Translation of "Puntual" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Puntual" in a sentence and their turkish translations:

Él es puntual.

- O, dakiktir.
- O dakik.

No fui puntual.

Dakik değildim.

Tom es puntual.

Tom dakik.

Espero que seas puntual.

Dakik olmanı bekliyorum.

¿Ella puede ser puntual?

O zamanında gelebilir mi?

Nuestro tren llegó puntual.

Tren zamanında vardı.

Ella nunca es puntual.

O asla zamanında gelmez.

El avión llegó puntual.

Uçak zamanında geldi.

- Sé puntual.
- Sed puntuales.

Dakik olun.

El tren salió puntual.

Tren zamanında ayrıldı.

El tren partió puntual.

Tren zamanında ayrıldı.

Mi reloj es puntual.

Saatim zamanı her zaman doğru gösterir.

Trata de ser puntual.

Dakik olmaya çalış.

Él normalmente viene puntual.

O genellikle zamanında gelir.

El tren llegó puntual.

Tren zamanında vardı.

Intento siempre ser puntual.

Her zaman dakik olmaya çalışırım.

Tom nunca ha sido puntual.

Tom hiç dakik biri olmamıştır.

Es importante que sea puntual.

Dakik olman gerektiği çok önemlidir.

Tienes suerte. El avión es puntual.

Şanslısınız. Uçak zamanında geldi.

El autobús no siempre llega puntual.

Otobüs her zaman zamanında gelmez.

Ella le aconsejó que fuera puntual.

O ona dakik olmasını tavsiye etti.

Él le aconsejó que fuera puntual.

Onun dakik olması onun tarafından tavsiye edildi.

Me gustaría que fueras más puntual.

Daha dakik olmanı istiyorum.

Paul es tan puntual como un reloj.

Paul, saat gibi dakiktir.

El avión llegó puntual a Nueva York.

Uçak New York'a zamanında vardı.

De ahora en adelante, prometo ser puntual.

Şu andan itibaren dakik olmaya söz veriyorum.

Le recomiendo a usted que sea puntual.

Size dakik olmanızı tavsiye ederim.

Comparada con su hermana, no es muy puntual.

Kız kardeşi ile karşılaştırıldığında o çok dakik değil.

- El tren llegó puntual.
- El tren llegó a tiempo.

Tren zamanında geldi.

- Tom no llega nunca a tiempo.
- Tom no es nunca puntual.

Tom asla zamanında gelmez.

- El tren salió de la estación con puntualidad.
- El tren salió de la estación puntual.

Tren zamanında istasyondan ayrıldı.

- Por lo que yo sé, él nunca ha llegado a tiempo.
- Por lo que sé, él nunca ha sido puntual.
- Que yo sepa, él no ha llegado jamás a la hora acordada.
- Según tengo entendido, él no ha sido puntual en toda su vida.

Bildiğim kadarıyla, o asla zamanında gelmedi.