسجين اللازم بأنبوبها، وتعتني به.‬

Bu sorunu bir bütün olarak göz önüne almalısınız.

يجب عليك أن تنظر في هذه المشكلة بشكلٍ كلي.

Onlarla kan, ter ve göz yaşları içinde çalıştılar.

فقد كانوا يعملون معهما بدمائهم وعرقهم ودموعهم.

Belki de buna tekrar bir göz atmanız gerekir.

- أعتقد أنّه عليك أن تلقي نظرة أخرى على هذا.
- ربّما عليك أن تلقي نظرة أخرى على هذا.

Göz önünde bulundurulması gereken başka bir şey daha var.

لذلك هناك شيء آخر يجب اعتباره:

Bunun ne anlama gelebileceğine bir göz atmanızı tavsiye ediyorum,

أنا أحثّكم على الذهاب وإلقاء نظرة على ما يمكن أن يعنيه هذا،

Dikenlerle süslenmiş ve göz alıcı bir ışık yayan kalp

محاط بحزام من الشوك ويصدر منه نور سماوي،

Peki onlardan biriyle göz göze gelecek olursanız ne olacak?

‫لكن ماذا ستفعل إن واجهت فهداً وجهاً لوجه؟‬

Acaba buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

‫تُرى هل هذا يستحق الفحص؟‬ ‫هيا نذهب لإلقاء نظرة!‬

...gece yaşayan en yakın kuzenlerimizin dünyasına bir göz atabilir.

‫يمكنها رؤية عالم أقربائنا الليليين.‬

Uçağa binenler şöyle göz ucuyla pencereden dışarıya bir baksın

دع أولئك الذين يركبون الطائرة ينظرون من النافذة بعين

Ben sadece blogunuza bir göz attım-O ilginç görünüyor.

لقد ألقيت نظرة على مدونتك - تبدو مثيرة للإهتمام.

Bir kısmı göz göze gelince korkup kafayı öne eğdi.

وبعضهم خافوا عندما تلاقت أعيننا وأحنوا رؤوسهم إلى الأمام.

İnsan beyninin karmaşıklığı göz önüne alındığında bu hiç şaşırtıcı değil.

وهذا ليس مفاجئ ,نظرا لمدى تعقيد الدماغ البشري.

Acaba gidip buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

‫تُرى هل هذا يستحق الفحص؟‬ ‫هيا نذهب لإلقاء نظرة!‬

Arkamı döndüğümde bir çift güzel yeşil göz aşağıdan bana bakıyordu

‫واستدرت إلى الوراء فرأيت هذين‬ ‫العينين الخضراوين الجميلتين تحتي تماماً.‬

Ve gelecek için iyi olan icatları göz ardı etmek çok kolay.

وتُهمل ما ينفعها من تطوير اختراعاتٍ للمستقبل.

- Biz onun gençliğini hesaba katmalıyız.
- Biz onun gençliğini göz önüne almalıyız.

علينا أن نأخذ شبابه بعين الاعتبار.

Insanlar tarafından haksızca göz ardı edilmiş önemli bir problemi arayıp bulun,

جرب العثور على واحدة متجاهله بظلم من قبل الغير،

Göz ardı edildi. Orduyu felaket sararken, Berthier görevini yerine getirmeye devam etti.

تم تجاهله. عندما اجتاحت الكارثة الجيش ، واصل برتيه أداء واجبه.

- Okula kedini getirmen yasaktır.
- Okula kedini getirmene göz yumulmaz.
- Okula kedini getirmene müsaade edilmez.

غير مسموح لك أن تحضر قطك إلى المدرسة.

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

النسيم العليل يداعب الأوراق حيث تلمع النجوم وتتوهج أشعة الضوء

- Sami, Leyla'nın e-postasını yok saydı.
- Sami, Leyla'nın e-postasını görmezden geldi.
- Sami, Leyla'nın e-postasını önemsemedi.
- Sami, Leyla'nın e-postasını göz ardı etti.

تجاهل سامي رسالة ليلى الإلكترونيّة.