Translation of "India" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "India" in a sentence and their turkish translations:

En Bombay, India,

Mumbai, Hindistan'da...

China, India, África.

Çin, Hindistan, Afrika.

Muiriel es india.

Muiriel bir Hintli.

China, India y Pakistán.

Çin, Hindistan, Pakistan.

Estoy en la India.

Hindistan'dayım.

Viene de la India.

O Hindistanlı.

La India es populosa.

Hindistan kalabalıktır.

- Yo no soy de la India.
- No soy de la India.

- Ben Hindistan'dan gelmedim.
- Ben Hindistanlı değilim.
- Hindistanlı değilim.

Solo en India y Asia,

Sadece Hindistan ve Asya'da,

Incluyendo al gobierno de India,

muhteşem bazı ortaklar bulduk

La India está en Asia.

Hindistan Asya'dadır.

He estado en la India.

Hindistan'da bulundum.

Mi abuelo tenía parte india.

Benim büyükbabam kısmen Hintliydi.

La India es mi país.

Hindistan benim memleketimdir.

¿Te gusta la comida india?

Hint yemeklerini sever misin?

Esa es tu cultura india,

Bu senin Hindu kültürün;

Esto incluye a India y China.

Bu Hindistan ve Çin'i de içeriyor.

Él ha estado en la India.

O, Hindistan'da bulundu.

Importamos el té de la India.

- Hindistan'dan çay ithal ediyoruz.
- Çayı Hindistan'dan ithal ederiz.

El budismo vino de la India.

Budizm Hindistan'dan yayıldı.

Parece que usted es de India.

- Sen Hindistanlı gibi görünüyorsun.
- Öyle görünüyor ki sen Hindistanlısın.

Hay muchos ríos en la India.

- Hindistan'da birçok nehir var.
- Hindistan'da birçok nehir vardır.

Pasé algún tiempo en la India.

Hindistan'da biraz zaman geçirdim.

- Ayer hubo un gran terremoto en India.
- Ayer hubo un gran terremoto en la India.

Dün Hindistan'da büyük bir deprem oldu.

- Él es inglés pero vive en la India.
- Es inglés pero vive en la India.

O İngiliz ama Hindistan'da oturuyor.

- Algún día vamos a ir a la India.
- Algún día haremos un viaje a la India.

Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.

Y el sistema de casta en India.

kırabilmemiz için bir yol.

Así este gráfico muestra India y África.

Bu grafikte Hindistan ve Afrika görünüyor.

Vive en un pueblo de la India.

Hindistan'da bir köyde yaşıyor.

Incluso en India las cosas han cambiado.

Hindistan'da bile işler değişti.

La capital de India es Nueva Delhi.

Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'dir.

Hay elefantes en África y en India.

Filler Afrika ve Hindistan'da bulunur.

Es inglés pero vive en la India.

O İngiliz ama Hindistan'da oturuyor.

A Tomás le gusta la comida india.

Tom Hint yemeklerini sever.

Esas ideas políticas surgieron en la India.

O siyasi fikirler Hindistan'da ortaya çıktı.

¿Has estado en la India alguna vez?

Hiç Hindistan'da bulundunuz mu?

Unas 5000 al año solo en la India.

Yalnızca Hindistan'da yılda 5.000 ölümden sorumlu.

¿quién despertó a China y a la India?

Çin ve Hindistan'ı kim uyandırdı?

Él fue a la India pasando por Japón.

Japonya yoluyla Hindistan'a gitti.

Él es inglés, pero vive en la India.

O İngiliz ama Hindistan'da yaşıyor.

Sin embargo, algo pasó cuando llegué a la India.

Ama Hindistan'a vardığımda bir şeyler oldu.

En Uttar Pradesh, el estado más grande de India.

Hindistan'ın en büyük eyaleti olan Uttar Pradesh'te.

Y he trabajado con mujeres de la India rural.

yaşıyorum.

Para ir a un festival de cine en India

Hindistan'da bir film festivaline gitmek için

Él es ciudadano británico, pero vive en la India.

O bir İngiliz vatandaşı fakat Hindistan'da yaşıyor.

India es el séptimo país más grande del mundo.

Hindistan, dünyanın yedinci büyük ülkesidir.

Rajendra Prasad fue el primer presidente de la India.

Rajendra Prasad Hindistan'ın ilk cumhurbaşkanıydı.

India fue gobernada por Reino Unido durante muchos años.

- Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi.
- Hindistan uzun yıllar Birleşik Krallık tarafından yönetildi.

¿Por qué las vacas son sagradas en la India?

- İnekler Hindistan'da neden kutsaldır?
- Neden Hindistan'da inekler kutsaldır?

Según la Sociedad Protectora de Vida Salvaje de la India,

Hindistan Vahşi Yaşamı Koruma Derneğine göre

La línea azul es India, la línea roja es África.

Mavi çizgi Hindistan, kırmızı çizgi Afrika.

Él es un ciudadano británico pero vive en la India.

O bir İngiliz vatandaşı, ancak Hindistan'da yaşıyor.

La comida taiwanesa es más suave que la comida india.

Tayvan yemeği, Hint yemeğinden daha hafiftir.

Ella es muy conocida tanto en India como en China.

O hem Hindistan'da hem de Çin'de iyi tanınmaktadır.

Le seguimos en fila india hasta llegar a la cabaña.

Kulübeye yetişinceye kadar onu tek sıra izledik.

La India y China son dos países del bloque BRIC.

Hindistan ve Çin, BRİC üyesi iki ülkedir.

El famoso edificio del Taj Mahal está en la India.

Ünlü yapı Tac Mahal, Hindistan'dadır.

Me quedé sin dinero durante mi estadía en la India.

Hindistan'da kaldığım sırada param bitti.

Las vacas son sagradas para mucha gente en la India.

İnekler Hindistan'daki birçok insan için kutsaldır.

Las vacas son consideradas un animal sagrado en la India.

İnekler Hindistan'da kutsal bir hayvan olarak kabul edilir.

- Según las noticias en televisión, hubo un accidente de avión en India.
- Según las noticias de la televisión, un avión se estrelló en India.

- Televizyon haberine göre, Hindistan'da bir uçak kazası olmuş.
- TV haberine göre, Hindistan'da bir uçak kazası vardı.

Y este año, nos estamos abocando a la India y Etiopía.

Bu yıl Hindistan ve Etiyopya'ya giriş yapacağız.

La población de China es mayor que la de la India.

Çin'in nüfusu Hindistan'ınkinden daha büyüktür.

Tengo una cita para visitar a un gurú en la India.

Hindistan'daki bir guruyu ziyaret etmek için bir randevum var.

Vine desde India a Canadá cuando tenía un año de edad,

7 yaşındayken, Hindistan'dan Kanada'ya

India tiene algo de alza en términos de aumento potencial de cosechas.

Potansiyel ürün artışı yönünden Hindistan avantajlı.

Ahorró una pequeña cantidad de dinero y se fue a la India.

Küçük bir miktar para biriktirdi ve Hindistan'a gitti

El clima de Japón es más moderado que el de la India.

Japonya'nın iklimi Hindistan'ınkinden daha ılımandır.

Las tensiones crecen entre India y Pakistán por el Conflicto de Cachemira.

Hindistan ve Pakistan arasında ki Keşmir gerginliği ateşleniyor.

De acuerdo a mis cálculos, ella debería estar en India por ahora.

Benim hesaplamama göre, o şimdiye kadar Hindistan'da olmalı.

Colón dijo que podría llegar a la India yendo hacia el oeste.

Columbus batıya giderek Hindistan'a ulaşabileceğini iddia etti.

Kenji contó a sus amigos una historia sobre su viaje a la India.

Kenji Hindistan yolculuğu hakkında arkadaşlarına bir hikaye anlattı.

- La madre Teresa era una monja católica que vivía y trabajaba en Calcuta, en la India.
- La Madre Teresa era una monja católica que vivió y trabajó en Calcuta, India.

Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.

El Día de Colón debería ser recordado como el "Día de la Resistencia India".

Kolomb Günü, "Yerli Direniş Günü" diye anılmalıdır.

Estuvieron cuidando a una niña de la India y a un niño de Italia.

Onlar Hindistanlı bir kıza ve İtalyalı bir oğlana bakıyorlardı.

En la India, donde las mordidas de víbora matan a 46 000 personas al año,

Yılanların yılda tahmini olarak 46.000 kişiyi öldürdüğü Hindistan'da,

Sanjay Gubbi habla de matanzas en su estado natal, Karnataka, al sudoeste de la India.

Sanjay Gubbi, Güney Hindistan'daki memleketi Karnataka'daki katliamdan bahsediyor.

Noventa y nueve por ciento, luego la India con un seis punto veinticuatro por ciento,

Gaz. Bunu yüzde doksan dokuzu yüzde on beş ile Amerika Birleşik Devletleri

, ubicadas en el oeste de la India, conformadas por mil cien islas, dado que es la

Hindistan'ın batısında yer alan, bin yüz adadan oluşan Maldivler gibi

Este de China, así como en India y Japón. En el mundo árabe, el calentamiento global

da sel olacak . Arap dünyasında küresel ısınma daha merhametli olmayacak

Mumbai es la ciudad más habitada de la India y la segunda más habitada del mundo.

Bombay, Hindistan'ın en çok nüfuslu, dünyanın ise ikinci en çok nüfuslu şehridir.

Hace mucho, mucho tiempo en India, un mono, un zorro y un conejo vivieron felizmente juntos.

Uzun uzun zaman önce, bir maymun, bir tilki ve bir tavşan birlikte mutlu şekilde yaşadılar.

Rom Whitaker es herpetólogo, pero tiene un título más interesante: el hombre de las víboras de la India.

Rom Whitaker bir herpetolojist, ama çok daha ilginç bir unvanı daha var. Hindistan'ın Yılan Adamı.