Translation of "Trabajó" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Trabajó" in a sentence and their turkish translations:

No trabajó.

Çalışmadı.

Tom trabajó.

Tom çalıştı.

Trabajó mucho.

O çok çalışıyordu.

Él trabajó y trabajó, hasta que enfermó.

O, hastalanana kadar sürekli çalıştı.

Él trabajó duro.

O çok çalıştı.

Ella trabajó duro.

O çok çalıştı.

- ¿Cuánto tiempo trabajó Tom acá?
- ¿Cuánto tiempo trabajó aquí Tom?

Tom burada ne kadar süre çalıştı?

- Mi madre siempre trabajó duro.
- Mi mamá siempre trabajó duro.

Annem her zaman sıkı çalıştı.

Tomás trabajó horas extra.

Tom fazla mesai yaptı.

Él trabajó de alcalde.

O, belediye başkanı olarak görev yaptı.

Él trabajó muy duro.

O, çok çalıştı.

Tom trabajó para Mary.

Tom, Mary için çalıştı.

Ella trabajó en Bélgica.

O Belçika'da çalıştı.

Él trabajó duro ayer.

Dün sıkı çalıştı.

- Él trabajó para un hombre rico.
- Ella trabajó para un hombre rico.

O, zengin bir adam için çalıştı.

Trabajó allí era muy rico

orada çalıştı çok zengin oldu

Tom trabajó toda la noche.

Tom bütün gece çalıştı.

Tom trabajó como un enloquecido.

Tom bir deli gibi çalıştı.

Trabajó pese a estar cansado.

Yorgun olmasına rağmen, çalıştı.

Tom trabajó día y noche.

Tom, gece gündüz çalıştı.

Ella trabajó toda la noche.

O, gece boyunca çalıştı.

- Trabajó mucho.
- Él trabajaba mucho.

O çok çalışıyordu.

Ella trabajó durante varias horas.

Birkaç saat çalıştı.

¿Cuántos años trabajó aquí Tom?

Tom burada kaç yıl çalıştı?

Tomás trabajó toda su vida.

- Tom tüm hayatı boyunca çalıştı.
- Tom hayatı boyunca çalıştı.

Él trabajó durante varias horas.

O, birkaç saat boyunca çalıştı.

Trabajó en algunos trabajos pequeños más

Birkaç küçük işte daha çalıştı

Trabajó demasiado y se puso enfermo.

Çok çalıştı, ve hasta oldu.

Ella trabajó para un hombre rico.

O, zengin bir adam için çalıştı.

Tom trabajó duro todo el verano.

Tom yaz boyunca çok çalıştı.

El lunes pasado Tom no trabajó.

Tom geçen Pazartesi çalışmadı.

Tom trabajó todo el día ayer.

Tom dün bütün gün çalıştı.

Él trabajó todo el día ayer.

O, dün bütün gün çalıştı.

Tom trabajó por casi tres horas.

Tom neredeyse üç saat boyunca çalıştı.

Ella trabajó duro para ahorrar dinero.

Para biriktirmek için çok çalıştı.

Él trabajó para un hombre rico.

- O, zengin bir adam için çalıştı.
- Zengin bir adam için çalıştı.

Él lo logró porque trabajó mucho.

- O çok çalıştığından dolayı başardı.
- O, sıkı çalıştığı için başardı.

Tom trabajó tres años para mí.

- Tom üç yıl benim için çalışmıştı.
- Tom üç sene bende çalışmıştı.

- Trabajó duro para hacer feliz a su hijo.
- Trabajó duro para hacer feliz a su hija.

Çocuğunu mutlu etmek için çok çalıştı.

Mimar Sinan luego trabajó en el fortalecimiento

Mimar Sinan daha sonrasında güçlendirme çalışmalarını da yaptı

Ella trabajó duro para terminar la tarea.

İşi yaptırmak için çok çalıştı.

Él trabajó duro para obtener el premio.

O, ödül almak için çok çalıştı.

Él trabajó con más entusiasmo que nunca.

O, her zamankinden daha çok çalıştı.

Él trabajó hasta tarde en la noche.

O, geceye kadar çok çalıştı.

No trabajó el domingo por la noche.

O, Pazar gecesi çalışmadı.

Trabajó un año y medio en Holanda.

Bir buçuk yıl Hollanda'da çalıştı.

Tom trabajó como salvavidas durante el verano.

Tom yaz boyunca bir cankurtaran olarak çalıştı.

Tom una vez trabajó como guía turístico.

Tom bir zamanlar bir turist rehberi olarak çalıştı.

Tomás trabajó muy duro toda su vida.

Tom hayatı boyunca çok çalıştı.

- No estudió para nada.
- Eso jamás trabajó.

O hiç çalışmadı.

Tom una vez trabajó en una panadería.

Tom bir zamanlar bir fırında çalıştı.

Él trabajó incansablemente para ahorrar más dinero.

Daha fazla para biriktirmek için sıkı çalıştı.

Tom trabajó por semanas en ese proyecto.

Tom o projede üç hafta çalıştı.

Tom no trabajó el lunes por la noche.

Tom pazartesi gecesi çalışmadı.

Tomás trabajó la mayor parte de su vida.

Tom hayatının çoğunda çalıştı.

Amy trabajó en el jardín el sábado pasado.

Amy geçen Cumartesi bahçede çalıştı.

Trabajó con ellos con sangre, sudor y lágrimas.

onlarla kan, ter ve göz yaşları içinde çalıştılar.

Él trabajó desde la mañana hasta la noche.

O, sabahtan akşama kadar çalıştı.

Ella trabajó en un negocio en el verano.

Yaz için bir mağazada iş buldu.

Cada uno trabajó de acuerdo a su capacidad.

- Herkes kendi kabiliyetine göre çalıştı.
- Herkes kendi yeteneğine göre çalıştı.

- Trabajaste más que yo.
- Usted trabajó más que yo.

Benden daha çok çalıştın.

Tom trabajó en una granja en el verano pasado.

Tom geçen yaz bir çiftlikte çalıştı.

Tom trabajó para una compañía de construcción en Boston.

Tom Boston'da bir yapı şirketi için çalıştı.

Tom trabajó todo el día y estaba completamente exhausto.

Tom bütün gün çalıştı ve tamamen bitkin düştü.

Ella trabajó de instructora de aeróbicos en sus veintes.

O yirmili yaşlarda bir aerobik eğitmeni olarak çalıştı.

Tom trabajó hasta que estuvo demasiado cansado para continuar.

Devam edemeyecek kadar yoruluncaya kadar Tom çalıştı.

Trabajó día y noche para que su familia viviera cómoda.

Ailesi konfor içinde yaşayabilsin diye gündüz ve gece çalıştı.

Él trabajó muy duro por el bien de su familia.

Ailesi için çok çalıştı.

Él trabajó duro con el propósito de comprar un auto extranjero.

O yabancı bir araba satın alma amacı için çok çalıştı.

- ¿Mary vive al lado del conductor de autobús con el que trabajó John?
- ¿Mary vive al lado del conductor de autobuses que trabajó con John?

Mary John'la çalışmış olan otobüs şoförünün yan dairesinde mi oturuyor?

- Él trabajó para un hombre rico.
- Él trabajaba para un hombre rico.

- O, zengin bir adam için çalıştı.
- Zengin bir adam için çalıştı.

Todo el mundo que trabajó en ese proyecto se convirtió en millonario.

Bu projede çalışan herkes milyoner oldu.

- Él trabajaba día y noche, y cayó enfermo.
- Trabajó demasiado y se puso enfermo.

Çok çalıştı, ve hasta oldu.

Trabajó con él durante 17 años hasta que los franceses se hicieron cargo de Milán.

Milano Fransızlar tarafından ele geçirilinceye kadar 17 sene boyunca yanında çalıştı

Trabajó por un tiempo para el papado en Roma desde el final de este tratado

Bu antlaşmadan sona Roma'da papalık için bir süre çalıştı

En la batalla de Aboukir, la infantería de Lannes trabajó con la caballería de Murat

Aboukir Savaşı'nda Lannes'ın piyadeleri , Osmanlı ordusunu ezici bir yenilgiye uğratmak için

A pesar de su propia salud deficiente a raíz de la retirada, Berthier trabajó duro para salvar los

Geri çekilmenin ardından kendi sağlığının kötü olmasına rağmen Berthier , ordunun kalıntılarını

Al final de su vida, Hokusai vivía en la miseria, solo con su hija, y trabajó hasta su muerte.

Hayatının sonunda, Hokusai kızı ile sefalet içinde yalnız yaşadı ve ölünceye kadar çalıştı.

- Ha trabajado en la embajada tres meses.
- Trabajó en la embajada durante tres meses.
- Él laburó tres meses en la embajada.

Üç aydır elçilikte çalışıyor.

- La madre Teresa era una monja católica que vivía y trabajaba en Calcuta, en la India.
- La Madre Teresa era una monja católica que vivió y trabajó en Calcuta, India.

Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.