Translation of "Pared" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Pared" in a sentence and their turkish translations:

- Gracias por construir esta pared.
- Gracias por erigir esta pared.

Bu duvarı inşa ettiğiniz için teşekkürler.

Estoy construyendo una pared.

Bir duvar inşa ediyorum.

- Hay moscas en la pared.
- Hay algunas moscas en la pared.

Duvarda birkaç sinek var.

- Hay muchas pinturas en la pared.
- Hay muchos cuadros en la pared.

Duvarda birçok resim vardır.

Solución simple: usar la pared.

Çözüm basit: duvara doğru git,

El clavo atravesó la pared.

Çivi duvardan geçti.

Vamos a pintar la pared.

Biz duvarı boyayacağız.

Tom está taladrando la pared.

Tom duvarı deliyor.

Lo colgó en la pared.

O onu duvara astı.

La pared está recién pintada.

Duvar yeni boyanmış.

- El retrato está colgado en la pared.
- El cuadro cuelga de la pared.

- Resim duvarda asılı duruyor.
- Resim duvarda asılıdır.

- No te apoyes contra esta muralla.
- No te apoyes contra esta pared.
- No os apoyéis contra esta pared.
- No se apoye contra esta pared.
- No se apoyen contra esta pared.

Bu duvara dayanma.

- La pared me cubría de la lluvia.
- La pared me protegía de la lluvia.

Duvar beni yağmurdan korudu.

No te apoyes en la pared.

Duvara yaslanma.

Sacaron el retrato de la pared.

Portre duvardan alındı.

Hay un mapa en la pared.

Duvarda bir harita var.

Hay una pintura en la pared.

Duvarda bir resim var.

Colgué una pintura en la pared.

Duvara bir resim astım.

¿Has taladrado la pared alguna vez?

Hiç bu duvarı deldin mi?

Pintó la pared de color rojo.

Duvarı kırmızıya boyadı.

Colgué el cuadro en la pared.

Ben tabloyu duvara astım.

Miré el calendario en la pared.

Duvardaki takvime baktım.

Entre la espada y la pared.

- İki arada bir derede.
- Kırk katır kırk satır.

Apoye la escalera contra la pared.

Merdiveni duvara doğru koy.

Mira el cuadro en la pared.

Duvardaki resme bak.

El mapa está en la pared.

Harita duvarda.

Tom se apoyó contra la pared.

Tom duvara yaslandı.

La pared colapsó con el terremoto.

Duvar depremde dayanamadı.

Hay un Picasso en la pared.

Duvarda bir Picasso vardır.

Quieren ser una mosca en la pared

Duvardaki bir sinek olmak

Si bien esta pared nos parece corriente,

Bu duvar bizim gözümüze sıradanmış gibi görünebilir

Parece una vieja escalera en esta pared.

Eski bir madenci merdivenine benziyor, duvarın bu tarafında duruyor.

Su sombra en la pared parecía triste.

Onun duvardaki gölgesi üzgün görünüyordu.

El retrato está colgado en la pared.

Resim duvarda asılı.

Él colgó un cuadro en la pared.

O, duvara bir resim astı.

Él vio una mariposa sobre la pared.

Duvarda bir kelebek gördü.

Él puso su oído contra la pared.

Kulağını duvara dayadı.

Su cama está junto a la pared.

Yatağı duvarın yanında.

Él llenó el hoyo en la pared.

Duvardaki deliği doldurdu.

Él arrojó la pelota contra la pared.

Topu duvara fırlattı.

Esta pared es más alta que esa.

Bu duvar oradakinden daha uzundur.

Había varias fotografías enmarcadas en la pared.

Duvarda çerçeveli birkaç resim vardı.

Hay alguien parado detrás de la pared.

Birisi duvarın arkasında duruyor.

El coche se estrelló contra la pared.

Araba duvara çarptı.

Trazó una línea recta en la pared.

Duvarda düz bir çizgi çizdi.

El calendario está colgado en la pared.

Takvim duvarda asılı duruyor.

Ken saltó por encima de la pared.

Ken duvarın üzerinden atladı.

La pared tiene dos metros de grosor.

Duvar, iki metre kalınlığındadır.

Tom colgó un calendario en la pared.

Tom duvara bir takvim astı.

Tom hizo un agujero en la pared.

Tom duvarda bir delik açtı.

- Tom quiere que colguemos el televisor en la pared.
- Tom quiere que colguemos la televisión en la pared.

Tom televizyonu duvara asmamızı istiyor.

Estas ondas de luz que iluminan la pared

Bu duvarı aydınlatan ışık dalgaları

Los posters fueron inmediatamente retirados de la pared.

Posterler çabucak duvarlardan söküldü.

Intentamos discernir las letras escritas en la pared.

Duvarda yazılı mektupları okumaya çalıştık.

El cuadro de la pared lo pintó Picasso.

- Duvardaki tablo Picasso tarafından yapıldı.
- Duvardaki resim Picasso tarafından yapıldı.

El cuadro está ahora colgado en la pared.

Resim şimdi duvardadır.

Tom está colgando una pintura en la pared.

Tom duvara bir resim asıyor.

Me pareció oir a alguien golpeando la pared.

Birinin duvara vurduğunu duyduğumu sandım.

¿Qué te parece mi nuevo calendario de pared?

Yeni duvar takvimimi beğendin mi?

No arrimes tanto la mesa a la pared.

Masayı duvara çok yakın koymayın.

Me pegué en el codo con la pared.

Dirseğimi duvara çarptım.

Mirad con atención el mapa de la pared.

Duvardaki haritaya dikkatlice bak.

Tom está entre la espada y la pared.

- Tom bir kaya ve sert bir yer arasına sıkıştı.
- Tom bir kaya ve sert bir yerin arasında sıkıştı.

- El cuadro de mi abuelo está colgado en la pared.
- Un retrato de mi abuelo está colgado en la pared.

Büyükbabamın resmi duvardadır.

Tenemos patentes enmarcadas en la pared de nuestra casa.

Patentlerin hepsini çerçeveletip evin duvarlarına astık.

Que se dispersan por la pared con el tiempo.

ışığın yansımaları.

Ahora, construir una pared no es rápido y fácil.

Ama bir duvar, çabucak ve kolayca inşa edilmez.

Una parte de la pared está cubierta por maleza.

Duvar kısmen sarmaşıkla kaplıdır.

¿Alguna vez has pegado un poster a una pared?

Hiç duvara bir poster yapıştırdın mı?

Tom quiere que pongamos el televisor en la pared.

Tom, TV'yi duvara yerleştirmemizi istiyor.

La ayudé a colgar la pintura en la pared.

Onun, resmi duvara asmasına yardım ettim.

Encendí el abanico y lo direccioné hacia la pared.

Ben fanı açtım ve duvara doğru yönlendirdim.

Me golpeé muy fuerte la cabeza contra la pared.

Kafamı duvara sert çarptım.

Hablar con Eliana es como hablar con la pared.

Eliana ile konuşmak bir duvarla konuşmak gibi.

- Los gatos están curiosos con el punto rojo en la pared.
- Los gatos tienen curiosidad por el punto rojo de la pared.

Kediler duvardaki kırmızı noktayı merak ediyorlar.

Y observaban la sombra de tu perfil en la pared.

ve profilinizin duvarda yaptığı gölgeye bakarlardı.

Me ofrecí para interactuar con los gráficos de la pared,

Duvardaki grafiklerle etkileşime girmek için gönüllü oldum

Un poco menos si hay una pared de por medio.

arada duvar varsa daha az bir mesafeye.

Tom no sabe quién escribió el grafiti en la pared.

Tom duvar yazısını duvara kimin yazdığını bilmiyor.

Última mesa representada en la pared de un comedor del monasterio

Bir manastırın yemek salonun duvarına resmedilmiş son akşam yemeği tablosu

Jenny lavaba la pared de la cocina dos veces al año.

Jenny yılda iki kez mutfak duvarını yıkadı.

Sus ojos se quedaron fijos en la pintura en la pared.

Onun gözleri duvardaki tuvale takıldı.

Tom ayudó a Mary a colgar un cuadro en la pared.

Tom Mary'nin duvara bir resim asmasına yardım etti.

El reloj de pared de la sala de estar es inexacto.

Oturma odasının duvar saati yanlış.

Imagínense solos en el centro exacto de una pared de 610 m

610 metre bir yapının en zorlu kısmında tek başınıza olduğunuzu düşünün,

Él sencillamente no quiere escuchar. Es igual que hablar con una pared.

O dinlemeyecektir. Onunla konuşmak tuğla bir duvarla konuşmak gibidir.

Tom y María se vieron al espejo que colgaba en la pared.

Tom ve Mary duvarda asılı aynada kendilerini gördüler.

Tenía un enorme póster de un caimán en la pared de mi cuarto.

Yatak odası duvarımda asılı dev bir timsah posteri var.

Peor que eso, abren un pasaje detrás de esa pared en ese momento

İşin daha da kötüsü o dönemde birde o duvarın arkasına bir geçit açıyorlar

- Pon la escalera contra la pared.
- Pon la escalera apoyada a la muralla.

Merdiveni duvara daya.

La pintura en la pared es la que pintó Tom el verano pasado.

Duvardaki resim Tom'un geçen yaz yaptıklarından biridir.

Tom no se dio cuenta de los agujeros de bala en la pared.

Tom duvardaki kurşun deliklerini fark etmedi.

- Me he cortado el pelo
- En la pared hay un retrato de Tom

Duvarda Tom'un bir resmi var.

Este infrasonido rebota en el dosel arbóreo y penetra la pared de los árboles.

Bu düşük frekanslı ses ağaç örtüsünden sekip duvarların oluşturduğu seti aşıyor.

- Hay un gran agujero en la muralla.
- Hay un gran agujero en la pared.

Duvarda büyük bir delik var.

Parecía estar escasa de tiempo y miraba con frecuencia al reloj de la pared.

Onun zamanı daralmış görünüyordu ve sık sık duvardaki saate göz attı.