Translation of "Toman" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Toman" in a sentence and their turkish translations:

Que toman Matemáticas Estándar

20 yılı aşkın bir zaman diliminde

Ellos toman sus espaldas

alıyorlar sırtlarına

Los pájaros toman agua.

Kuşlar su içer.

Bien, toman el guante de látex, lo ajustan aquí, toman la cabeza,

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Toman el guante de látex, lo ajustan sobre esto, toman la cabeza,

Lateks eldivenimizi alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

O incluso toman las armas.

Hatta bazen silahlanıyorlar bile.

Los veladores toman mucho café.

Gece bekçileri çok kahve içiyorlar.

Bien, toman el guante de látex, lo ajustan sobre esto, toman la cabeza,

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Algunos toman una ruta más directa.

Kimisiyse daha direkt bir rota tercih ediyor.

Si no se toman buenas decisiones.

ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatıyor.

Porque las decisiones se toman conjuntamente

Çünkü kararlar ortak alınır

¿Qué toman los chinos para desayunar?

Çinliler kahvaltıda ne yer?

Muchas lenguas toman palabras del inglés.

- Birçok dil İngilizceden kelime alır.
- Birçok dil, İngilizceden kelime ödünç alır.

Los italianos a menudo toman café.

İtalyanlar genellikle kahve içerler.

Y, en algunos lugares, toman el control.

Bazı yerleri de ele geçirmeye başlamışlardır.

Cuando se toman todas estas medidas, nuestro

bütün bu önlemler alındığında bizim

Ellos toman el té a las cinco.

Onlar saat beşte çay içerler.

A veces las personas toman decisiones ilógicas.

İnsanlar bazen mantıksız kararlar verirler.

¿Siguen siendo hombres los que no toman?

- İçki içmeyen adama adam mı denir?
- İçki içmeyen erkek erkek midir?

Por eso sus labios toman forman de "o"

İşte bu yüzden ağzın “o” şeklini alır.

Actitudes sociales muchas veces toman generaciones para cambiar.

Toplumsal tutumlar genellikle nesilleri değişime götürür.

- La mayoría de los japoneses toman agua de la canilla.
- La mayoría de los japoneses toman agua de la llave.

Çoğu Japon, suyu musluktan içer.

Los dentistas toman rayos x para examinar tus dientes.

Diş hekimleri dişlerinizi incelemek için röntgen çekerler.

Así es como muchas decisiones se toman hoy en día.

günümüzde işle ilgili birçok karar bu şekilde alınıyor.

Y esto, suponiendo que se toman todas las calorías excedentes

Bu arada Kuzey Amerika, Güney Amerika

Incluso si toman precauciones para evitar contacto con otras personas?

insanlarla sınırlı temasa dikkar ederek?

"¿Por qué rompiste mi jarrón?" "Donde las dan las toman."

"Neden benim vazomu kırdın?" "Kısasa kısas."

Las cosas usualmente toman más tiempo de lo que esperas.

İşler genellikle beklediğinden daha uzun sürer.

Bien descansadas y bien comidas, las tropas cartagineses toman el campo.

İyi dinlenmiş ve karnı tok Kartacalılar muharebe meydanına hazırlar.

Cuando las plantas verdes toman dióxido de carbono de la atmósfera

kullandıkları fotosentez işlemi yoluyla

La mayoría de los japoneses se toman un baño cada día.

Birçok Japon her gün banyo yapar.

Y estas funciones se definen, en parte, por las vías que toman.

Bu işlevler de kısmen, geçtikleri nöral yollarla ilgili.

Además, no todos los adolescentes del mundo toman riesgos del mismo nivel.

Üstelik dünyadaki tüm ergenler aynı düzeyde risk almazlar.

Al discutir sobre esos hechos se lo toman como un ataque personal.

gerçeği tartışmak kişisel bir saldırıdır.

Ellos asaltan el asentamiento tribal y toman todas sus provisiones de invierno.

Kabile şehrini yakıp yıktılar ve bütün kışlık levazımlara el koydular.

Buenos recuerdos y se toman en serio los recuerdos y los transmiten.

güzel anıları var ve anıları ciddiye alıyorlar ve onları başkalarına aktarıyorlar.

Puede ser el problema de seguir ríos. Toman el camino de menor resistencia.

Nehirleri takip etmenin en büyük sorunu budur. Her zaman en az direncin olduğu yoldan giderler.

Imagina que los cristianos toman la Kaaba y la convierten en una iglesia

düşünün ki Kabeyi Hristiyanlar ele geçiriyor ve orayı kiliseye çeviriyorlar

¿Sabía usted que los hombres que toman regularmente píldoras anticonceptivas no se embarazan?

Düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanan erkeklerin hamile kalmadıklarını biliyor muydun?

¿Sabías que los hombres que toman regularmente la píldora anticonceptiva no se quedan embarazados?

Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?

- Muchos jóvenes japoneses toman pan para almorzar.
- Muchos jóvenes japoneses comen pan como desayuno.

Japonya'daki birçok genç insan kahvaltıda ekmek yer.

- Él es del tipo de hombres que no toman muy en serio a las mujeres.
- Él es de esa clase de hombres que toman a las mujeres no muy en serio.

O, kadınları ciddiye almayan adam tipidir.

Las funciones seno y coseno toman valores entre -1 y 1 (incluyendo -1 y 1).

Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).

Él es del tipo de hombres que no toman muy en serio a las mujeres.

O, kadınları ciddiye almayan erkek türüdür.

- Sé paciente y persistente. Estas cosas llevan tiempo.
- Sé paciente y persistente. Estas cosas toman tiempo.

Sabırlı ve ısrarcı ol. Bu şeyler zaman alır.