Examples of using "Prestó" in a sentence and their turkish translations:
Bana 30 peso ödünç verdi.
O bana iki kitap ödünç verdi.
Banka ona 500 dolar kredi verdi.
Tom kamerasını Mary'ye ödünç verdi.
Nasihatime dikkat etmedi.
Tom, Mary'ye bir kitap ödünç verdi.
Hiç kimse bana yardım etmedi.
O, yoksullara yardım eli uzattı.
Bir arkadaş bu kitabı bana ödünç verdi.
Erkeklerden hiçbiri Mary ile ilgilenmedi.
Çağdaş Yunanca, Fransızcadan birçok kelime ödünç aldı.
Banka şirkete bir milyon dolar kredi verdi.
O yarasına baktı.
Ona bir uyarı verdim, o buna hiç dikkat etmedi.
O ne söylediğine dikkat etmedi.
- Banka şirkete bir milyon dolar kredi verdi.
- Banka şirkete bir milyon dolar borç verdi.
Hiç kimse onun söylediğine dikkat etmemiş gibi görünüyor.
Kız arkadaşına yeni daktilosunu ödünç verdi.
Bu bir çekiç. Benim değil; onu bir arkadaştan ödünç aldım.
Ben erkek kardeşime hâlâ bana geçen hafta ödünç verdiği on doları borçluyum.
Annesinin tavsiyesini küçümsedi.