Translation of "Viniera" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Viniera" in a sentence and their turkish translations:

- Él me rogó que viniera.
- Me rogó que viniera.

O gelmemi rica etti.

Quería que viniera Tom.

Tom'un gelmesini istedim.

Le dije que viniera.

Ona gelmesini söyledim.

Tom me rogó que viniera.

Tom, gelmek için bana yalvardı.

Ella me rogó que viniera.

Gelmem için yalvardı.

Tom esperaba que Mary viniera.

Tom, Mary'nin gelmesini umuyordu.

No esperaba que Mary viniera tan pronto.

Mary'nin bu kadar çabuk geleceğini beklemiyordum.

Quería que ella viniera aquí esta noche.

Bu akşam onun buraya gelmesini istedim.

Le dije a Tom que no viniera.

Tom'a gelmemesini söyledim.

No puedo creer que Tom no viniera.

Tom'un gelmediğine inanamıyorum.

Le aconsejé que viniera sobre las 9:00.

Ona, dokuza kadar gelmesini tavsiye ettim.

No le pedí a Tom que viniera aquí.

Tom'dan buraya gelmesini istemedim.

¿Y si dieras un discurso y nadie viniera?

Bir konuşma yapsan ve hiç kimse gelmese ne olur?

Le dije a Tom que no viniera aquí.

Tom'a buraya gelmemesini söyledim.

- Le dije que viniera.
- Le dije que venga.

Ona gelmesini söyledim.

Tom pidió a Mary que viniera de nuevo.

Tom Mary'den tekrar gelmesini istedi.

Tom quería que Mary viniera a su fiesta.

Tom Mary'nin onun partisine gelmesini istedi.

Debiste haberme dicho que querías que yo viniera solo.

Sen bana yalnız gelmek istediğini söylemeliydin.

Es posible que él viniera aquí cuando era niño.

Gençken, onun buraya gelmiş olması mümkündür.

María no quería que Tom viniera a la fiesta.

Mary, Tom'un partiye gelmesini istemedi.

Le llamé por teléfono para que viniera de inmediato.

Derhal gelmesi için ona telefon ettim.

A Tom le gustaría que Mary viniera a visitarle.

Tom, Mary'nin uğramasını diliyor.

Los demás reaccionarían y actuarían como les viniera en gana.

İnsanlar tepki gösterecekler ve istediklerini yapacaklar.

Él pidió que yo viniera aquí otra vez esta tarde.

O bu öğleden sonra buraya tekrar gelmemi istedi.

Le pedí a Tom que viniera ayer, pero no vino.

Dün Tom'un gelmesini istedim ama o gelmedi.

¿Quién te dijo que le dijeras a Tom que viniera?

Kim Tom'a gelmesini söylemeni söyledi?

Tom quería que viniera a desayunar así que lo hice.

Tom kahvaltı için gelmemi istedi, bu yüzden geldim.

Le pedí que viniera conmigo, y él estuvo de acuerdo.

Ona benimle gelmesini rica ettim ve o kabul etti.

Parecía improbable que Tom no viniera al cumpleaños de Mary.

Tom'un Mary'nin doğum günü partisine gelmemesi olası görünmüyordu.

¿Esa es la razón por la que no querías que viniera?

Gelmemi istememenin nedeni bu mu?

Tom no esperaba que María viniera tan temprano por la mañana.

Tom Mary'nin sabah o kadar erken geleceğini ummamıştı.

- Le pedí a Tom que viniera.
- Le pedí a Tom que viniese.

Tom'un gelmesini istedim.

Tom le dio diez mil dólares a un famoso cantante para que viniera al restaurante a cantar el "cumpleaños feliz".

Tom "Doğum günün kutlu olsun" şarkısını söylemeye restorana gelmesi için ünlü bir şarkıcıya on bin dolar verdi.

- No se suponía que vinieras hoy.
- No se suponía que viniera hoy.
- No se suponía que vinieran hoy.
- No se suponía que vinierais hoy.

Bugün gelmen gerekmiyordu.

- Tom le pidió a Mary venir a Boston.
- Tom le pidió a Mary que viniera a Boston.
- Tom le pidió a Mary que se llegara hasta Boston.

Tom Mary'nin Boston'a gelmesini istedi.