Translation of "Vieron" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Vieron" in a sentence and their turkish translations:

- Ellos te vieron.
- Te vieron.

Onlar seni gördü.

Me vieron.

Görüldüm.

No nos vieron.

Onlar bizi görmediler.

Vieron a Tom.

Tom'u gördüler.

Le vieron robando galletas.

Kurabiyeleri çalarken belirlendi.

Creo que te vieron.

Sanırım onlar seni gördü.

- Me vieron.
- Me veían.

Onlar beni gördüler.

Ellos no vieron nada.

Hiçbir şey görmediler.

Ellas también lo vieron.

Onlar da onu gördü.

Ellos nos vieron ayer.

Onlar dün bizi gördüler.

¿Vieron lo que pasó ahí?

Ne olduğunu gördünüz mü?

Los marineros vieron tierra firme.

Denizciler karayı gördü.

Creo que ellos me vieron.

Sanırım onlar beni gördü.

Los guardias no nos vieron.

Gardiyanlar bizi görmedi.

Tom y Mary vieron cebras.

Tom ve Mary zebraları gördüler.

Nuestros voluntarios vieron películas muy desagradables ...

Gönüllülerimiz fazlasıyla tatsız filmler izledi

Se sorprendieron cuando vieron tanques rusos

Rus tanklarını gördüklerinde ise şok olmuşlardı

Lo vieron salir de la casa.

Onun evden çıktığı görüldü.

Le vieron entrar en la habitación.

Onlar onu odaya girerken gördüler.

Nos vieron al bajarse del tren.

Onlar trenden inerken bizi gördü.

Los guardias no vieron a Tom.

Gardiyanlar Tom'u görmedi.

Ellos vieron que no tenían alternativa.

Seçeneklerinin olmadığını anladılar.

- ¿Qué película visteis?
- ¿Qué película vieron?

Hangi filmi izlediler?

Algunos vieron en ellos una nueva legalización de las desviaciones, algunos vieron en ellos un

gördüklerinde, bazıları sapmaların yeni bir yasallaştırılmasını gördüler, bazıları bunlarda

Porque lo vieron como un proyecto vacío

Çünkü boş proje olarak görüyorlardı

Varias estrellas se vieron en el cielo.

Gökyüzünde görülebilecek birçok yıldız vardı.

La vieron en un restaurante con su amante.

O, sevgilisi ile bir restoranda görüldü.

- ¿No viste al hombre?
- ¿No vieron al hombre?

Adamı görmedin mi?

Sonaron la alarma cuando vieron al enemigo acercándose.

Onlar düşmanın yaklaştığını görünce alarm çaldılar.

- ¿Habéis visto a Tom?
- ¿Ustedes vieron a Tom?

- Siz arkadaşlar Tom'u gördünüz mü?
- Tom'u gördünüz mü?

Algunos compañeros de clase me vieron dándole chocolate.

Bazı sınıf arkadaşları benim ona çikolata verdiğimi gördü.

Estoy segura de que Uds. también vieron este dolor:

Biliyorsun, acıyı sen de gördün.

Lo vieron comerse un trozo de torta en secreto.

O gizlice bir parça kek yerken görüldü.

Vieron a Pedro hablando con la profesora de arte.

Onlar Pedro'yu sanat öğretmeniyle konuşurken gördüler.

Posiblemente, ellos vieron cuando nuestro barco entraba en el puerto.

Muhtemelen gemimizin limana geldiğini gördüler.

Los horarios de trenes se vieron trastornados por la tormenta.

Tren saatleri fırtına yüzünden altüst olacak.

¿Vieron alguna vez un tipo con una camiseta blanca sin mangas,

Kasları olmayan ama kas desenli beyaz kolsuz bir kıyafet

Este niño impresionó a los que vieron la belleza del ángel.

Bu çocuk meleğin güzelliği görenleri hayran bıraktı

Pero lo más increíble que vieron fue su planeta de origen.

Ama gördükleri en inanılmaz şey ana gezegenleri idi.

Ellos se dieron por vencidos cuando vieron que estaban por perder.

Onlar kaybettiklerini anladıklarında vazgeçtiler.

Los maestros vieron la nota y se lo preguntaron a sus alumnos,

Öğretmenler notu gördüler ve öğrencilerine sordular,

¿Cuándo fue la última vez que vieron un selfie en un funeral?

En son ne zaman cenaze töreninde paylaşılan bir selfie gödünüz?

La película que Tom y Mary vieron juntos tuvo un final feliz.

Tom ve Mary'nin birlikte izlediği filmin mutlu bir sonu vardı.

Tom y María se vieron al espejo que colgaba en la pared.

Tom ve Mary duvarda asılı aynada kendilerini gördüler.

Y entonces más maestros la vieron, más gente les preguntó a sus alumnos

daha fazlası gördükçe daha fazlası sordu,

Y eso suele ser una señal de que vieron una fuente de comida.

Bu genelde bir yiyecek kaynağı bulduklarını gösterir.

En el momento en que ellos me vieron me saludaron con la mano.

Beni gördükleri anda el salladılar.

Que vieron destellos de brillantez, pero también oportunidades perdidas, una avaricia impactante y una renuencia

Parlaklık kıvılcımlarının görüldüğü, ancak aynı zamanda şansların kaçırıldığı, şok edici açgözlülüğün ve

Fraude de lo que llamaron prostitución, y otros vieron en una versión similar al matrimonio

fuhuş dedikleri sahtekarlığı gördü ve diğerleri Şiiler için ortak

- ¿Dónde lo viste a Tomás?
- ¿Dónde lo vio a Tomás?
- ¿Dónde lo vieron a Tomás?

Tom'u nerede gördün?

De solucionar la crisis en los puentes, hasta que los franceses se vieron obligados a retirarse.

Fransızlar geri çekilmeye zorlanana kadar köprülerdeki krizi çözmeye çalışmakla sınırlıydı .

Los planes para unirse al negocio familiar se vieron frustrados por la Revolución Francesa, cuando Suchet, un

Aile işine katılma planları, ateşli bir cumhuriyetçi olan Suchet'in Lyon Ulusal Muhafızlarının süvarisine katılmasıyla

- ¿No has visto mis llaves?
- ¿No vieron mis llaves?
- ¿No viste mis llaves?
- ¿No vio mis llaves?

Anahtarlarımı görmedin mi?

- ¿Viste la silla de ruedas del abuelo?
- ¿Has visto la silla de ruedas del abuelo?
- ¿Vieron la silla de ruedas del abuelo?

Dedemin tekerlekli sandalyesini gördün mü?

Los soldados lo arrestaron, le vendaron los ojos, luego lo llevaron detrás de su vehículo y uno de los soldados apuntó a su pierna y le disparó. Esta escena fue filmada y millones de personas de todo el mundo la vieron.

Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.