Translation of "Hagas" in Turkish

0.035 sec.

Examples of using "Hagas" in a sentence and their turkish translations:

- Hagas lo que hagas, no llores.
- Hagas lo que hagas no llorés.

Ne yaparsan yap, ağlama.

Hagas lo que hagas, no olvides esto.

Ne yaparsan yap, bunu unutma.

No lo hagas, hermoso hermano, no lo hagas

yapmayın güzel kardeşim yapmayın

- ¡No hagas el ridículo!
- No hagas el tonto.

Aptal numarası yapma.

- ¡No me hagas reír!
- No me hagas reír!

Beni güldürme!

No hagas esto

Bunu yapmayın

No hagas preguntas.

Sorular sorma.

¡No lo hagas!

Yapmayın!

No lo hagas.

Bunu yapma.

No hagas muecas.

Surat asma.

No hagas eso.

Bunu yapma!

- No hagas eso, por favor.
- Por favor, no lo hagas.

Lütfen bunu yapma.

- ¡No hagas ruido!
- ¡No hagas ningún ruido!
- No hagan ruido.

Gürültü yapmayın.

No lo hagas mas

Yapmayın artık

¡No me hagas daño!

Beni incitme!

No hagas demasiadas preguntas.

Çok fazla soru sorma.

No me hagas reír.

Beni güldürme.

No hagas tanto ruido.

Bu kadar gürültü yapmayın.

¡Mejor no lo hagas!

Onu yapmasan iyi olur.

No le hagas caso.

Onu görmezden gel.

¡No me hagas reír!

Beni güldürme!

No me hagas enojar.

Beni kızdırma.

No hagas una escena.

Olay çıkartmayın.

¿Qué quieren que hagas?

Onlar ne yapmanı istiyor?

No hagas el tonto.

- Homurdanmayı bırak.
- Aptal numarası yapma.

No me hagas llorar.

Beni ağlatma.

No hagas ninguna tontería.

Aptalca bir şey yapma.

No lo hagas, Tom.

Onu yapma, Tom.

No me hagas quedar.

Beni alıkoyma.

¡Mejor no hagas eso!

Onu yapmaman daha iyidir!

No hagas otra pregunta.

Başka soru sorma.

No hagas ruido acá.

Burada gürültü yapmayın.

No hagas movimientos bruscos.

Ani hareket yapmayın.

Hagas lo que hagas, no debes dejar caer el teléfono nuevo.

Ne yaparsan yap, yeni telefonunu düşürme.

¡Hagas lo que hagas, no dejes la tapa del retrete abierta!

Ne yaparsan yap tuvaletteki kapağı açık bırakma!

- No lo hagas.
- No hagas esto.
- No hagan esto.
- No hagáis esto.

Bunu yapma.

Espero que no hagas eso.

Umarım onu yapmazsın.

No te hagas el muerto.

Ölü numarası yapma.

No hagas preguntas tan difíciles.

Böyle zor sorular sormayın.

No me hagas hacer esto.

Bana bunu yaptırma.

Me gusta que hagas eso.

Sen bunu yaparken hoşuma gidiyor.

Nadie quiere que hagas eso.

Hiç kimse onu yapmanı istemiyor.

No hagas el tonto, Tom.

- Anlamazdan gelme, Tom.
- Aptalı oynama, Tom.

No hagas ruido. Estoy estudiando.

Hiç gürültü yapmayın, ders çalışıyorum.

No lo hagas por mí.

Bunu benim için yapma.

No lo hagas un hábito.

Bunu bir alışkanlık haline getirme.

No me hagas parar aquí.

Beni burada durdurma.

No me hagas volver ahí.

Beni oraya geri döndürme.

Cuanto antes lo hagas, mejor.

Onu ne kadar erken yaparsan, o kadar iyi.

- No hagas las cosas por la mitad.
- No hagas las cosas a medias.

İşleri yarım yamalak yapma.

- Tom quiere que le hagas un favor.
- Tom quiere que le hagas una gauchada.

Tom senin ona bir iyilik yapmanı istiyor

- No hagas nada de lo que puedas arrepentirte.
- No hagas nada de lo que te arrepentirías.
- No hagas nada que vayas a lamentar.

Pişman olacağın bir şeyi yapma.

No hagas las cosas a medias.

Hiçbir işi yarım yamalak yapma.

No hagas de él un enemigo.

Onu kendine düşman etme.

Quiero que me hagas un favor.

Bana bir iyilik yapmanı istiyorum.

No hace falta que hagas eso.

Bunu yapmak zorunda değilsin.

No me hagas perder mi paciencia.

Sabrımı taşırma.

No te hagas la idea errónea.

Yanlış fikir alma.

No hagas preguntas, solo sigue órdenes.

Sorular sormayın. Sadece emirlere uyun.

No hagas preguntas, solo ven conmigo.

Soru sorma ve sadece benimle gel.

Creo que quieren que lo hagas.

Sanıyorum onlar bunu yapmanı istiyorlar.

Quiero que hagas algo por mí.

- Benim için bir şey yapmanı istiyorum.
- Benim için bir şey yapmanızı istiyorum.

Tom no quiere que hagas eso.

Tom onu yapmanı istemiyor.

Hay algo que necesito que hagas.

Yapmanı istediğim bir şey var.

Es mejor que lo hagas ahora.

Onu şimdi yapman, senin için daha iyi.

Espero que hagas los arreglos necesarios.

Ben tüm gerekli düzenlemeleri yapmanızı bekliyorum.

- ¡No lo hagas!
- ¡No lo haga!

- Onu yapma.
- Yapmayın!
- Yapma!

Sí, quiero que tú lo hagas.

- Evet, bunu yapmanı istiyorum.
- Evet, bunu yapmanızı istiyorum.

¿Qué impide que hagas un estudio?

Senin bir çalışma yapmanı ne durduruyor?

No me hagas halar el gatillo.

Bana tetiği çektirme.

No puedo dejar que hagas esto.

Bunu yapmana izin veremem.

No quiero que hagas eso, Tom.

Bunu yapmanı istemiyorum, Tom.

Quiero que hagas esto tú solo.

- Onu yalnız yapmanı istiyorum.
- Bunu yalnız yapmanızı istiyorum.
- Bunu kendi kendine yapmanı istiyorum.

No hagas ruido cuando comes sopa.

Çorba yerken ses yapma.

- ¡Sam, no!
- ¡No lo hagas, Sam!

Sam, yapma!

Tom quiere que lo hagas tú.

Tom bunu yapmanı istiyor.

Ya no necesitamos que hagas eso.

Artık onu yapmana ihtiyacımız yok.

- No hagas nada hasta que llegue ahí.
- No hagas nada antes de que esté ahí.

Ben oraya varana kadar hiçbir şey yapma.

- Por favor, no me hagas pedírselo a Tom.
- Por favor, no me hagas preguntarle a Tom.

Lütfen bana Tom'a sordurma.

No hagas un alboroto por cosas insignificantes.

Küçük şeyler hakkında yaygara koparmayın.

No hagas dos cosas al mismo tiempo.

Bir anda iki şey yapma.

Es raro que tú hagas algo así.

Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.

Será mejor que hagas lo que dicen.

Onların söylediğini yapsan iyi olur.

Si no quieres hacerlo, ¡no lo hagas!

Eğer onu yapmak istemiyorsan, yapma!

Me alegra que me hagas esa pregunta.

Bana bu soruyu sorduğun için memnunum.

No hagas tanto ruido en la habitación.

Odada çok fazla gürültü yapmayın.

No le hagas perder tiempo a Tom.

Tom'un zamanını boşa harcama.

Creo que es necesario que lo hagas.

Sanırım öyle yapman gerekiyor.