Translation of "Pudimos" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Pudimos" in a sentence and their turkish translations:

- Pudimos continuar.
- Pudimos proseguir.

Devam edebiliriz.

No pudimos terminarlo

Öve öve bitiremedik ha

No pudimos ir mucho

çok gidemiyorduk yaşımız küçük annemiz çok izin vermiyordu

No, no pudimos encontrar

yok bulamadık

No pudimos evitar llorar.

Ağlamadan edemedik.

- No pudimos hacer nada por ellos.
- No pudimos hacer nada por ellas.

Onlar için bir şey yapamadık.

pudimos literalmente cambiar el mundo.

abartısız bir şekilde dünyayı değiştirebildik.

Pero, ¿pudimos rescatarla más rápido?

Peki Dana'yı daha hızlı kurtarabilir miydik?

No pudimos averiguar su paradero.

- Onun nerede olduğunu bulamadık.
- Onun bulunduğu yeri bulamadık.

No pudimos comprender su lógica.

Onun mantığını anlayamadık.

Hicimos todo lo que pudimos.

Yapabileceğimiz her şeyi yaptık.

No pudimos encontrar el problema.

Sorunu bulamadık.

No pudimos encontrar una solución.

Biz bunu çözemedik.

No pudimos localizar a Tom.

- Tom'u bulamadık.
- Tom'un yerini tespit edemedik.

Que pudimos parar, quitarme el casco

mola verip kaskımı çıkardık

Hasta que pudimos lograr su liberación

ve oğlu ile bir araya getirene kadar

pudimos cocrear la experiencia con él

yaşadığı deneyimi onunla beraber yaşayabiliyorduk,

No pudimos encontrar una imagen propia

kendisine ait bir görüntüye ise rastlayamadık

No pudimos salir por la lluvia.

Yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.

No pudimos hacer nada por ellas.

Onlar için bir şey yapamadık.

No pudimos evitar pensar que estaba muerto.

Onun ölü olduğunu düşünmekten kendimizi alamadık.

No pudimos salir a causa del tifón.

Kasırgadan dolayı dışarı çıkamadık.

No pudimos evitar sentir lástima por ella.

Onun için üzülmemek elimizde değildi.

No había nada que pudimos haber hecho.

Yapabileceğimiz bir şey yoktu.

Alguien dijo algo, pero no pudimos entenderlo.

Birisi bir şey söyledi, ama anlayamadık.

Después de una larga espera pudimos entrar.

Uzun bir bekleyişten sonra içeri girdik.

Hicimos lo mejor que pudimos para ayudarles.

Onlara yardım etmek için elimizden geleni yaptık.

Pudimos haber subestimado el talento de Tom.

Tom'un yeteneğini hafife almış olabiliriz.

- La puerta estaba con llave y no pudimos entrar.
- La puerta estaba cerrada y no pudimos entrar.

Kapı kilitliydi ve içeri giremedik.

Pudimos ver dónde se distribuyen las diferentes especies

Farklı türlerin nerede barındığını

Pudimos influenciar lo que ocurría en el stream,

Yayında olup bitenleri etkileyebiliyorduk,

No pudimos explicarlo allí, vamos a explicarlo aquí

onu orada açılamadık burada açıklayalım

Incluso pudimos ver algunos de ellos. ¡Fuimos suertudos!

bunlardan bir kaç tanesini biz görebildik bile. Şanslıyız!

No pudimos evitar reirnos del chiste del profesor.

Öğretmenin şakasına gülmekten kendimi alamadım.

Él corría tan rápido que no pudimos alcanzarlo.

O kadar hızlı koştu ki ona yetişemedik.

No pudimos jugar al tenis porque estaba lloviendo.

Yağmur yağdığı için tenis oynayamadık.

Tom y yo hicimos todo lo que pudimos.

Tom ve ben elimizden gelen her şeyi yaptık.

No pudimos observar ninguna señal significativa de ningún tipo.

hiçbir önemli sinyal bulamadık.

Hicimos todo lo que pudimos para salvar al niño.

Çocuğu kurtarmak için elimizden geleni yaptık.

Tratamos de hacerlo cambiar de idea, pero no pudimos.

Onun fikrini değiştirmesi için uğraştık fakat değiştiremedik.

Pudimos oír repicar las campanas de una iglesia cercana.

Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk.

No pudimos continuar nuestro viaje por falta de dinero.

Biz para olmadığı için yolculuğumuza devam edemedik.

No pudimos soportar escuchar el patético llanto del niño enfermo.

Biz hasta çocuğun acıklı çığlıkları dinlemeye dayanamadık.

No pudimos abrir la puerta porque estaba cerrada desde adentro.

İçeriden kilitli olduğu için kapıyı açamadık.

- No podíamos parar de reír.
- No pudimos parar de reír.

Kıkır kıkır gülmeyi durduramadık.

No pudimos comprar entradas, así que no fuimos al concierto.

Biletleri satın alamadık, bu yüzden konsere gitmedik.

La puerta estaba cerrada con llave y no pudimos entrar.

Kapı kilitliydi ve biz giremedik.

La lluvia amainó y pudimos terminar nuestro partido de tenis.

Yağmur durdu ve tenis oyunumuzu bitirebildik.

- Comimos hasta reventar.
- Comimos hasta que no pudimos comer más.

Artık yiyemeyinceye kadar yedik.

A pesar de que tratamos mucho, no pudimos vencer a Jane.

Biz sıkı çalışmamıza rağmen, Jane'i yenemedik.

No pudimos soportar la fetidez de aquella habitación repleta de basura.

O çöp dolu odanın kokuşmuşluğuna katlanamadık.

- Sólo podíamos ver la niebla.
- No pudimos ver nada más que niebla.

Sisten başka bir şey göremedik.

Al menos pudimos conseguir algo del veneno necesario para los antídotos del hospital.

En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.

Gracias al buen clima, nosotros pudimos realizar toda la cosecha en un día.

Güzel hava sayesinde, tüm ürünleri bir gün içinde hasat edebildik.

Al menos pudimos conseguir algo del veneno necesario para hacer antídotos para el hospital.

En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.

- No pudimos ir allí porque no teníamos coche.
- No podíamos ir allí porque no teníamos coche.

Biz bir arabamız olmadığı için oraya gidemedik.