Translation of "Orden" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Orden" in a sentence and their turkish translations:

¿orden? Desafortunadamente ...

düzen? malesef...

- Esto es una orden.
- Es una orden.

Bu bir emirdir.

Espera la orden.

"Siparişi bekleyin.

¿Es una orden?

Bu bir emir mi?

Verifique su orden.

Siparişinizi kontrol edin.

Confirma la orden.

Siparişi onayla.

- ¿Ya puedo tomar su orden?
- ¿Ya puedo tomar tu orden?

Siparişinizi şimdi alabilir miyim?

Del orden mundial globalizado.

bir pandemiyle yüzleşiyoruz.

El nuevo orden mundial

yeni dünya düzeni

El orden nunca cambiará

düzen hiç mi değişmeyecek

¿Quién dio la orden?

Emri kim verdi?

¿Usted dio la orden?

- Siparişi verdin mi?
- Emri verdin mi?

Esto es una orden.

Bu bir emirdir.

¿Puedo tomar su orden?

Siparişinizi alabilir miyim?

¿Tiene lista su orden?

Sipariş vermek için hazır mısınız?

Para que revise la orden.

sormayı düşünüyor.

Incluso en el orden ahora

hala şimdi ki düzende bile

Los alumnos respondieron en orden.

Öğrenciler sırayla cevap verdi.

Aquí está todo en orden.

Burada her şey yolunda.

¿Qué pasó con nuestra orden?

Bizim siparişe ne oldu?

Camarero, quisiéramos hacer nuestra orden.

Bayım, biz sipariş vermek için hazırız.

Limítate a dar la orden.

Lütfen sipariş verin.

Tenemos una orden de búsqueda.

Bizim bir arama iznimiz var.

Él no daría la orden.

Emir vermezdi.

El orden llegó demasiado tarde.

Sipariş çok geç geldi.

Todo parece estar en orden.

Her şey düzenli görünüyor.

Los romanos avanzan con buen orden.

Romalılar sıkı bir formda ilerliyorlar.

Este es exactamente el orden criticado

tam olarak eleştirilen düzen ise buydu

Solo hay una orden de explotación.

Sadece bir sömürü düzeni var.

Regularmente emerge en cierto orden algoraitma.

belli bir algoraitma düzeni içerisinde düzenli bir şekilde bizim karşımıza çıkarıyor.

Procedamos con el orden del día.

Gündemdeki maddelere geçelim.

Pedimos nuestra orden hace 40 minutos.

Kırk dakika önce sipariş verdik.

Coloca las palabras en orden alfabético.

Sözcükleri alfabetik sıraya koyun.

Los nombres están en orden alfabético.

İsimler alfabetik olarak sıralanmıştır.

¿Es un pedido o una orden?

- Bu bir istek mi yoksa bir emir mi?
- Bu bir rica mı yoksa bir emir mi?

¿Está listo para dar su orden?

Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?

Dígame cuando desee hacer su orden.

Sipariş vermek istediğinizde bana söyleyin.

¿Quién dio la orden de hacerlo?

Bunu yapma emrini kim verdi?

RH: No, Disney está en ese orden,

RH: Hayır, Disney bu alanda lider

Fue en contra de cada orden rota

bozuk olan her düzene karşıydı

Además, el orden de soborno es demasiado

üstelik rüşvet düzeni çok fazla

Ella siempre mantiene su habitación en orden.

Odasını her zaman iyi durumda tutar.

Su petición era igual a una orden.

Onun ricası bir emre denkti.

Tom se rehusó a dar la orden.

Tom emri yerine getirmeyi reddetti.

- Todo está bien.
- Todo está en orden.

Her şey yolunda.

- El capitán dio la orden de abandonar el barco.
- El capitán dio la orden de abandonar la nave.

Kaptan gemiyi terk etme emri verdi.

No en el orden del libro de texto.

-ders kitabındaki sırayla değil-

Incluso si conservan el orden de las palabras

Kelimelerin sırasını aynı bırakıp

A cambio de orden, prosperidad y prestigio nacional.

bir sözleşme ya da pazarlığa dayanıyor.

Y luego están los efectos de segundo orden.

Ve sonra da ikinci derece etkiler var,

¿Se levanta el jefe del orden establecido? Derogaciones

kurulu düzene baş mı kaldırılırmış! Kaldırdı

Pero el orden era el mismo de hoy

fakat düzen ise günümüzle aynıydı

Todos los nombres están enlistados en orden alfabético.

Tüm isimler alfabetik olarak sıralanmıştır.

No disparen antes de que dé la orden.

Emretmeden ateş etmeyin.

En el nuevo orden mundial, estos países deben preguntarse

Yeni dünya düzeninde bu ülkelerin sorusu şu olacak:

Entre las comunidades blancas y las fuerzas del orden,

bir kuşak çatışması anıyla uğraşmıyoruz.

Tiene que ir a un juez, conseguir una orden,

bir hakime gitmeli, izin almalı,

Las revoluciones siempre desembocan en un nuevo orden jurídico.

Devrimler daima yeni bir hukuki düzenle sonuçlanır.

La construcción comenzó por orden de Justiniano. Año 532

1. Justinianus'un emriyle inşaatına başlandı. Yıl 532

Sociedad histórica turca, por orden de Mustafa Kemal Atatürk

Türk Tarih Kurumu, Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle

Está poniendo en orden las cosas en su cuarto.

O, şimdi odasındaki şeyleri düzenliyor.

Ella dio la orden de que limpiaran la pieza.

Odanın süpürülmesini buyurdu.

El profesor llamaba a los alumnos por orden alfabético.

Öğretmen öğrencileri alfabetik sırayla çağırdı.

Del fin de la globalización y el nuevo orden mundial,

yani küreselleşmenin bitmesi ve yeni dünya düzeni hakkında,

Enfrentando el orden que posibilita la vida con gran dificultad

hayatı zorlaştıran zor adımlarla karşılaşıyoruz

Según el orden grave y la ubicación en los chamanes

Şamanlarda mezarı mertebesine ve konumuna göre

Rápidamente impuso el orden, le dio la vuelta y atacó.

Hızla düzen koydu, tersine çevirdi ve saldırdı.

Suena Mucho mas harmonioso que tocar las notas en orden

Notaları sıralı çalmaya göre daha kulağa hoş geliyor.

Estoy seguro de que vas a encontrar todo en orden.

Her şeyin sırayla olduğunu bulacağından eminim.

Tom fue arrestado por estar borracho y perturbar el orden.

Tom, sarhoş ve düzensiz olduğu için tutuklandı.

- ¿Todo está bien?
- ¿Está todo bien?
- ¿Está todo en orden?

Her şey düzenli mi?

Si hay un ejemplo de esto en el orden del mundo

dünyanın düzeninde buna bir örnek var mı peki diye baktığımızda

Los británicos tienen mucho respeto a la ley y al orden.

İngilizlerin kanuna ve düzene çok saygıları var.

Si Bob hubiera seguido mi consejo, todo estaría en orden ahora.

Bob benim tavsiyemi dinleseydi, şimdi her şey tamam olacaktı.

Y haber oído a miembros líderes de la Orden Fraternal de Policías

Fraternal Order of Police organizasyonu yönetiminden üyeler

Kemal Sunal estaba descargando nuevamente la mayor bofetada al orden del árbol

ağalık düzenine en büyük tokadı yine Kemal Sunal indiriyordu

Permanece en alerta. La orden de evacuación podría darse en cualquier momento.

Tetikte ol. Tahliye emri herhangi bir zamanda olabilir.

Se emitió una orden de detención contra el contable de la compañía.

Şirketin muhasebecisi için bir tutuklama emri yayımlandı.

El orden social no proviene de la naturaleza. Se basa en costumbres.

Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

Hice una lista de los nombres de los estudiantes en orden alfabético.

Alfabetik sıralamaya göre öğrenci isimlerinin bir listesini yaptım.

- ¿Todo está bien?
- ¿Está todo bien?
- ¿Está todo en orden?
- ¿Va todo bien?

Her şey yolunda mı?

La madre le dijo a su hija que pusiera en orden aquellos juguetes.

Annesi kızına bu oyuncakları ortadan kaldırmasını söyledi.

Hablaron sobre el orden del soborno, los juegos sucios que rotan en la fábrica

rüşvet düzenin anlattılar fabrikada dönen pis oyunları

En mayo, una orden confusa al mariscal Ney contribuyó a su tardía llegada a

Mayıs ayında, Mareşal Ney'e kafa karıştıran bir emir , Bautzen Savaşı'na geç gelmesine

Esta lista no esta en orden alfabético y por eso es difícil de leer.

Bu liste alfabetik değil ve bu yüzden okuması zor.

También crea una orden principesca al nombrar a sus mejores soldados "viteaz" ( que significa valiente).

ayrıca Viteaz (cesurlar) isimli, en iyi askerlerden oluşan bir örgüt kurdu.

El envío de los productos se realiza posterior a un mes de hecha la orden.

Malların sevkiyatı, sipariş verildikten bir ay sonra gerçekleşir.

- ¿Todo bien?
- ¿Todo está bien?
- ¿Está todo bien?
- ¿Está todo en orden?
- ¿Va todo bien?

Her şey yolunda mı?

Después de conquistar Estambul en 1453, se convirtió en una mezquita por orden de Fatih Sultan Mehmet.

1453 yılında İstanbul fethedildikten sonra Fatih Sultan Mehmet'in emriyle camiye çevrildi

“Soldados, cuando yo dé la orden de disparar, disparen al corazón”, le dijo al pelotón de fusilamiento.

"Askerler, ateş emri verdiğimde yüreğime ateş" dedi.