Translation of "Votar" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Votar" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Querés votar?
- ¿Quieres votar?

Oy vermek ister misin?

- No olviden votar.
- No olvides votar.

Oy vermeyi unutma.

Queremos votar.

Biz oy vermek istiyoruz.

- Podría votar por Tom.
- Yo podría votar por Tom.

Tom'a oy verebilirim.

¿Tenés edad para votar?

Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?

Me abstuve de votar.

Oy kullanmaktan kaçındım.

¿Por quién debería votar?

Kime oy vermeliyim?

Me abstengo de votar.

Oylamada çekimserim.

Estoy preparado para votar.

Oy vermek için hazırım.

¿Por quién vas a votar?

Kime oy vereceksin?

¿A quién vas a votar?

Kim için oy veriyorsun?

Ahora estoy habilitado para votar.

Artık oy vermek için uygunum.

Tom se abstuvo de votar.

Tom oylamada çekimser kaldı.

Si yo tuviera veinte, podría votar.

Yirmi yaşında olsam oy verebilirim.

Tom tiene edad suficiente para votar.

Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.

Tom tiene el derecho a votar.

- Tom oy verme hakkına sahiptir.
- Tom'un oy kullanma hakkı var.

- Él no tiene la edad mínima para votar.
- Él no tiene edad suficiente para votar.

O, oy vermek için yeterince yaşlı değil.

En lugar de votar en las presidenciales,

nerdeyse çekimser kalacaktım,

Tom dice que no va a votar.

Tom oy kullanmayacağını söylüyor.

Algunos votantes esperaron por horas para votar.

Bazı seçmenler oy vermek için saatlerce bekledi.

No pienso votar en la próxima elección.

Önümüzdeki seçimlerde oy kullanmayı planlamıyorum.

- Vamos a votar otra vez.
- Votemos otra vez.

Bir oy daha alalım.

Tom no podía decidir por quién debería votar.

Tom kime oy vermesi gerektiğine karar veremedi.

Algunos países hacen obligatorio votar en las elecciones.

Bazı ülkeler oy vermeyi zorunlu kılar.

Tom y Mary están planeando votar al mismo candidato.

Tom ve Mary aynı adaya oy vermeyi planlıyor.

Tom se preguntó a quién tendría pensado votar Mary.

Tom, Mary'nin kim için oy vermeyi planladığını merak etti.

La constitución fue enmendada para que las mujeres pudieran votar.

Kadınların oy verebilmesi için anayasa değiştirildi.

Es una campaña para alentar a los jóvenes a votar.

Gençleri oy vermeye teşvik edecek bir kampanyadır.

Lo otro que nos enseñó Ross es que votar es sumamente importante.

Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.

La nueva ley priva a las minorías religiosas de su derecho a votar.

Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.

No se puede votar por la salida de un dictador, se le debe derrocar.

Diktatörler oylanamaz, onlar dışarı atılmalı.

En cualquier caso hay que votar sí en el referéndum del 18 de febrero.

Herhangi bir durumda, senin 18 Şubat referandumda "evet" oyu vermen gerekiyor.