Translation of "Simple" in Turkish

0.103 sec.

Examples of using "Simple" in a sentence and their turkish translations:

¡Es simple!

Basit!

Muy simple

çok basit

Es simple.

- Kolay.
- Basit.

- Es una tarea simple.
- Es una simple tarea.
- Es un trabajo simple.

Bu basit bir iş.

Es muy simple.

Oldukça basit.

Es realmente simple.

O gerçekten çok basit.

Era tan simple.

O çok basitti.

La teoría era simple:

Altında yatan basitti:

Usar una simple rama,

Basit bir sopa alıln.

Sin apalancamiento máquina simple

kaldıraç basit makine yok

¡Es así de simple!

bu kadar basit!

Es así de simple

bu kadar basit

Eso fue demasiado simple".

bu çok basitti ” diyor .

Soy un simple oficinista.

Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.

Empecemos con algo simple.

Basit bir şeyle başlayalım.

La respuesta es simple.

Cevap basittir.

Todo es muy simple.

Her şey son derece basit.

La misión era simple.

Görev basitti.

Soy un simple turista.

Ben sadece bir turistim.

Está a simple vista.

O, açık görüş içinde.

Es algo mucho más simple,

Sizden çok daha basit bir şey yapmanızı isteyeceğiz,

Su pregunta fue muy simple:

Sadece "günlük hayatımda

Es bastante simple, en realidad.

Cevap oldukça basit aslında.

Solución simple: usar la pared.

Çözüm basit: duvara doğru git,

Lo olvidamos, suena tan simple.

Unutuyoruz. Kulağa basit geliyor.

Bueno, esto puede sonar simple,

Bu kulağa çok basit gelebilir

Cuanto más simple el ratio,

Oran ne kadar basitse

Y la cámara simple palidece...

Ve bu kamera çipi...

Esta es una solución simple.

Bu basit bir çözüm.

Es un bloque simple básico,

Bu aslında basit bir blok

Entonces miremos, pensemos más simple

o zaman birde şöyle bakalım, daha basit düşünelim

Es una pregunta muy simple

Bu basit bir soru

Y esto es algo simple.

ve bu sadece basit bir tanesi.

¿No es simple la respuesta?

Cevap kolay değil mi?

- Esto es sencillo.
- Es simple.

- Bu basit.
- Basit.

Es tan simple como eso.

Bu onun kadar basit.

La solución era muy simple.

Çözüm oldukça kolaydı.

Su historia era bastante simple.

Hikayesi oldukça basitti.

Es un proceso muy simple.

Bu çok basit bir süreç.

Esta pregunta es muy simple.

Bu sorun çok basit.

- ¿Querés conocer mi secreto? Es muy simple...
- ¿Queréis saber mi secreto? Es muy simple...
- ¿Quieres saber mi secreto? Es muy simple...

Sırrımı bilmek ister misin? Çok basit...

- No es verdaderamente visible a simple vista.
- No se puede distinguir a simple vista.

Bu, çıplak göz için gerçekten görülebilir değil.

Mi pequeña parte fue muy simple:

Benim görevim oldukça basitti:

Y tenía un lenguaje muy simple

Karmaşık ve derin meseleleri açıklamak için

Y eso implicaba una simple sonrisa

ve bu sadece basit bir gülümsemeydi

Estoy aquí para decir algo simple,

Basit bir şey söylemek için buradayım --

Al principio dije útil o simple

başta da dedim ya kullanışlı ve basit

Y encontramos una respuesta muy simple:

ve cevabın basit olduğunu bulduk:

Cuando era una simple estudiante universitaria.

Henüz üniversitedeki ikinci yılımdı,

Nada es tan simple como parece.

Hiçbir şey göründüğü kadar kolay değildir.

Se podía ver a simple vista.

Çıplak gözle görülebildi.

El trabajo aquí es bien simple.

Buradaki iş oldukça kolaydı.

Podrías, por favor, explicarlo más simple?

Lütfen onu daha sade bir şekilde açıklar mısın?

No es tan simple como parece.

O göründüğü kadar basit değil.

¡Es simple! ¡No siempre es fácil! ¡Dios!

Basit! Her zaman kolay değil.

La justificación de John era bastante simple:

John'un gerekçesi şuydu:

El respeto puede ser tan simple como:

Saygı "İyi günler" "Günaydın"

CQ: Haces que suene muy simple, Lauran.

CQ: Çok kolaymış gibi anlatıyorsun Lauran.

No es una cosa simple de decir

denecek kadar basit bir olay değildir

Esto debería ser bastante simple de entender.

Bunu anlamak oldukça kolay olmalı.

La gramática del esperanto es muy simple.

Esperanto dilinin kuralları çok basittir.

No es tan simple como todo eso.

Bu o kadar basit değil.

Las bacterias son invisibles a simple vista.

Bakteriler çıplak gözle görülmezler.

Conducir un auto es realmente muy simple.

Araba kullanmak gerçekten çok basit.

Salvo que aquí no es tan simple.

Burası dışında, çok basit değil.

Comimos un almuerzo simple en un café.

Biz bir kafede hızlı bir öğle yemeği yedik.

Eso no es tan simple como parece.

O göründüğü kadar basit değil.

Este libro está escrito en inglés simple.

Bu kitap basit İngilizce ile yazılmış.

Esta estrella es visible a simple vista.

O yıldız çıplak gözle görülebilir.

No siempre puede percibirse a simple vista.

Çıplak gözle her zaman görülemez.

Es muy simple: sin preguntas no hay donaciones.

Çok basit, sormayın almayın.

Es la vida microscópica simple, como las bacterias.

bakteri gibi basit, mikroskopik yaşam.

Bien, haré un simple anzuelo con este gancho.

Pekâlâ, şu çengelli iğneden basit bir kanca yapacağım.

El primero es usar una simple luz ultravioleta.

İlki, basit bir UV ışığı kullanmak.

Y su versión más simple es la siguiente:

Ve çok basitleştirirsek

Y convierte la caza en un simple reflejo.

ve avlanmayı basit bir refleks haline getirdiği ile alakalı.

El simple contacto basta para salvarle la vida.

Hayatını kurtarmak için en ufak vücut teması yeterli.

Zoom con video en su forma más simple

Zoom en basit haliyle videolu

Desearía que la situación fuera así de simple

Keşke durum bu kadar basit olsaydı

La solución a este virus es muy simple.

Bu virüsün çözümü ise çok basit

Ciertas estrellas son apenas visibles a simple vista.

Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.

Mi método es sorprendentemente simple, pero muy eficaz.

Benim yöntemim şaşırtıcı derecede basit, ama son derece etkili.

- Solo soy un turista.
- Soy un simple turista.

Ben sadece bir turistim.

Cualquier universo lo suficientemente simple como para ser comprendido es demasiado simple para producir una mente capaz de comprenderlo.

Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.

Ese dibujo es en realidad una función muy simple.

bu karalama aslında çok basit bir fonksiyon.

Lo que voy a hacer es un simple ballestrinque.

Yapacağım şey, basit bir kazık bağı.

No había gigantes sin un simple talón de Aquiles.

Öyle devler falan yok, varsa bile Aşil topukları var.

El plan es simple si quieres destruir una sociedad

bir toplumu yok etmek istiyorsanız plan çok basit

Significa que el terremoto tiene una formación tan simple

demek ki depremin bu kadar basit bir oluşumu var

Y la solución a esto es realmente muy simple

Ve bunun çözümünün aslında çok basit olup

No puedo decírselo ahora. Ya no es tan simple.

Şimdi ona söyleyemem. Artık o kadar basit değil.

Esta pequeña historia es demasiado simple para explicarlo todo.

Bu küçük hikaye her şeyi açıklamak için çok yalın.

Los átomos no se pueden ver a simple vista.

Atomlar çıplak gözle görülemez.

Este ejercicio es más simple de lo que pensaba.

Bu egzersiz düşündüğümden daha basit